"Birinden biri doğru söylemiyor ama kim?"
"KKTC Hükümeti tapularının arkasında"
Böyle dedi Cumhurbaşkanı Akıncı... Daha da fazlasını söyledi:
" Çözüm bulacağız diye hayatı altüst etmeyeceğiz”, “KKTC’de yatırımlar sürecek", “Mal mülk sorununu vatandaşın boynuna yıkmayacağız", “Tedirginliğe gerek yok…”
Başlıklardan da anlaşılacağı üzere Sayın Akıncı, mülkiyet konusundaki tedirginliğini berhava edecek açıklamalar yaparak, henüz bu konu üzerinde durmadıklarını ancak vatandaşların tedirgin olacağı bir durumun yaratılmayacağını söyledi.
Vatandaşları mağdur değil, mutlu etmek gayesinde olduklarını kaydeden Akıncı, sorduğum “Mülk sorunu deyince sadece 41 yıldır Rum malında oturanlarla, mal sahibi konuşuluyor. Oysa bu malların çoğu satıldı ve ikinci üçüncü sahiplerini buldu. Tüm birikimini bu malları almak için harcayan kişilerin durumu ne olacak? Yatırımlar sürsün dediniz ama KKTC hükümeti verdiği tapuların arkasında durabilecek mi” şeklindeki soruya şu yanıtı verdi:
“Hayatı durduramayız. Yatırımlar sürecek. Çözüm olacak diye nefes almayalım, bekleyelim mi? Öyle şey olmaz. KKTC devleti verdiği tapuların arkasındadır.”
Cumhurbaşkanının söyledikleri insanın yüreğine su serpiyor doğrusu. Hele hele mülkiyet konusunu kişilerin üzerine yıkmayacaklarını söylemesi çok önemli. Sosyal medyadan ellerini ovuşturarak, “41 yıl oturdun, öde bakalım” diyenlere de “Bunu vatandaşın boynuna asarsak bu anlaşma olmaz” sözleri iyi bir cevap.
Ki, sırası geldikçe dile getirdiğimiz gibi mülkiyet konusu sadece o malın ilk sahibini bağlamıyor. Şayet “Mülkiyette 1974 öncesine dönülecek, ilk hak mal sahibinin” denirse, tüm birikimiyle bir ev satın alan kişiler de, parasını verdikleri halde o evi tazmin etme riskiyle karşı karşıya kalabiliyorlar.
Bir başka sorun da, Rum arsaları üzerine yapılan inşaatlar. Bundan 41 yıl önce dağbaşı olarak nitelendirilen yerlere villalar yapılmış, o bölge kıymet kazanmış. Ayrıca eskiden şehir içindeki yerleşim yerleri popülerken, şimdi deniz kenarları, doğa içindeki bölgelere rağbet artmış. Durum böyle olunca iki, üç ya da daha çok dönüm arazisi olan Rum “bu benim arazim, üzerindekiler de benim” derse doğru mu yapmış olacak?
Görüleceği üzere mülkiyet sorunu en kritik eşik. Kişileri yerinden yurdundan edecek, borçla ezecek bir seçeneği çözüm olarak sunmak akıl işi olmadığı gibi, referandumda “hayır” çıkma olasılığını artırıyor.
Bunun çaresi kişilerin işin içinde olmayacağı “global takas.” Tazminat kısmında da; çözüm isteyen büyük devletler bir fon oluşturup, tazminatı ödeyecekler. Kıbrıs Türkü içinde bu fona katkı koymak isteyenler olursa koyacak. Yani “ilk söz hakkı mal sahibinindir” argümanı çöpe atılacak, ada gerçeklerine, Kıbrıslı Türklerin 1963-1974 yılları arasında yaşadıkları mezalimin diyet meblağına uygun olarak bir mahsuplaşma yapılacak.
Eminim ki böyle bir anlaşmaya kimsenin itirazı olmayacak.
Not: Cumhurbaşkanı Akıncı’nın basın toplantısını değerlendiren Rum Hükümet sözcü vekili Viktoras Papadopulos Akıncı’yı yalanlayarak, şu ana kadar uzlaşmaya varılan tek noktanın “bireysel mülkiyet hakkı” olduğunu söyledi. Bu durumda birinden biri doğru söylemiyor ama kim?
Haber
Mülkiyet Komitesindeki Kıbrıslı Türkler sır gibi saklanıyor
Kıbrıslı Türklerin haklarını kim koruyor?
Güney Kıbrıs, Mülkiyet Çalışma Grubu’nun başkanlığında Erato Kozaku Markulli’nin bulunduğunu açıklamakta bir sıkıntı görmezken, Kıbrıslı Türklerin haklarını kimlerin savunduğu sır gibi saklanıyor. Haberal Kıbrıslı Gazetesi’nin güvenilir bir kaynaktan aldığı bilgiye göre mülkiyet komitesinde Kıbrıs Türk tarafını Mete Hatay, Oya Gürel ve Laika Mesutoğlu temsil ediyor.
Öte yandan, Müzakere sürecinin en çetrefilli konusu olan mülkiyette iki taraftan da farklı açıklamalar geldi. Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı halkı “Kimse tedirgin olmasın, mülkiyetin çözümünü kişilerin boynuna bırakamayız” sözleriyle teskin ederken, Rum Hükümet sözcü vekili Viktoras Papadopulos Akıncı’yı yalanlayarak, şu ana kadar uzlaşmaya varılan tek noktanın “bireysel mülkiyet hakkı” olduğunu savundu.
Yedi aylık aranın ardından 15 Mayıs'ta yeniden başlayan Kıbrıs müzakereleri önemli bir ivme kazanmasına karşın, mülkiyet konusunda çeşitli tedirginlikleri beraberinde getirdi. Rum basınının mülkiyet konusunda bireysel çözümde anlaşıldığı yönünde haberlere yer vermesi, Kıbrıs Türk tarafını tedirgin etti.
KKTC Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı görevdeki 100 gününü değerlendirdiği basın toplantısında mülkiyet konusunun konuşulmadığını, kimsenin tedirgin olmasına gerek olmadığını, devletin tapularının arkasında durması gerektiğini, halkına tazminat ödettirmeyeceğini, ancak bu sorunun büyük bir çerçevede tazminatlarla çözüleceğini dile getirirken, Rum Hükümet sözcü vekili Viktoras Papadopulos Akıncı’yı yalanlayan bir açıklamada bulundu.
Akıncı’nın basın toplantısını yorumlayan Rum Hükümet sözcü vekili Viktoras Papadopulos ise Akıncı’yı yalanlayarak, şu ana kadar uzlaşmaya varılan tek noktanın “bireysel mülkiyet hakkı” olduğunu savundu.
Mete Hatay, Oya Gürel ve Laika Mesutoğlu’nun adı geçiyor
Öte yandan, Güney Kıbrıs’ın, mülkiyet konusunda bir yıldır çalıştıklarını ve Erato Kozaku Markulli’nin mülkiyet komitesinin başkanı olduğunu açıkça dillendirmesine karşın Türk tarafının, mülkiyet komitesindeki Türk üyeleri ve komitenin Türk başkanını sır gibi saklaması akıllarda soru işareti yarattı.
Haberal Kıbrıslı Gazetesi’nin güvenilir bir kaynaktan aldığı bilgiye göre mülkiyet komitesinde Kıbrıs Türk tarafını Mete Hatay, Oya Gürel ve Laika Mesutoğlu’nun temsil ettiği bilgisine ulaşıldı. Haberal Kıbrıslı Gazetesi’ne konuşan kaynak, “Rum kesiminde mülkiyet komitesinin başkanı da, görev alanlar da açık bir şekilde dile getiriliyor. Hepimiz biliyoruz ki başkan Markulli’dir. Peki Türk tarafındakini kim biliyor? Türk tarafının üyeleri ve başkanı neden saklanıyor? Kıbrıs Türk tarafının haklarını kimlerin koruduğunu bilmek hakkımız değil midir? Saklanmasının ardında ne gibi gerekçeler vardır, açıklasınlar” değerlendirmesinde bulundu.
Erato Kozaku Markulli
Yurdagül Atun, 14.08.2015, Sonsuz Ark, Konuk Yazar, Medya,