"Bakalım bu taktik savaşının sonu nereye varacak?"
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın hükümet kurulması için Davutoğlu'nu görevlendirmesiyle birlikte muhalefetin taktik savaşları da başladı.
Bilindik mahfillerin arzuladıkları AK Parti-CHP koalisyonu için her iki partinin itirazcıları hizaya getirilmeye çalışılırken, başlangıçta 14 maddeyle yola çıkan, Haluk Koç'un açıklamaları sonrası bunların bazılarından vazgeçeceği belirtilen Kemal Kılıçdaroğlu'na son rötuşlar da İlgezdi üzerinden yapıldı.
Kemal Kılıçdaroğlu, AK Parti ile koalisyon yapmak için yelkenleri tamamen suya indirmezse Eylül Kongresi'nde koltuğuna veda edebilir.
Davutoğlu, 9 Temmuz Perşembe günü, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'dan 63'üncü hükümeti kurma görevini aldığını belirterek, şunları söylemişti:
“7 Haziran'dan sonra hükümet ortaklığını gerektiren bir tablo gündeme geldi. Türkiye'de hükümetsizlik gibi bir tablo, durum söz konusu olmaması için gece gündüz çalıştık. Meşruiyet neyi gerektiriyorsa o yapıldı. Önce Meclis Başkanımızı seçtik. Normal bir seyir izlendi. Herhangi bir gecikme söz konusu olmadı. Gayet başarılı bir seçim oldu. Hükümet kurma görevini aldıktan sonra çalışmalara başladık. İlk olarak da parti genel başkanları ile istişareler yapacağız. Randevu taleplerimiz kendilerine iletiliyor. Yarın, daha önceden planlanmış Srebrenitsa katliamının anma törenleri için Bosna-Hersek'te olacağız. Türkiye her zaman Bosna-Hersek'in yanında olmuştur. Bosna'dan döndükten sonra da pazartesi gününden itibaren Ramazan Bayramı'na kadar hükümet kurma çalışmalarının ilk turunu bitirmeyi planlıyorum."
"Bize böyle bir yola çıkmayı milli irade tecelli etti. Hepimiz tek başımıza iktidar olmak isterdik. Koşullardan sürekli olarak kamuoyu önünde bahsetmek, işi zora doğru sürmek olur. Hükümet kurma ile ilgili her konuyu gündeme getirmeleri, ama kamuoyunun önünde adım atmamızı güçleştirici açıklamalardan kaçınmaları önem taşır. En azından ilk turda herhangi bir önkoşul, önyargı olmaksızın görüşmelere başlamalıyız. Sık sık gündeme gelen kırmızı çizgiler, önkoşullar gibi ifadeleri ben uzlaşma kültürüyle uyumlu bulmuyorum. Bütün genel başkanlar ile hiçbir psikolojik bariyer olmaksızın görüşmeler yapacağımıza inanıyorum"
Ve eklemişti:
"Usul olarak benim tercihim sayın Kılıçdaroğlu'ndan başlayarak çalışmaları başlatmaktır. Daha sonra da sayın Bahçeli ve Demirtaş ve HDP ile... Ama tabii onların programı başka olursa, o ayrı... "
Kılıçdaroğlu'nun, Davutoğlu'nun ziyareti öncesi, açıklamalarına "Öne sürdüğümüz 14 madde de taviz vermeyiz" diyerek verdiği cevap, pazarlık için atılmış bir adım olarak görmek gerek.
CHP'nin AK Parti ile koalisyon kurmasının önünde engel olarak görülen MHP'ye haftalardır Doğan/Paralel medya üzerinden ayar veriliyor..
Bu mesajları ne derece önemsediği bilinmeyen Bahçeli, ilginç bir şekilde partisini yıpratmak isteyen CHP ve destekçisi çevreleri çileden çıkaracak taktikler izliyor.
MHP'nin her an her şeyi yapabilecek pozisyonda durması bu çevreleri tedirgin ediyor.
HDP ise Kandil/İmralı'dan gelen talimatlar ve Batı'dan gelen sol oyların baskıyla şaşkın vaziyette. Ağır ağır sözlerinden tornistan ediyor ve adeta MHP'nin rolüne soyunuyor.
Yeni bir seçim isteyen Ak Parti tabanı ise Ak Parti'yi koalisyona isteksiz kılıyor.
Bakalım bu taktik savaşının sonu nereye varacak?
Adnan ONAY, 10.07.2015, Sonsuz Ark, Konuk Yazarlar