"Eğer, şiddeti var eden nedenler ortadan kaldırılmışsa, kaldırılıyorsa, o
şiddeti sürdürebilmenin imkanı var mıdır?"
Yıllar
önce 'Kürt Sorunu' çerçevesinde yaptığımız tartışmalarda PKK'nın işlediği cinayetleri
sorguladığımızda Kürt arkadaşlarımız hemen savunmaya geçer ve onlarca neden
ileri sürerek PKK'nın varlığını, şiddet kullanmasını haklı göstermeye
çalışırlardı:
-Bizim Kürtçe
konuşmamıza bile yasak var. Hadi biz Türkçe konuşabiliyoruz bari Tükçe bilmeyen
büyüklerimizin bu dili konuşmalarına izin verilsin; onu da yapmıyorlar ve Kürtçe
konuşan herkesi ayrılıkçı diye cezaya çarptırıyorlar, dışlıyorlar.
-Devlet
köylerimizi basıyor, evlerimizi yakıyor, köyleri boşalttırıyor, bizleri göçe
zorluyor..
-Devlet,
kimilerimizi alıp götürüyor, zindanlara atıyor, faili meçhul yapıyor. Hala
kayıp yüzlerce Kürt var.
-Devlet
bölgede cinayetler işliyor, ama suçu Kürtlerin üzerine atıyor.
-Devlet
bölgeye hiçbir yatırım yapmıyor, işsizlik sürekli artıyor ve bizler büyük
şehirlere göçmek zorunda kalıyoruz.
-Siyaset
yapmak isteyen Kürtleri hapse atıyorlar, mecliste Kürdün varlığına tahammül
edemiyorlar.
Bizler, her
ne kadar iki halkın kardeş olduğunu, PKK'nın kardeşlerin arasına hat çizmek ve
ülkeyi bölmeye çalıştığını söylesek de onlar ileri sürdükleri bu ve benzeri
nedenlerle PKK'ye hak veriyorlardı.
Kısaca;
onlara göre PKK şiddetinin asıl nedeni Türk devletinin ırkçı,şoven tutumlarıydı
ve PKK şiddeti bir sonuçtu..
Yani
şiddetin, PKK terörünün etnik ayrımcılığa dayalı haklı bir nedene oturduğu
iddiası yaygındı Kürtler'de..
Bugünkü Durum
AK Parti
iktidarı sayesinde artık bugün dün söylenenlerin hiçbiri söylenemiyor.
Bu
iktidarla birlikte artık;
-Kürtler
kaçırılmıyor, işkenceye uğramıyor, fâil-i meçhul olmuyor.
-Hiçbir köy
yakılmıyor, evler keyfe maaş basılmıyor, insanlar toplanıp belirsiz yerlere
götürülmüyor.
-Kürt siyasetçiler
itibar görüyor. Batı'nın da oy vereceği bir sempatiyi elde ediyor.
-Kürtçe
artık serbest. Dileyen Kürtçe okul kurabiliyor, yazı yazıyor, tabelasını
asıyor. Kürtçe isimler bir çok yere verilebiliyor.
-Devlet
Kürtçe radyo-tv kurmuş, Kürtçe radyo tv kurulmasına izin vermiştir. Şu an
Kürtçe yayın yapan onlarca radyo-tv var.
-Devlet
bölgeye onlarca yatırım yapmış (çoğuna engel olunmuş), yeni yatırımlar yapmayı
planlamış, kalkınma seferberliği başlatmıştır.
-Devlet
sorunların çözümü için örgüt temsilcileriyle bile müzakereler yürütmüş, ortada
hiçbir mahrumiyet olmasın, onların haklı talepleri iyice anlaşılsın diye çaba
göstermiştir.
Velhasıl,
bugün, geçmişte PKK'nın silahlı eylemlerini,cinayetleri mazur göstermeye
kalkanların ileri sürdükleri hiçbir neden yoktur.
Sağduyulu
milyonlarca Kürt bunu görmekte, takdir etmektedir.
Şimdi
gelinen bu duruma rağmen çatışma çağrısı yapmak, ölümlere davetiye çıkarmak akla
mantığa sığdırılabilir mi?
Eğer, şiddeti
var eden nedenler ortadan kaldırılmışsa, kaldırılıyorsa, o şiddeti
sürdürebilmenin imkanı var mıdır?
PKK'yı
DHKP-C mantığıyla hareket eden, onun üstlendiği işlevi üstlenen bir örgüt
haline getirenler, bu taşeronluk işinin sonunun olmadığını görmeliler.
Kürtler,
Türkler, Zazalar, Lazlar vs bu ülkenin tüm halkları huzur ve daha çok demokrasi
istiyor. Her an huzuru bozmak için silahla dağda beklediğini söyleyip tehdit
eden, ülkenin huzurunu bozmak için araçlar yakan, insanlar kaçıran, öldüren ve
tehdit edenlerin bu saatten sonra kendini haklı gösterebileceği hiçbir neden
yoktur.
PKK ve
onun uzantılarına söyleyebileceğimiz, önerebileceğimiz bir tek şey vardır; Silahtan
vazgeçmeleri ve 12 yıldır canını dişine takarak yaşanan sorunu halletmek için
elini taşın altına sokanlara yardımcı olmaları...
Bilmeliler
ki; sorunu çözmek isteyenlerle savaşmak, onların düşmanlarıyla işbirliği yapmak
aynı zamanda (bu saatten sonra) Kürtlere de ihanet etmektir.
Adnan ONAY, 30.07.2015, Sonsuz Ark, Konuk Yazarlar