"Vatandaşımız, hükümetimizden tedbirler almasını ve sırtındaki bu tür haraca dönüşmüş yüklerin kaldırılmasını veya da azaltılmasını istemektedir…"
Dünya üzerinde süren ekonomik daralma, Asya borsalarının çökme noktasına gelmesi, Avrupa Birliği içinde yaşanan deflasyon ve Türkiye’de yaşanan siyasi olaylar ile terörün yarattığı olumsuz ekonomik gelişmelerin etkisi bizim küçücük (KKTC) ülkemizde beklendiğinden daha da büyük oldu. Dövizdeki kur değişikliğinin önüne geçilmesi mümkün olmasa da halkın ekonomik sıkıntılarını azaltacak bazı tedbirler alınabilir.
Bunlardan en önemlisi de bütün yaşam alanlarını etkileyen ve olmazsa olmaz enerji kaynağı olan elektrik enerjisinde yapılabilecek indirimler.
KIB-TEK’in tekel bir kuruluş olması ve tekel olmayı da ısrarlar sürdürmek istemesi, vatandaşın sırtında çok ağır bir elektrik gideri faturasının yüklenmesine neden oluyor.
Alınacak tedbirlerden en önemlisi, KIB-TEK’in tekel olmak hakkının iptal edilmesi ve elektrik üretiminin özel sektöre de açılması olacaktır.
Günümüzde güneş enerjisinden fotovoltaik yöntemle veya konkav aynalar vasıtası bir kazanın ısıtılarak elde edilen buharla çalışan elektrik türbininden temiz elektrik enerjisi elde edilen yöntemler dünyanın çeşitli yerlerinde uygulamaya konmuş durumdadır. 50 Megawatlık benzeri elektrik üretim santralleri Fas ve Mısır’da kurulmuş olup, yatırım maliyetinin tümü yatırımcıya ait olmak üzere üretilen elektriğin maliyeti €0.03 cente kadar, yani 10 kuruşa kadar inmiş durumdadır.
KKTC’de 10 kuruşa üretilip, 5 kuruşluk dağıtım masrafı ile birlikte 15 kuruşa mal edilecek bir elektrik enerjisi birçok kuruluşa ve vatandaşın cebine can suyu gibi hayat verecektir.
Ülkemizdeki elektrik enerjisi üretimi konusundaki tekel kaldırılmalı ve KIB-TEK’e ilaveten özel sektöre de üretim izni verilmelidir. KIB-TEK ister özelleşir, ister özerkleşir, isterse de halen olduğu gibi Kamu İktisadi Teşekkülü (KİT) olarak yaşamını devam ettirir.
Bu uygulama ile özel sektör devreye girdiği vakit, vatandaşın ödediği bu fahiş olarak tanımlanabilecek elektrik ücreti, ki maktu ücret adı altında hiçbir hizmet verilmeden her ay alınan 20 TL’lik haraçla birlikte neredeyse en düşük dilimde, kilovat başı ödenen para 60 kuruşa çıkmaktadır, 15-20 kuruşlar seviyesine inecektir. Böylesi bir indirim sanayinin tüm kesimlerine neredeyse doping etkisi yapacakken, vatandaşın da cebini yakan elektrik ücreti giderleri neredeyse üçte bire düşecektir.
Bizim ülkemizde elektriği tükettikçe yükselen dilim nedeni ile kilovat başı ücretin artmasına karşın birçok ülkede, dilim yükseldikçe elektrik birim fiyatı düşmektedir. KIB-TEK tekel olmanın tüm avantajlarını kendi çıkarları için kullandığından maalesef elektrik ücreti artık yasal soyguna dönüşmüş durumdadır.
KIB-TEK’in trafo katkı payı adı altında her ev yapılırken aldığı 45-50 bin TL’lik haraç, yeraltı kablosu döşenecek diye çıkarılan fahiş faturalar ve benzeri akıl almaz giderler, KIB-TEK’in tekel haklarına sahip olmasından kaynaklanmaktadır maalesef.
Elektrik enerjisi üretimi konusunda faturaların aşağıya çekilmesi ve KIB-TEK tarafından vatandaşa dayatılan hayali giderlerden kurtulunmak isteniyorsa, elektrik enerjisinde var olan tekelin kaldırılması ve özel sektöre üretim izni verilmesi gerekir. Bu çözümler vatandaşın ve tüm sektörlerin cebini fena halde yakan elektrik fiyatlarının düşüşüne yol açarken, KIB-TEK’e de kendisine çeki düzen vermek ortamını yaratacaktır.
Ekonomik krizin etkilerinin azaltılması yönündeki ikinci çözüm önerisi de şudur; Türkiye’den yapılan ithalatlarda bazı ticari malların KDV’leri hem Türkiye’de hem de KKTC’de ödenmekte olup, söz konusu emtiayı tüketici konumundaki vatandaşımız ve sanayicimiz neredeyse yüzde 25 daha pahalıya satın almak zorunda kalmaktadır. Çifte vergilendirmenin kaldırıldığı gibi çifte KDV uygulaması da kaldırılabilir ve söz konusu ticari emtiaların maliyetleri yüzde 25 aşağıya çekilebilir.
Devletin, özellikle ithalatta, herhangi bir hizmet verilmeden zorla tahsil ettiği “Rıhtım harcı”, “tartı parası”, “katkı payları” ve birtakım gereksiz ve sadece bazı kuruluşları ayakta tutmak için konmuş “fon”ların kaldırılması gibi dövizin düşüşünün yarattığı satın alma gücündeki azalmayı önleyecek tedbirler alınabilir.
Vatandaşımız, hükümetimizden tedbirler almasını ve sırtındaki bu tür haraca dönüşmüş yüklerin kaldırılmasını veya da azaltılmasını istemektedir…
Ata Atun, 28.08.2015, Sonsuz Ark, Konuk Yazar, KKTC Stratejileri