23 Temmuz 2015 Perşembe

SA1564/KY6-SK45: IŞİD, İran ve Esad’ın Piyonu mu?

"Dünyanın baskısı ise Türkiye’yi zorluyor. Tavşana kaç tazıya tut diyen emperyalist güçler Türkiye’yi IŞİD üzerinden sıkıştırıyor. Ve uzunca bir süredir Esad’ın gitmesini de istemediklerini vurguluyorlar."

İran İslam Cumhuriyeti Savunma Bakanı Hüseyin Dehkan
"IŞİD terör örgütü İran sınırlarını tehdit edecek güce ve kapasiteye sahip değil ve bu terör örgütünü bir tehdit olarak değerlendirmiyoruz"

Komplo teorileri, iddialar ve olasılık...

İçinde olduğumuz cehennemden çıkmak için iddiaların her birinin olasılığına ideolojilerimizden sıyrılarak bakmak zorundayız. Kimseyi aklamak için değil. Kimseyi suçlu çıkarmak için de değil. Hataları, sorumluları ve gerçekleri görerek kurtulabilmek için.

Bir sosyal medya paylaşımını sizlere aktarmak isterim.

‘İslam Devleti’nin TC’ye saldırma hakkı olduğu halde, bunu yapmaz. Çünkü Resulullah’ın Türkler size saldırmadan siz onlara saldırmayın sözü...’ diyorlar.

***
Kobane için son derece önemli bir nokta olan Suruç'taki katliam eylemi ve IŞİD’in arkasındaki güç ve destekçiler ile ilgili onlarca teori var. İddialardan biri MİT’in Erdoğan’ın bilgisi ile erken seçim maksatlı saldırıyı düzenlettiği oldu... Ancak yorumcular bu durumun koalisyonu hızlandıracağı yorumunu yapıyor bugün. 

Türkiye Devleti böyle bir organizasyonu belli unsurlarına izlettirmemiş  mi? Savcı, hakim, gazeteci ve akademisyen takip etmekten, buna sıra gelmemiş olduğu şikayeti var. Olası terör ve saldırılara karşı bu grubu korumak  hatta, evet izlemek devletin göreviydi. Şimdiye kadar en ufak muhalefet izlendi. Peki IŞİD’e yönelik nasıl tedbir alındı? Örneğin sosyal medyayı ne kadar etkin kullandığı dünya gündeminde olan örgütün Türk üyelerinin hesapları izleniyor muydu? Yoksa bize yapmazlar diye güvendik mi?

IŞİD desteklendi mi desteklenmedi mi? El Nusra ve Suriye muhalefetinin diğer grupları çeşitli şekillerde desteklendi. IŞİD Suriye’de bu guruplarla işbirliğini reddetti. Ancak muhaliflere  desteğe sınırdan geçen Türklerin, başta hangi gruplarla irtibatlı gittiği incelenmedi. Aylar önce ise IŞİD’e desteğin kesilmesi gerektiğinde devletin önemli kişileri uyararak koruma tedbirlerini arttırdığını biliyoruz. Yani gerçekten böyle bir tehdidi bekliyordu Devlet. Devlet ancak zenginleri, işadamlarını koruyor. Hem PKK’dan hem IŞİD’den...

Diğer yandan sol grupların devlete haklı bir mesafesi var. Kültür merkezinde polis araması konulması gibi önlemler bu kesimlerde haklı bir antipatiye yol açıyor. Bu antipatinin on yıllar öncesine dayanan haklı bir zemini var. Bu nedenle SGDF'lilerin grup tahrik olmasın demiş olmasını anlıyorum. Ancak bu ihmal yine de polisin kucağına kalmış oluyor. Mobeseler görüntü kaydetti mi? Kültür Merkezinin kendi kameralarının kayıt yapmadığı doğru muydu?

***
MİT’in planladığı bir şeyden çok göz yumduğu veya ciddi ihmal kusuru olduğunu söylemek olası. Sivil destek için gidenlerin gözünü korkutmanın hedeflendiğini düşünmek de gerekir mi? Bu da bir soru. Bahçeli’nin niyeti sorgulayan açıklaması hayli manidar. Bugün Türkiye sınırlarından Suriye’ye geçişte Kobani olayları başladığında YPG'lilere desteğin benzeri IŞİD militanlarına da verildi. Sınır rahatlığının tam kontrol sağlanmasa da son dönemde kısıtlandığı bilinmekte. Avrupa devletleri sınırlarında bölgeden gelenlerde yara ve savaş izi var mı ciddi kontrol başlattı. Ancak Türkiye için durum hayli zor.

***
IŞİD, Ak Parti ve Recep Tayyip Erdoğan üçgeni hedefte. Bu üçgene baktığımızda IŞİD ile ilgili iddiaları ve oluşumun başlangıcından bugüne özellikle Türkiye katılımının arkasındaki ideolojiyi gözden geçirmek gerekir. Teorilere ve sızan bazı ABD belgelerine gore IŞİD, ABD tarafından da desteklendi. 

Taliban’ın Sovyetlerin Afghanistan işgaline karşı konumlanmasına benzetenler var. İran’ın ciddi mücadele verdiği IŞİD’i aslında desteklediği ve IŞİD’in aslında sadece sünnileri hedef aldığı da iddialar arasında. 

Yeterince müslüman görmedikleri ve sünneti takip etmeyen kesimlere uyguladıkları şiddeti buna örnek gösteriyorlar. Bildiğimiz ise özellikle Irak’ta İran’ın komutan düzeyinde IŞİD ile mücadele ettiği oldu... Ancak IŞİD’in aslında Esad ve İran rejimi tarafından da desteklenerek yaratıldığı iddiaları da var. 

İran’ın bölgede güçlü bir Irak istememesi ve Suriye yönetiminin de Suriye muhalefetinin meşruluğunu engellemek için bu desteği verebileceği aktarılıyor. Cihadçı olmayan Suriye muhalefeti ısrarla IŞİD’in İran menşe'li olduğunu iddia ediyor. 

Eğer bu teori gerçekse Türkiye ciddi şekilde kandırılmış demektir. Devlet olarak değil. Giden insan gücü açısından... El Kaide, Lübnan, Irak ve Bush dönemi isimler bu teoriler açısından incelendiğinde bağlantı bulmak kolay. Eğer IŞİD, İran ve Suriye istihbaratının Batıya Esad rejimi yerine El Kaide mantalitesinde bir yönetimden başka alternatif olmadığını göstermek için desteklediği bir enstrümansa bu manipülasyona kim bilerek kim bilmeyerek inanmış olabilir? MİT tırları IŞİD’e değil de diğer muhaliflere mi gidiyordu?

***
Kavim ve milliyetten ziyade ümmetçi yaklaşımı olan ve Selefi olarak tanımlanan IŞİD, Türkiye’nin neye bulaştığını sonradan anladığı (umuyoruz ki) bu Suriye denkleminde artık tarafsız kalma çalışmasından rahatsız olabilir. 

Dünyanın baskısı ise Türkiye’yi zorluyor. Tavşana kaç tazıya tut diyen emperyalist güçler Türkiye’yi IŞİD üzerinden sıkıştırıyor. Ve uzunca bir süredir Esad’ın gitmesini de istemediklerini vurguluyorlar.

Terörü enstrüman kullananlar, Peygamber’in 'Türkler size saldırmadan saldırmayın' sözünü hatırlayan IŞİD'e, Türkiye’yi de hedef göstermek için daha sert tedbirlere itebilecek eylemler de planlamış olabilir. 

Böylece mensupları ideolojik olarak Türkiye’yi daha net bir düşman olarak kabul edebilecek ve hedeflenen kaos ortamı oluşturularak Türkiye’nin dış politikadaki daralan manevra alanı itaat çizgisine çekilmiş olacak. Suruç’ta Failin PKK olduğunu ve IŞİD’e desteği sıfırlamak için bu eylemi yaptığını ima edenler de var. Tıpkı Diyarbakır mitingine bombayı PKK koydu diyenler olduğu gibi... 

Diyarbakır bombasına dair bir itirafçıdan gelen yeni haberler var. Bu noktada itiraflara da güvenmiyorum. Yakalananlara ne şekilde itiraf yaptırılıyor ve Türkiye’nin bu konuda da geleneği belli. Bunun son on yılda değiştiğine dair yaygın bir inanç olsa da hala soru işaretleri var. 

Fail IŞİD ise de başka bir örgüt ise de arkasında kim ve hangi amaç var muamma.  Zira IŞİD’e PKK’nın ardından katılanlar da var. PKK’nın Suruç’un ardından Şanlıurfa’da iki polisin kafasından vurularak öldürülmesini üstlenmesi ve buna misilleme açıklaması yapması ise bu iş ona mı yaradı sorusunu aka getiriyor. 

Kürt kökenli Suruç failinin 6 aydır Suriye’de bulunduğu ve döneli on gün olduğu bilinmekte. Diğer yandan 1984’ten beri 40 bin kayıp verdiğimiz Kürt meselesinin uzantısının buralara varacağını hesaplamayan bir stratejisizlik Suriye batağına girmiş olmak. Saldırının tam da sınıra çatışmaların sıçramasını engelleme maksatlı asker yığdığımız bir haftanın ertesinde olması ise üzücü.

***
Yazının girişinde yer verdiğim alıntı, İslam ve şeriat devletini Kuran ve Hadis üzerinden son derece katı yorumlayan IŞİD’e destek veren bir Türk’e ait. Bu organizasyonu kim kurdu ve destekliyor olursa olsun insan gücü radikal islamcı olduklarını düşünen müslümanlar. Çoğu Irak ve Suriye hapishanelerinden geçmiş...

IŞİD’e gelince, bu oyunun sonunda kazanan Kuran’a gore de kendileri olmayabilir. Dinde zorlama olmadığını, anlaşma yapılan ülkeler ile savaşılamayacağını (bu Türkiye-Suriye ilişkilerinde savaşın başlangıcında Türkiye'nin hatırlaması gereken kısımdı) ve ayrıca sivil ve asker gücü kendilerinin iki katı ve fazlası olanlar ile savaşmamak gerektiğini okumamış olsalar gerek. 



Serra Karaçam, 23.07.2015, Sonsuz Ark, Konuk Yazar, Medya Müfettişi

Seçkin Deniz Twitter Akışı