"Almanya ve diğer Batı ülkelerinde otobanlar genellikle ve özellikle ormanların içinden geçmektedir."
Benim Çocukluğum yayla yollarında meydana gelen kazalar ve bu kazalarda bir batında onlarca insanın öldüğü kamyon kazaları hikayelerini dinleyerek geçti. Hatta bu yüzden, o kazalardan birinde amcasının oğlu da öldüğü için babam, yaklaşık 30 sene yaylaya gitmemiştir.
Bahsi geçen bölgeyi ve yolları iyi biliyorum. 2005 yılında altımda Hyundai cip olmasına rağmen çıkmaya kalktığım yayla yolunda ölümlerden ölüm beğenmek zorunda kaldığım halde ilahlar(!) o zaman 10 aylık olan Oğlumun hatırına bizi hayatta tutmuşlardı.
Bölgede çok iyi örgütlenmiş ve kesin bir gizli agendası olduğuna inandığım sol güçlerin çıkardığı gürültü var. Bakınız Artvin ve çevresine inen Pkk'lılar haberleri..
Dünyanın her yerinde yol istemek ilericilik iken Türkiye'de yola karşı çıkanlar ilerici geçinmektedir. Eğer "Yeşil Yol" projesi biterse bölgeye şimdikinden en az 10 katı fazla turist gelecektir. O zaman da bölgedeki rakıcı sol taife yaylalarda rahatlıkla otantik(!) olarak içip, sıçıp nara attıktan sonra çöplerini sağa sola atamayacaktır.. Şu an bile belli mekanlarda kırık rakı-bira şişelerinden ve alemci tayfanın arkalarından bıraktığı Selahattin Duman üstadın deyimiyle insanlığa katkı(!) izlerinden geçilmemektedir..
Konunun İsviçre veya diğer Avrupa ülkelerindeki uygulama boyutunu başka bir yazıya bırakıp devam ediyorum.
Bahsi geçen Yeşil Yol projesi, ihtiyaç olarak on yıllardır konuşulan ve projesi özenle yapılmış olan Ayder Yaylası'nı merkez alırsak civardaki başta Yukarı Kavron olmak üzere Kaçkarların zirvesinin Rize tarafında kalan yaylalarını bir birine bağlamayı hedefleyen bir projedir.
Bölgede kışın ve biraz yağmur çiselediği zaman veya selin ardından gidilemeyen yaylalar vardır. Bu yaylalara ulaşım; özel arazi vasıtaları ile yapılmakta ve bu sektör bir ekmek kapısı olarak kabul edilmektedir..
Geçen yaz Almanya'dan gelen misafirlerimin yayla safasını Sal-Pokut yaylasında pansiyon işleten dostumuz ayarladığı halde, "Ben bu havada oraya çıkmam" diyen şoför yüzünden ertelemek zorunda kalmıştık..
Bölgede kışın ve biraz yağmur çiselediği zaman veya selin ardından gidilemeyen yaylalar vardır. Bu yaylalara ulaşım; özel arazi vasıtaları ile yapılmakta ve bu sektör bir ekmek kapısı olarak kabul edilmektedir..
Geçen yaz Almanya'dan gelen misafirlerimin yayla safasını Sal-Pokut yaylasında pansiyon işleten dostumuz ayarladığı halde, "Ben bu havada oraya çıkmam" diyen şoför yüzünden ertelemek zorunda kalmıştık..
Yol yapılırsa doğa bozulur hikayelerinin arkasında herkes kendi arabası ile çıkarsa işlerinin kesat gideceğini düşünen Ayder merkezli ufak düşünen fesat bölge esnafı ve onları örgütleyen gerici-rakıcı sol(!) koalisyonu vardır bu işin arkasında..
Tam bir saklı cennet olan ve gün batımının yaklaşık 2500 metreden dağların tepesinden Karadeniz'e bakılarak, bir bulut denizi üzerinden belki dünya üzerinde çıplak gözle en güzel gözlemlenebildiği Sal-Pokut yaylasına kendi arabamızla çıkmamızı istemeyen, bölgeyi ve nimetlerini parsellemiş ve üniversite yıllarındaki devrimciliğini pansiyon işletmeciliğine çeviren rantçı arkaik bir sol(!) hareket vardır bu işin arkasında..
Her şeye ideolojik ve Ak Parti düşmanlığı üzerinden bakarsak bir mesafe almamız mümkün değildir.
Ağaç kesmeden yol yapmak bir şehir masalıdır, ama bu masallara sadece çocuklar inanır. Ancak bizim ülkemizde koca koca üniversite diplomalı, eğitim(!) almış insanlar da inanır bu masallara..
Sosyal medyada paylaşılan ve güya ağacı by-pas eden ve köprüler, viyadükler üzerinden yürüyen yol resmi, ağaç kesmemek için değil mühendislik ilmi öyle gerektirdiği için o şekilde yapılmıştır. O derin vadiye inilse hem yol en az iki misli uzayacak ve hem de iniş yokuş olduğu için zorlaşacaktı.
Memlekette her şeye ideolojik bakan sazanlar olduğu müddetçe işimiz, pardon yolumuz daha çok uzun çok..
Tam bir saklı cennet olan ve gün batımının yaklaşık 2500 metreden dağların tepesinden Karadeniz'e bakılarak, bir bulut denizi üzerinden belki dünya üzerinde çıplak gözle en güzel gözlemlenebildiği Sal-Pokut yaylasına kendi arabamızla çıkmamızı istemeyen, bölgeyi ve nimetlerini parsellemiş ve üniversite yıllarındaki devrimciliğini pansiyon işletmeciliğine çeviren rantçı arkaik bir sol(!) hareket vardır bu işin arkasında..
Her şeye ideolojik ve Ak Parti düşmanlığı üzerinden bakarsak bir mesafe almamız mümkün değildir.
Ağaç kesmeden yol yapmak bir şehir masalıdır, ama bu masallara sadece çocuklar inanır. Ancak bizim ülkemizde koca koca üniversite diplomalı, eğitim(!) almış insanlar da inanır bu masallara..
Sosyal medyada paylaşılan ve güya ağacı by-pas eden ve köprüler, viyadükler üzerinden yürüyen yol resmi, ağaç kesmemek için değil mühendislik ilmi öyle gerektirdiği için o şekilde yapılmıştır. O derin vadiye inilse hem yol en az iki misli uzayacak ve hem de iniş yokuş olduğu için zorlaşacaktı.
Memlekette her şeye ideolojik bakan sazanlar olduğu müddetçe işimiz, pardon yolumuz daha çok uzun çok..
Yol yapılması aynen tıp ilmi gibi bir mühendislik ilmidir ve nasıl tıbbi müdahalede en emin ve kısa yoldan damara giriliyorsa aynı ilkelerden hareket edilir.
Yol yapımı Fizibilite çalışması yapılırken en kısa, en kestirme, en engebesi az, zemin etütleri sağlam en az köprü ve viyadük gerektiren gibi kriterlerin arasında, en kel yani ağaçsız güzergah hiç olmamıştır ve ilerde de olmayacaktır..
Dünyanın en gelişmiş otoban ağına sahip olan Almanya, bu yollar için en fazla ağaç katleden(!) ülke ünvanını da elinde bulundurmaktadır. Almanya ve diğer Batı ülkelerinde otobahnlar genellikle ve özellikle ormanların içinden geçmektedir.
Ama aynı zamanda Almanya'daki en ufak ağacın bile envanteri vardır devlette. Her yıl şu kadar şu cins çam ağacı veya meşe hastalandı, öldü gibi raporlar yayınlanır. Ağaçların daha sağlıklı yaşaması ve hastalıklı olanların (!) tedavi edilmesi için ilmi seminerler, toplantılar düzenlenir..
(Düşünün bulunduğum şehir olan Aachen'dan Köln'e otobahn yapılacak ve ağaç kesmeme kriteri yüzünden 70 km.lik yol 110 km çıkmış. O iktidarı kabak gibi oynarlar, içine de bade koyarlar:)
Neyse az Allah'tan Almanya otobahnlarının kahir ekseriyetini Recep Tayyip Erdoğan gibi bir diktatör olan asker arkadaşı(!) Hitler yaptırmıştı.
Yol yapımı Fizibilite çalışması yapılırken en kısa, en kestirme, en engebesi az, zemin etütleri sağlam en az köprü ve viyadük gerektiren gibi kriterlerin arasında, en kel yani ağaçsız güzergah hiç olmamıştır ve ilerde de olmayacaktır..
Dünyanın en gelişmiş otoban ağına sahip olan Almanya, bu yollar için en fazla ağaç katleden(!) ülke ünvanını da elinde bulundurmaktadır. Almanya ve diğer Batı ülkelerinde otobahnlar genellikle ve özellikle ormanların içinden geçmektedir.
Ama aynı zamanda Almanya'daki en ufak ağacın bile envanteri vardır devlette. Her yıl şu kadar şu cins çam ağacı veya meşe hastalandı, öldü gibi raporlar yayınlanır. Ağaçların daha sağlıklı yaşaması ve hastalıklı olanların (!) tedavi edilmesi için ilmi seminerler, toplantılar düzenlenir..
(Düşünün bulunduğum şehir olan Aachen'dan Köln'e otobahn yapılacak ve ağaç kesmeme kriteri yüzünden 70 km.lik yol 110 km çıkmış. O iktidarı kabak gibi oynarlar, içine de bade koyarlar:)
Neyse az Allah'tan Almanya otobahnlarının kahir ekseriyetini Recep Tayyip Erdoğan gibi bir diktatör olan asker arkadaşı(!) Hitler yaptırmıştı.
Naim Okur, 14.07.2015, Sonsuz Ark, Konuk Yazar, Gündem
Takip et: @nokur
Sonsuz Ark'ın Notu:
1- Yeşil Yol, bir Doğu Karadeniz Projesi (DOKAP) hedefidir. 2014-2018 Eylem Planı'nda "Yaylaları birbirine bağlayan Yeşil Yol tamamlanarak hizmete alınacaktır. Bu sayede yayla turizminde en önemli kısıt olarak ortaya çıkan ulaşım sorunu çözülecektir. Yaylalarda yer alan ve turizm potansiyeli bulunan 14 bölgenin planlama çalışmaları ivedilikle tamamlanarak uygun olanları Kültür ve Turizm Koruma ve Gelişim Bölgeleri ilan edilerek 5.Bölge teşviklerinden yararlanılması sağlanacaktır." paragrafı ile projenin amacı net bir şekilde ifade edilmiştir.
Bölge turizmi için büyük önem taşıyan ‘’Yeşil Yol’’ projesi en kısa sürede tamamlanarak markalaştırılacaktır. Yol güzergâhında yer alan turizm bölgelerinin planlama çalışmaları kısa sürede tamamlanarak özel sektör yatırımlarına hazır hale getirilecektir. Bu sayede bölge her mevsimde turist çekebilen, yaz ve kış turistik aktivitelerinin yapılabildiği, ülkemizin en önemli turizm merkezlerinden birisi haline gelmesi sağlanacaktır. Turizm faaliyetleri çeşitlendirilerek tüm sosyal ve ekonomik
gruba hitap edebilecek hale getirilecektir.
Yeşil Yol güzergâhı üzerinde yer alan turizm amaçlı tesislerin yapılması ve iyileştirilmesi, Bölgede faaliyet gösteren Kalkınma Ajanslarınca desteklenecektir. Turizm altyapısının tamamlanmasını müteakip, bölgenin var olan imajının güçlendirilerek markalaşması sağlanacak, bölgeye has ürünlerin coğrafi işaretleri alınarak büyük ölçekli ve geniş katılımlı tanıtım programları uygulanacaktır.
2- Ekrem YÜCE, DOKAP Bölge Kalkınma İdaresi Başkanı:
Bugün Yeşil Yol güzergâhında;
- Yaylalarda mülkiyet sorunu var,
- Çirkin yapılaşma var,
- Kaçak yapılaşma var,
- Yöresel mimarinin olmadığı bir yapılaşma var,
- Plansız, programsız ve düzensiz bir yerleşim var.
Yeşil Yol ile;
1- Kontrollü, planlı ve doğaya saygılı yol güzergâhı oluşturulacak,
2- Yaylalardaki kaçak yapılanma önlenecek,
3- Yaylalardaki yapılaşma disiplin altına alınacak,
4- Kentsel dönüşüm gibi kırsal dönüşüm sağlanacak,
5- Turizm merkezi ilan edilen yerler turizme açılacak,
6- Çirkin yapı görüntüleri iyileştirilecek,
7- Mülkiyet sorunu çözülecek,
8- Doğaya saygılı, doğayla bütünleşmiş mini ahşap konaklama yerleri yapılacak,
9- Lezzet Durakları yapılacak,
10- Doğa hem korunacak hem de kullanılacaktır."
3- Vali Yazıcı, bir gazetecinin Samsun'dan Artvin'e kadar yaylaları birbirine bağlayan "Yeşil Yol Projesi"ne gösterilen tepkilerle ilgili, "Şahsınıza gösterilen bir tepki ve 'çapulcu' söyleminde bulunduğunuz iddia ediliyor. Nasıl değerlendiriyorsunuz?" şeklindeki soruyu şöyle yanıtladı:
"Ben asla öyle bir kelime kullanmadım. Ben şunu ifade ediyorum. yol medeniyettir. Bütün dünya bunu böyle kabul eder. Biz yeşil yolla asla ve asla doğayı tahrip etmiyoruz. Doğaya asla zarar vermiyoruz. 2013 yılının yazından itibaren bölgenin 8 ilinde yeşil yolla ilgili çalışma var, devam ediyor. Geçen yılda biz aynı bölgede çalışma yaptık. Ovit Tüneli'nin yakınlarında da bu çalışma devam ediyor. Bu konuda muhtarlarımızın, sivil toplum kuruluşlarının beyanatları var. Buna dikkat çekilmesi gerektiğini düşünüyoruz. Biz yeşile zarar verecek asla bir şey yapmıyoruz. Kalkınma Bakanlığının yürüttüğü yeşil yol projesi tamamen doğayla barışık. Eğer varsa bir tane ağaca, doğaya zarar verilmişse, doğa tahrip edilmişse lütfen göstersinler. Böyle bir tahribat söz konusu ise devlet gereğini yapar ama halkımız özellikle yaylaları kullanan insanlarımız bu yolları istiyor. Bu yolların düzeltilmesini rehabilite edilmesini istiyor. Toplamda 2 bin 600 kilometrelik yeşil yolun beşte dördü sadece mevcut yolların ıslahı ve rehabilite edilmesidir. Bizim ilimiz sınırlarında da 700 kilometre yeşil yolla ilgili projelendirilmiş yeri var. Bunun sadece 61 kilometresi yeni yol açılmasıdır. Geri kalan kısmı mevcut yolların düzeltilmesidir. Bunu da halkımız istediği için yapıyoruz. Halkın istediğini devlet olarak yerine getirme gayreti içerisindeyiz." Seçkin Deniz, 14.07.2015