Sonsuz Ark/ Evrensel Çerçeveye Yolculuk
- Seçkin Deniz
- Mustafa Tamer
- Arif Şahin
- Eyüp Kaan
- Ahmet Faruk
- Cemal Çalık
- Şahin Torun
- Naif Karabatak
- Ata Atun
- Tamer Güner
- Mustafa Ege
- Yaşlı Bilge
- Ahmet Haydar
- Alper Selçuk
- Faruk Tamer
- Doğa Toprak
- Khorto Bâri
- Mustafa Eyyüboğlu
- Âkil Ağazâde
- Hakkı Aslan
- Mustafa Ekici
- Biz Kimiz?
- Yıllık Sonsuz Ark Yayın Raporları
- Sonsuz Ark Manifestosu
11 Ağustos 2015 Salı
SA1635/SD286: "cevapların sığdığı yer" /25.05.2006/495. patika
...derinlerde kaynaşan soruların en donanımlısı karşınıza dikilirse bir gün, ne yaparsınız?...
...o soruya dair fikir mâziniz mevcut ise, herhangi bir mesele yoktur size göre...
...dimağınızdaki tortular geçiştirilmiş değilse, o soruları sormuş ve cevaplarınızı yeterlileştirmişsinizdir...
...ama ya size yönelen sorunun sâhibine göre mesele varsa?...
...onun fikir mâzisi ile size yönelmiş olan sorunun sizdeki cevapları yeterince örtüşecek midir?...
...o, kendi minik sorgu burgularıyla kendi zihninde açtığı yere sığdırabilecek mi cevaplarınızı?...
...veya gerçekten buna niyetli midir?...
...tenkid sıfatlı ise sorunun içeriği biliniz ki o buna niyetli değildir...
...zira; kendi kabuklaşmış cevaplarıyla sizin davranışlarınız zıt göründüğü için yöneltmiştir size sorusunu...
...ve cevaplarınızın fayda endeksi yüksek ölçülerde olmayacaktır...
...merak kurgulu içeriğe sahipse soru, yine problem vardır...
...zira soru sahibinin kendi zihninde yeteri kadar yer açmış değildir; fikir mâzisi yetersizdir ve cevaplarınızı anlayıp anlayamayacağı belirsizdir...
...bir sorunun bu kadar çok problem üretmesi elbette güzel bir şey...
...zira soru zaten problemin kendisinden beslenir...
...her problem, üretilen birçok soruyu cevaplamayı da gerektirir...
...hiçbir bilgi boşlukta durmaz, temel ister...
...problemlerin temellendirdikleri sorular kişinin temel aldığı bilgi haznesinden besleneceğine göre, önemsiz hiçbir soru yoktur...
...ve önemsiz hiçbir cevap da olmayacaktır...
...her cevap, kendisi elde edilirken verilen emek kadar emek bekler soru sâhibinden...
...ya değilse fayda sıfır olacak ve sorular kadar cevaplar da boşlukta kalacaktır...
...soru: "kötülük nedir?"...
...cevap: "iyilik dahilinde olmayandır"...
...yeryüzünün üç-beş milyar yıllık tarihinde insan kaç yıldır var bilinmez, ama bu soru daima sorulagelmiştir...
...cevabı gayet basit olmasına rağmen, insanlar bu hususta müşterek sonuçlara ulaşmamakta direnmişlerdir...
...onları karmaşaya sürükleyen ve anlaşmazlığa iten şey, iyilik dâhilinde olanların kesin olarak onlar tarafından biliniyor olmamasıdır...
...ilahî kaynaklı bilgiler insan keyfince tarumar edilmeye çalışıldığı için, kuşku ve belirsizlik sürmeye devam etmiştir...
...ve doğal olarak kötülük kendi tanımı içerisinde boğulup gitmiştir/gitmektedir...
...ademle havva'nın yasaklı meyveyi yemeleri kötülüktür; yememeleri de kötülük dâhilinde olmayan...
...lâkin onlar, kötülük isteyerek kötü bir eylemde bulunmuş değildiler...
...yasağa uymadıkları için kendilerine ve kendilerinden üreyenlere kötülük yapmış oldular...
...ve fakat; eğer onlar yasağa uymuş olsalardı, en azından dünyaya gönderilmeyecekler ve güzelliklerle iyiliklerin en iyisi olan son elçinin gönderilmesi olayı da mümkün olmayacaktı...
...buna göre onların yasağa uymamaları ile olaylar gelişip bir başka iyiliği gerektirmişse, bu kötülük müdür?...
...yani onlar yasak meyveyi yiyerek kötülük mü yapmış oldular?...
...soru cevabını da içeriyor; hiç kimse kendi yaptıklarının hangi iyiliğe ya da kötülüğe sebep olacağını bilemez...
...bilebileceği tek şey yasak olanı yapmanın kendisi için kötü olduğudur; o kötülüğün hangi iyiliklere sebep olacağı onu ilgilendirmeyecektir, ama hangi kötülüklere yol vereceği ise onu sorumlu tutacaktır...
...isevî görünenlerin vaftizi de bu belirsiz görünen şamata üzerine var edilmiştir...
...adem'in kötülüğü her yeni insanda sürmektedir onlara göre...
...her yeni doğmuş olan insan bu kötülükten arınmak için yıkanmalıdır...
...görünen görünenle tevil edilmektedir, doğru olanla değil, gerçekle değil...
...gerçek; sebep olunan her şeyden insanın pay alacağıdır...
...zerre kadar iyilik ile zerre kadar kötülük mahsubedilecektir insandan...
...bu iyiliğin ve kötülüğün silsile ilişkilerini de içerir...
...yirminci yüzyıldaki antisemitizm, çok iddia edildiği gibi - müddeilerin ispat sıkıntısı sürüyor- yoğun soykırıma neden olmasaydı, ibraniler bir devletten yoksun kalmaya devam edeceklerdi...
...antisemitizm kötülükse, binlerce yıldır yurtsuz kalan ibranilerin devlet sahibi olmasına neden olması nedir?...
...iyilik midir?...
...daha bir çok gündelik şey ile bolca yaşanmışlık misal olarak anlatılabilir...
...görüldüğü gibi, sorular ile cevaplar arasındaki korelasyon veya orantı ne kadar gerçekçi ise, görünen faydası az olsa bile, derinlik faydası daha fazla olacaktır...
...yani aslında iyilik ve kötülüğün ne olup olmadığı, en son ilahî bildirgeyle yeniden bildirilmiştir, ama insanlar hâlâ bunu anlayamadıkları için, bu hususta fikir mâzileri olduğunu düşünüp anlaşamamaya devam ediyorlar...
...ama itiraf etmek gerekir ki; insan, yaptıklarını planlıyor olsa bile, davranışlarının neye dönüşeceğini belirleyebilme gücüne sâhip değildir...
...sadece belirlemeye gayret eder...
...sonrayı hesap etmeye devam eder...
...bu hesap da diğer çatışmaları ve iyilik kötülük tanımını sürekli karmaşık tutar...
...evet..
...cevaplar hangi zihinde açılmış hangi yerlere sığdı?...
...asıl soru nerede kaldı?...
seçkin deniz
pürüzsüz patikalar
Seçkin Deniz Yazıları
Takip et: @Seckin_Deniz
Labels:
Deneme
,
Pürüzsüz Patikalar
,
Seçkin Deniz