Sonsuz Ark'ın Notu:
Aşağıdaki analiz, okunduğunda görülecektir, ki; IŞİD'in artık Pentagon ile birlikte Avrupa'nın ve İsrail'in ortak eseri olduğunun saklanamayacağı günlerde, ABD'yi bu kanlı örgütten sıyırma telaşıyla yapılmış ve bu telaşla İsrail'in ortaklarından habersiz hiçbir iş yapamayacağı gerçeğini saklayan ve saklanamaz olanı, "Eylemlerimiz sonucunda Orta Doğu’da ortaya çıkan ölüm ve yıkıma kör bir haldeyiz." diyerek itiraf etmek zorunda kalan bir zihnin ürünüdür ve bu zihin, hem psikolojik-enformatik bir savaşın gereği olarak hem de muhtemel senaryolara karşı bilinçaltını hazırlamak için Türkiye'yi her açıdan IŞİD'le ilişkilendirme çabasından da vazgeçmemektedir.
Seçkin Deniz, 14.07.2015
UN: Proven Ties Between ISIS And Israel
Yapılan incelemeler sonucunda IDF’den IŞİD’e gönderildiği belirlenen iki sandıkta ne bulunduğu hala beyan edilmemiştir. BM raporunda belirtilen diğer bir konu da, Suriyeliler tarafından IDF ve IŞİD güçleri arasında bir geçiş noktası olarak belirlenen yerin varlığıdır, bu konu BM Güvenlik Konseyinin dikkatine sunulan endişe verici hususlardan birisidir. BM raporu, Suriye rejimi tarafında dile getirilen İsrail’in yoğun bir şekilde ülkeye müdahalesi bulunduğu iddialarını da güçlendirmektedir.
İsrail, iki ay kadar önce IŞİD ile karşı karşıya bulunan Suriye (rejim) güçlerine saldırı düzenlemiştir. Hatta iki hafta kadar önce İsrail saldırıları sonucu Suriye ordusuna askeri danışmanlık hizmeti veren İranlı bir general öldürülmüştür. Diğer yandan Suriye devlet başkanı Esad’ın aleyhinde gerçekleşen faaliyetler kapsamında ABD tarafından IŞİD’in finanse edildiği belgelerle sabittir. Esad rejiminin aleyhinde gerçekleştirilen bu faaliyetlerin, Ürdünlü bir pilotu ateşe veren bu terörist grubu güçlendiriyor olması ise üst düzey askeri komuta tarafından görmezden gelinmektedir.
ABD, IŞİD’e karşı operasyonlara başladığında İsrail üst komutası destek noktasında gönülsüz davranarak operasyonun bir hata olduğunu ifade etmiştir. İsrail’in IŞİD’e verdiği destek bölgeye, yani Suriye ve İran’a yönelik endişeleri ile de uyum içindedir. ABD’nin IŞİD’e karşı olması ise onu bir kez daha gelecekte savaşmak zorunda kalacağı düşmanlarını silahlandırmak gibi beceriksiz (Sonsuz Ark Ünlemi!) bir pozisyona sokmaktadır.
Suriye ve İran, Saddam Hüseyin’in devrilmesinden önceki Irak gibi, sahip oldukları büyük konvansiyonel güç ve bölgedeki politik nüfuzları sebebiyle İsrail’e yönelik bir tehdit oluşturmaktadır. Saddam sonrasında da İsrail’in endişeleri tamamen ortadan kalkmamış ve görünüşe göre düşmanımın düşmanı dostumdur aksiyomu İsrail için halen geçerliğini korumaktadır.
İsrail’in IŞİD’i desteklemesi, onun bir defada iki sorundan kurtulmasını sağlayacaktır; Suriye bir tehdit olmaktan çıktıktan -ki bu şekilde İran’ın bölgedeki etkisi de nötralize edilmiş olacaktır- sonra İsrail; Suudi Arabistan, Türkiye ve ABD gibi diğer IŞİD karşıtı güçlerden aldığı destekle bu sefer yönünü IŞİD’e çevirecektir. Bunun gerçekleşmesi için gereken birkaç yıllık süre zarfında ise IŞİD hem büyüklük hem de güç anlamında büyümeye devam edecektir. İsrail’in yönünü IŞİD’e karşı çevirdiği sırada büyük ihtimalle İsrail’in operasyona destek vermeleri noktasında güvendiği ülkeler IŞİD tarafından yıkılmış ve o saatten sonra da artık iş işten geçmiş olacaktır.
Geleneksel olarak IŞİD gibi gruplar destek anlamında Suudi Arabistan’a güvenir, fakat dikkat çekici şekilde IŞİD kasalarında Suud parası gözükmemektedir. Kendinden önceki grupların aksine IŞİD kendi kendini finanse ederek, fuhuş, köle ticareti ve petrolden elde ettiği gelirle finansal anlamda iyi bir durumda bulunmaktadır. Bu durum, Suudi Arabistan’ın neredeyse yüzyıldır bu tür organizasyonların Suud Hanedanlığına tehlike arz etmesine karşı güvenmiş olduğu engelleyici şartları ortadan kaldırmış ve krallığı IŞİD’in muhtemel hedeflerinden biri haline getirmiştir.
Diğer yandan IŞİD güçleri, Kürtleri adeta kendisine karşı kuvvetli bir güç haline gelmeye zorlayarak Türkiye’nin öfkesine neden olmuştur. Türkiye, IŞİD ile mücadeleye yardım etmek yerine IŞİD’in karşısında bulunan güçlere saldırmaktadır. Durum tamamen kontrolden çıkmıştır.
Aslına bakılırsa burada başlı başına destek verilecek herhangi bir taraf bulunmamaktadır, zira desteklenen her bir taraf bu desteği diğer tarafa muhalif olduğu için almaktadır. IŞİD’in ortaya çıkmasına imkân sağlayarak istikrarsız bir duruma girmiş ve ortama benzin dökmüş bulunuyoruz.
Şu anda gerçek bir tehlike ile karşı karşıyayız, bu tehlike IŞİD, İran veya Suriye’den değil kendi kibrimizden kaynaklanmaktadır. Eylemlerimiz sonucunda Orta Doğu’da ortaya çıkan ölüm ve yıkıma kör bir haldeyiz.
Bir zamanlar tarafsız bir barış elçisi olarak bölgede saygı duyulan taraftık, Berberi korsanların ortadan kaldırılmasına nezaret eden ve tüm Avrupa onları reddederken İran halkıyla ebedi dostluğu olan bir ülkeydik. Şimdi ise İsrail’in, bölgeyi istikrarsızlaştırma ve kendine tehdit olarak gördüğü zayıf devletleri güçten düşürmeye yönelik kirli işlerini görmesi beklenen bir ülke haline geldik.
Onlar (İsrail) sonuçları çok karmaşık ve saçma olsa da kısa vadeli hedeflerine ulaşmak için buna uyan herkesi destekleyecektir. Uzun vadede bu onların zararına olsa bile. ABD bunun bir parçası olamaz. Ekonomik ve politik maliyeti ne olursa olsun, ABD Orta Doğu’da yer alan tüm taraflar ile bağlantısını kesmelidir, çok geç olmadan.
Sean Adl-Tabatabai / 09 Şubat 2015
Tamer Güner, 14.07.2015, Sonsuz Ark, Çevirmen Yazar, Çeviri,
Takip et: @TrrguniOrjinal Metin:
http://yournewswire.com/un-proven-ties-between-isis-and-israel/