5 Ağustos 2015 Çarşamba

SA1616/KY35-YTK5: Bomba Gürültüleri Arasında

"2013 Temmuz ayından bu yana silah bırakma konusunda ayak sürüyen ve yaklaşık on aydır da düzenli olarak bölge başta olmak üzere yayılabildiği her yerde inisiyatif ele geçirmeye çalışan örgüt nasıl bir hesap yaptı bilemiyorum."


Suruç'ta patlayan bombayı PKK'nın bir başçavuş ve iki polisi şehit etmesi çok sayıda saldırıda bulunması ve nihayet tekrar Işid'in bir astsubayı şehit etmesi izledi.

Neredeyse sadece kırk sekiz saate sığan bu kargaşa ve tedirginlik bir sabah henüz gün ağarmamışken haberdar olduğumuz savaş uçaklarının bombardımanıyla başka bir boyuta evrildi.

İlk gün Işid mevzileri bombalandı, ertesi gece bu sefer onunla birlikte PKK'nın beş ayrı kampı.
Yazıyı yazdığımız saatlerde dört uçakla yeniden PKK kamplarının vurulduğu haberi düşüyordu.
Şu ana kadar yapılan açıklamalara bakılırsa bu durum biraz daha sürecek.

Bu kadar bomba sesi arasında ne olup bittiğini tam olarak anlamak için biraz daha zamana ihtiyacımız var, ama Ankara'dan görünenleri kısa kısa aktaralım ki yakın gelecekte yaşanacakları da yorumlama şansımız olsun.

Öncelikle Suruç'taki katliam Türkiye'yi Işid'le fiili sıcak mücadele etmek zorunda bıraktı. Beklenen bir gelişme değildi. Çok sayıda akıl yürütme veya art niyete rağmen Ankara'nın hiç beklemediği bir saldırıydı.

Bunun Işid adı altında ve elemanlarıyla yapılsa bile çok daha büyük bir projenin parçası, yani uluslar arası bir saldırı olduğu hususundaki kuşkumu korumaya devam ediyorum; ama gerekçesi ne olursa olsun olan oldu ve şimdi Türkiye sadece bu yaşadıklarımızla sınırlı olmayan bir yeni dış politik cephe sahibi.

İlk günlerde Işid'e verilen cevaplar kendi savunma ve karşılık verme refleksimizdi, ancak bundan sonra imzalanan anlaşmalar nedeniyle Koalisyon'la daha farklı ortaklıklar içinde olacağımız belli. 

Gerek İncirlik'in kullanımı gerekse tampon bölge kurulması konusundaki mutabakat yanında bu ortaklığın hem sınırlı hem esnek olmasına çalışıldı. Umarım gelişmeler Türkiye'nin inisiyatif kullanmasını sağlayacak gelişmelerle karşılaştırır bizi. Yoksa Suruç gibi acı sürprizler ister istemez iradesini sınırlıyor.

Bunda şüphesiz “Türkiye eşittir Işid” algı propagandasının büyük rolü oldu. Bugün “Savaşa hayır” diye karşı çıkanların içinde samimi olanlar bir tarafa, bu algıyı pekiştirmek için canını dişine takanlar da geldiğimiz noktada kendi rollerini düşünsün. Tabii eğer iyi niyetlilerse.

Oyun değil; işte sonunda silahlar patlıyor, bombalar uçuşuyor, uçaklar havalanıyor…

Diğer yandan PKK'nın Suruç patlamasının ardından aklı başında olan kimsenin kurmayacağı bir bağlantı kurup bahane üreterek tırmandırdığı saldırılar bugün başına gelenlerin tek sebebi.

2013 Temmuz ayından bu yana silah bırakma konusunda ayak sürüyen ve yaklaşık on aydır da düzenli olarak bölge başta olmak üzere yayılabildiği her yerde inisiyatif ele geçirmeye çalışan örgüt nasıl bir hesap yaptı bilemiyorum.

Akla yakın tek tez seçim sonrası, koalisyonun henüz kurulamadığı bir iç politik belirsizlikte bu saldırılarına cevap verilmeyeceğini sanmaları olabilir.

Ama hiç de sandıkları gibi olmadı!..

Kandil semalarında uçakları gördüklerinde herhalde çok şaşırmış olmalılar.

Bir başka güvenceleri de muhtemelen Suriye'nin kuzeyindeki ABD işbirliğinin Türkiye'deki tutumlarına da şemsiye olmaya devam edeceğiydi.

Ankara karşısında böyle bir güvencenin ne kadar tutarlı ve dayanıklı olduğu da anlaşıldı sanırım artık.

Bütün bu gelişmelerde korkutucu olan da tabii ki bütün ülkeyi elinden geldiğince kana bulamaya kalkışmak olabilirdi.

2012'deki ve açtığı bütün hasara rağmen 6/8 Ekim'deki aldığı sert cevaplar kadar, bir ölçüde de erken seçim ihtimalinin ellerini kollarını bağladığının farkına varmış görünüyorlar.

Büyük emeklerle inşa edilen HDP imajı, kazanılan oy, gösterilen teveccühün küçük bir iç savaşla yerle bir olacağını onlar görmüyorsa da HDP'li yöneticilerin konuşmaları ele veriyor.

“Bizi erken seçimle baraj altında bırakacak bir oyun kuruyorlar” suçlamasının kendilerinin durumunu açığa çıkardığını fark etmemeleri bu kargaşada normal.

Nihayetinde olup bitenlere cevap verilmesinin zorunlu olduğu bir süreç başladı ve bir müddet daha sürecek.

Işid'le mücadelenin sonunda güvenli sınırlar ve ilki Cerablus merkezli birden fazla tampon bölge kurulması ilk dış politik hedef.

PKK'yla mücadelenin akıbetini ise örgütün tutumu belirleyecek.

Ya bu tutumlarını sürdürecek ve artık verilebilecek bütün sert cevaplar verilecek ya da 2013 Nevruz'unda simgeleşen günün ruhuna dönüp Türkiye'ye karşı silahlı mücadeleyi bitirdiklerini açıklayıp terörü ve ülkeyi silahıyla militanıyla terk edecekler.

Her şeye içeriden bakınca pek bir şey anlaşılmıyor gerçi.

O yüzden ABD-İran anlaşmasının ardından bölgede işlerin yeni ve farklı bir ivme kazandığını; Salih Müslim'in ne dediğinin farkında olmadığı anlaşılan “Suriye ordusuna katılacağız” demecini; Esat'ın Suriye'nin yarısından vazgeçtiği itirafını; Barzani'nin Türkiye lehindeki açıklamalarını da not etmeden geçmeyin.

Sonra hepsini alt alta yeniden yazmak zorunda kalacağız.


Yaşar Taşkın Koç, 05.08.2015, Sonsuz Ark, Konuk Yazar
Yaşar Taşkın Koç Yazıları


Sonsuz Ark'ın Notu: Yaşar Taşkın Koç Beyefendi'nin yazılarının yayınlanması için onayı alınmıştır. Seçkin Deniz, 16.07.2015

İlk yayınladığı yer: Yeni Şafak

http://www.yenisafak.com/yazarlar/yasar_taskin_koc/bomba-gurultuleri-arasinda-2018348

Seçkin Deniz Twitter Akışı