"O kızıllığa doğru uçarken, son kez saçlarını savurdu, eteklerinin ucunu topladı, yere eğildi, taşları gözüne kestirdi, adımlarını kocaman açtı, artık düşse de, yaralansa da önemi yoktu.. "
Yıllarca canhıraş koştu durdu... Saçlarını savurdu, eteklerinin ucunu topladı.. adımlarını atarken özen göstermeye çalıştı, en azından öyle vehmetti.. dikenlere takıldı bazen, bazen taşlara.. düştüğü de oldu; dizleri ve avuç içleri kanadı mesela..
Temmuz sıcağında otuz altı derecede koştuğu bir günde, bir çeşme başında cik cik diye öten, uçmaktan yorulmuş, kanadı kırık gibi görünen bir serçekuşa rastladı.. halleştiler, dertleştiler.. onun cikcik'lerinden bir o anladı.. onun saçlarını da bir o tarar gibi yaptı.. vakit geçti; güneş batmaya, hava serinlemeye başladı..
Serçekuşu avuçlarına aldı, yanaklarını Serçekuş'un kırık kanatlarına dokundururken gözlerinden akan iri gözyaşları Serçekuş'un kanatlarını ıslattı.. gagasını okşadı.. usul yumuşak bir öpücük kondurdu..
"Hadi Serçekuşum, bu sıcaklar, bu çeşme, bu yeryüzü sana göre değil, uç, var git kendi dağ evine, orada özgürce şakı yine, ben senin şakımalarını taaa buramda duyacağım, rahat ol," derken sol eliyle sol yanını işaret etti..
O an daha fazla dayanamayan Serçekuş da ağladı.. inanmazsınız belki, ama serçekuşun gözyaşları inci gibiydi.. "Ben ömrümde sadece bir kez inci dökebiliyorum, ikincisi yok, benden sana hatıra, bir daha ağlatırsan beni ölürüm," dedi.. "İnciler suya dönüştüğünde yeniden geleceğim, bekle beni o vakte kadar"..
Söz vermişti Serçekuş..
Sıra ondaydı. Saçlarını yine savurarak, eteklerinin ucunu toplayarak, "Her gün bakacağım bu incilere, ağlamak yok, ağlatmak da yok, taşlara dikenlere takılmaktan korksaydım burada olmazdım, var git içini ferah tut" dedi..
Avuçlarında çırpınan Serçekuş'u günbatımında kaybolmak üzere olan güneşe doğru uçurur gibi bıraktı..
O kızıllığa doğru uçarken, son kez saçlarını savurdu, eteklerinin ucunu topladı, yere eğildi, taşları gözüne kestirdi, adımlarını kocaman açtı, artık düşse de, yaralansa da önemi yoktu..
Serçekuşu'ndan kalan incileri avucunda sımsıkı tutarken yüzünde munis bir tebessüm, gözlerinde mutmain bir ışık beliriverdi..
Serçekuş söz vermişti..
Heca Ris, 26.07.2015, Sonsuz Ark, Konuk Yazar, İronik Felsefe