"KKTC’de doğmuş ve KKTC vatandaşı bir kişi ile evlilik yapmış olan bir kızımıza son 2 yıldır KKTC dışına çıkmadığı için kesilen ceza 400 bin TL ve birkaç gün sonra da KKTC vatandaşı ile evli olmasına bakılmaksızın sınır dışı edilecek."
ABD her yıl dünya üzerinde varlığını sürdüren ülkelerle ilgili yaptığı çeşitli araştırmaları sınıflar ve yayınlar. KKTC’nin niye hep son bölümlerde kaldığını merak ederim, özellikle de İnsan Hakları Konusu'nda.
Ülkemizde kendini “İlerici”, kendinden olmayanları da “Gerici” olarak tanımlayan “Çağdaş Gericiler ve Irkçılar” öyle akıl almaz kararları üretmişler ve uygulamaya koymuşlar ki, insan hakları konusunda son sıralara düşmemiz bu ırkçı beyinler sayesinde gerçekleşmiş.
KKTC’de doğan çocukların doğum kağıdına kırmızı mürekkep ile “KKTC Vatandaşı Değildir” mührünü vurmanın ne sebepten, kim tarafından çıkarıldığını bilmiyorum, ama bizim için tam bir yüz karası olmuş durumda. Bu paranoyak kişinin dahiyane fikirleri ve kendi hastalıklı düşüncelerini uygulamaya koymak histerisi sayesinde insan hakları konusunda sınıfta kalmışız.
İkametten doğan ceza ise bir başka insan hakları kavramının yüz karası. Kökeninde insanlık duygusunun değil, nefretin yattığı bir başka çirkin uygulama. Bu uygulamanın da insanlık kavramı açısından bize verdiği zarar çok büyük.
KKTC’de doğmuş ve KKTC vatandaşı bir kişi ile evlilik yapmış olan bir kızımıza son 2 yıldır KKTC dışına çıkmadığı için kesilen ceza 400 bin TL ve birkaç gün sonra da KKTC vatandaşı ile evli olmasına bakılmaksızın sınır dışı edilecek.
Kim duysa olamaz böyle bir saçmalık diyor ama gerçekte oluyor. Bir yasayı yaparken getirilen cezaların ve yasakların sonucunu kestiremeyecek kadar sığ fikirlere sahip olan bu beyinler, sadece kendi egolarını tatmin ve içlerindeki nefreti uygulamaya koymak için böylesine insanlık dışı ve insan haklarına aykırı yasalar yapabiliyor, uygulamalar üretebiliyor.
Sonra da bu kafatasçılar sayesinde dünya sıralamasında insan hakları konusunda üçüncü ülkelerin bile gerisine düşmüşüz. Güya da okumuş ve okuma seviyesi yüksek bir toplumuz ama yöneticilerimiz ile bürokratlarımızın bazılarının insanlık anlayışı seviyesinin çok düşük olduğunun farkında bile değiliz.
Hele de sınır kapılarındaki son uygulama çirkinin de çirkini. Bir halktan nefret etmenin böylesi bir boyutu olamaz dedirtecek cinsten. Bu düşüncede olanlar gece rahat uyuyabiliyorlar mı gerçekten de çok merak ediyorum.
Son aylarda KKTC’nin kara veya da deniz sınır kapılarından KKTC’ye giriş yapan T.C. vatandaşlarına artık 15 günden fazla kalma izni verilmediği söyleniyor. “15 günden fazla ikamet edemez, KKTC’de çalışamaz” yazan çirkin, çirkin olduğu kadar da nefret içeren yüz karası bir mühür vuruluyor peşinen.
KKTC’nin kara sınır kapılarından yani Güney Kıbrıs’tan KKTC’ye giriş yapan Gürcü, Vietnamlı, Filipinli ve benzeri ülkelerden gelen kişilere ise kısıtlamasız (süresiz) ikamet izni veriliyor, çalışamaz mührü ise vurulmuyor.
Bu nasıl bir ayırımcılık anlaşılır gibi değil. Türkiye’den gelen kardeşlerimiz aynı dili kullanıyoruz, aynı tarihe, kültüre ve edebiyata sahibiz, Rumların saldırılarına karşı caydırıcı bir güç olarak sınırlarımızı bekleyenler Türkiye’den gelen kardeşlerimiz, memurlarımızın her ay aldıkları maaşlarını gönderen de Türkiye anavatanımız ama yüz karası bir ayrımcılığı da Türkiye’den gelen kardeşlerimize yapıyoruz.
Elin yabancısı gelecek, istediği kadar kalacak, kaçak çalışacak ve piyasada dolaşan Türkiye kökenli paramızı alıp kendi ülkesine gönderecek ama kökümün, soyumun geldiği ülkeden gelenlere bu hak tanınmayacak…
Nefret dolu beyinlerin bu son üretimine de pes doğrusu…
Ata Atun, 13.07.2015, Sonsuz Ark, Konuk Yazar, KKTC Stratejileri