"Siyonist Sermaye'nin büyük devleti ABD, konjonktüre göre menfaati için her an politika değişen ilkesiz bir devlet.. Onunla oynadığımız santrançta elimizdeki taşları, kozlarımızı ne kadar iyi koruyabilirsek o kadar başarılı olacağız."
Eğer bunu barış sürecinin askıya alınması, tarafların sertleşmesiyle izah edecek olursak, sormak gerek; "7 Haziran öncesi bu tartışmalar hiç mi gündemde değildi?"
Hatırlayalım; seçim öncesi KCK'nın TR içindeki legal/siyasal sözcüsü HDP eş başkanı Demirtaş ve merkez Kandil'den yapılan tüm açıklamalarda 'Hükümetin barış sürecini durdurduğu, yeniden savaşı başlatma istediği' iddia ediliyor ve bu duruma karşı hükümete tehditler ve meydan okumalar alabildiğine sürüyordu..
Bu tehditlere karşılık, gerek sürecin mimarı olan Erdoğan ve gerekse iktidar yetkilileri de gerekli karşılığı veriyor, KCK ve uzantılarının iktidarı yok etmek isteyen güçlerin safına geçtiğini, taşeronluk yaptıklarını öne sürüyordu.
Bütün bu tartışmalardan bir çatışma ortamı çıkarmak mümkündü.. Demirtaş, bir açıklamayla muritlerini sokağa dökebilir 6-8 Ekim olayları gibi olaylar yaratabilirdi. Bunu yapmadı ve aksine bir yandan gerilimi yükseltirken, diğer yandan tabanına "Sabır"tavsiye etti! Yaygın çatışmaların 'AK Partiye oy kazandıracağı, terörün yükselmesinin halkın tek başına iktidara desteğini artıracağı' hesap ediliyordu.
İşin garibi iktidarla işbirliği içerisinde gösterilmeye çalışılan ve Kobani üzerinden düşmanlaşan IŞİD de seçim öncesi KCK uzantılarına karşı hiç bir eylemde bulunmuyor ve böylece KCK'ye bağlı güçlerin yuvasında kalmasına fırsat veriyordu.
Seçimden bir gün öncesine kadar kontrolsüz bir şiddete tanık olmadı Türkiye.. Ne olduysa o gün IŞİD, HDP mitinglerini fark etmiş ve bunun için son günü ve Diyarbakır'ı seçmişti..
Bu bombanın HDP'ye asgari iki puan kazandırdığını söyleyen anketlere bakılırsa, HDP bu bomba sayesinde baraj tehlikesini kolayca yırtmıştı.
Diyarbakır'daki bu bomba sadece Kürtleri AK Parti'den koparmamış, IŞİD'le işbirliği içinde gösterilen Ak Parti'ye Batı'dan dan yükselen hıncı da bilemişti. Böylece HDP'ye barajı geçirtmek ve AK Parti'ye dersini vermek bazılarının boynunun borcu haline gelmişti.
Ve sonuçta kurgu başarılı oldu. HDP barajı kolayca aştı, ancak AK Parti beklediklerinden daha fazla oy aldı, yine iktidarın kilit partisi oldu..
Ve böylece ikinci senaryonun ayak sesleri duyulmaya başlandı..
SEÇİM SONRASI SENARYODA KCK/HDP'NİN EV ÖDEVİ
MHP, seçim öncesinde muhalefetten bir iktidar çıkarıp Erdoğan ve AK Parti'yi yok etmeyi hedefleyenlerin oyununu bozdu. Geçmişte ve gelecekte MHP'yi Bahçeli'nin elinden almak ve tabanını provokasyonları için yedeğinde tutmak isteyenleri hep son dakika manevralarıyla yüzüstü bırakan Bahçeli, bu kez de yine aynı yolu takip etti ve partisini yok olmaya itecek olan HDP'nin içinde yer alacağı bir koalisyona 'Hayır' dedi.
Böylece Ak Partiyi-CHP ile koalisyona sokarak halletmek isteyenlerin de önü açıldı. Zira Erdoğan ve AK Parti karşıtlarının dışarıdaki müttefikleriyle oluşturduğu geniş cephe CHP-MHP-HDP koalisyonu oluşsa dahi bunun yürüyemeyeceğini, ona bağlı olarak Erdoğan ve AK Parti'yi zayıflatacak stratejiler geliştirilemeyeceğini düşünüyor, bunun için ana gövde olan CHP ile AK Partinin koalisyonunu istiyordu. Çünkü 'Böylesi bir hükümeti sürdürmek de, bozmak da AK Partinin aleyhine işler' diye hesap ediliyordu.
İşte bunun için seçim öncesi sabırlı(!) olan KCK ve HDP devreye girdi. HDP'ye Diyarbakır bombasıyla asgari iki puan kazandıran Üst Akıl üretimi IŞİD bu kez yeniden çatışmaları başlatmak için ortaya çıktı.
Çatışmaların geniş kesime, yani HDP'ye destek veren Batı'daki sol kesime de kolayca yayılması, etrafına tüm Erdoğan karşıtlarını toplayabilmesi için Suruç'a getirtilip kendi kendilerine basın açıklaması yaptırtılan gençler kurban seçildi..
Ve böylece çatışmalar başlatıldı..
ÇATIŞMALARIN AMACI
Çatışmaların doğuracağı sonuçlara bakarak nelerin amaçlanmış olabileceğini şöylece sıralayabiliriz:
-(Yeniden uzun bir vadeye yayılacak )Barış sürecini devreye sokacak, uzun süreye ayarlı, ancak istenildiği zaman yıktırılabilecek bir AK Parti-CHP koalisyonunu sağlamak ve böylece erken seçimi gündemden kaldırmak.
-MHP'ye bir AK Parti-MHP koalisyonunda ülkeyi kan gölüne çevirebilecekleri gözdağını vererek onun AK Parti ile koalisyon kurma ihtimalini ortadan kaldırmaya çalışmak. MHP'ye böylesi bir ortamda baraj korkusu yaşayacaklarını şiddetle anlatmak..
Ve en önemlisi ise,
-Bu çatışmalarla silahlı-silahsız bütün Erdoğan-AK Parti karşıtlarını aynı cephede buluşturarak toplu bir ayaklanma başlatmak ve askeri darbe dahil tüm olasılıklarla Erdoğan ve AK Parti defterini kapattırmak.
HDP'NİN VE DESTEKÇİSİ MEDYANIN OYUNDAKİ STRATEJİSİ
HDP, bu oyunda sadece uluslararası güçlerin taşeronu olan KCK'nın stratejilerine uyum sağlayan legal/siyasal bir parti olmakla sınırlı değil. Onun daha ötesinde, bütün karşı cephenin koordinesine uygun politikalar üreten etkili siyasal bir aktör..
Bir yandan Kürtlerin tümünü düşünür şekilde Kürt mağduriyetini -ki elinde fazla materyal kalmadı- ileri sürüyor, diğer yandan yerel silahlı güçleri tehditleriyle canlı tutuyor ve hâlâ IŞİD kartını ileri sürerek Erdoğan'ı IŞİD üzerinden suçlu düşürme gayretindeki cemaat ve ortaklarına, medya güçlerine pas atıyor.
Bunları yaparken CHP'ye dokunmamaya, onun AK Parti ile koalisyon görüşmelerine zarar vermemeye özen gösteriyor, AKParti-CHP koalisyonuna alternatif bir koalisyon ihtimalini ortadan kaldırmak için de MHP'ye yükleniyor.
Çatışmaların yeniden başlamasının suçunu Erdoğan ve AK Partiye yüklemek için işbirlikçi iş ve dış basına verilen röportajlar, yapılan açıklamalar ve bu yönde yapılan ortam karartmalarına Kandil'in de dahil edilip, Barzani ve taraftarlarının seslerinin bastırılması ve hatta aleyhlerinde haberlerin üretilmesi tamamen bu planın bir parçasıdır.
AK PARTİ'NİN KARŞI STRATEJİSİ NE?
Ak Parti kendilerine ve Erdoğan'a kurulan tuzağı bozmak için seçim sonrası girdiği anlamsız şoku üzerinden atarak % 41'in önemine uygun şekilde politikalar üretiyor.
Bu çerçevede sorumlu bir iktidar partisi olarak, uzun vadeli, istikrarlı bir hükümet kurulması için -karşısındaki partiler hangi oyunun içine girerse girsin- çaba sarf ediyor. CHP üzerinden kendilerine bir tuzak olarak sunulan CHP-AK Parti hükümeti dahil, her partiyle iktidar ortağı olabileceğini göstererek yapıcı bir tutum izlemekte.
Ak Parti, sonuçta bu partilerden biriyle koalisyon kurulursa kendilerine karşı izlenecek tutumları takibe alarak, onlara karşı yapılacak mücadele stratejilerini o gün düşünme eğilimi Ak Parti'yi koalisyondan kaçar durumda göstermenin önüne geçmekte.
Koalisyon kurulmaması ve kaçınılmaz olarak erken seçime gidilmesi halinde ise, bunun sorumluluğunu koalisyondan kaçan muhalefete yükleyerek halkın kendilerini tek başına iktidar yapmasına taban oluşturmaya çalışmakta.
KCK ve uzantılarının şiddet tehdidine ise anında cevap vererek her tür tehdide misliyle cevap vereceğini sonuç alıcı şekilde ortaya koymakta, her türlü mücadeleye hazır olduklarını göstermekte.
Bu sonuç alıcı ve ani atak, öyle anlaşılıyor ki, KCK ve HDP'nin oyununu bozmuş durumda ve ayaklanma için harekete geçirmeyi umut ettikleri kitleler, umut ettiklerinin aksine, kendilerinden uzaklaşmakta..
İktidar, ayrıca, din adına üretilen bölgenin acımasız kontr örgütü IŞİD'e karşı şiddetli bir mücadele başlatarak, kendini IŞİD'le işbirliği içinde gösterenlerin elindeki kozları da elinden almış durumda..
GELECEĞİN ZORLUKLARI
Gelecekte yaşayabileceğimiz en büyük zorluk, Türkiye''yi istikrarsızlaştırmak isteyen içerideki hainlerin patronları olan dış güçlerin oynayabilecekleri oyunlardır.
Siyonist sermayenin büyük devleti ABD, konjonktüre göre menfaati için her an politika değişen ilkesiz bir devlet.. Onunla oynadığımız santrançta elimizdeki taşları, kozlarımızı ne kadar iyi koruyabilirsek o kadar başarılı olacağız.
Bir duayla bitirelim;
Allah, İslam dünyasının merkezi olan bu ülkeyi, milletimizi korusun, hainlerin oyunlarını suratlarına çarpsın.
Adnan ONAY, 01.08.2015, Sonsuz Ark, Konuk Yazarlar