"Her şeyin sahibi olan azınlığın çoğunluğa tahakkümü biter mi bilmiyoruz."
Panel, 2017 yılında, 21. yüzyılda dünyanın nasıl daha iyi bir hale getirebileceğine dair bir rapor yayınlamayı hedefliyor. Rapor oldukça geniş bölüm başlıkları altında hazırlanacak. Raporun başlıkları akademisyenler arasında paylaştırılarak saha çalışmaları da yapılacak.
Karar alıcı güçlerin, vatandaşların, sivil toplum örgütleri ve hareketlerinin, ekonomik, siyasi ve sosyal yapılarda, adaletsizlik ve çatışmaları nasıl azaltabileceği incelenecek. Grubun rehberliğini, 1998 Ekonomi alanında Nobel Ödülü sahibi, Harvard’ın da Profesörü olan Amartya Sen’in başkanlığını yaptığı bir komite üstleniyor. Paneli Princeton Üniversitesi ve Maison des Sciences de l’Homme gibi bazı akademik kuruluş ve vakıflar desteklemekte.
***
Grubun ilk genel toplantısı ise geçtiğimiz Perşembe ve Cuma günü Bilgi Üniversitesinde gerçekleşti. Dışarıya kapalı toplantılarda raporun başlıkları ve işbölümleri görüşüldü. Bilgi’de gerçekleşen halka açık tek konferansa katıldım. Başlık ‘Globalization: Good or Evil’ (Globalleşme: İyi veya Felaket) adını taşıyordu. Aslında ‘’Hayır mı Şer mi?’’ diye tercüme etmekte mümkün...
Jawaharlal Nehru Üniversitesi eski profesörlerinden Prabhat Patnaik, Columbia Üniversitesi hocaları ve Committee on Global Thought üyeleri Saskia Sassen, Profesör Akeel Bilgrami sırasıyla önemli konulara değindiler.
Lokalden globale geçiş konusu akademik çevrelerden tutun özellikle Avrupalı bireylerin az-çok fikir sahibi olduğu bir konu. Dünya vatandaşı tanımı ise sık duyulan bir kavram olmaya başladı.
***
Saskia Sassen politik ve ekonomik karmaşalara son vermek için gerekli değişimi güçlüden beklememek gerektiğinin altını çizdi. Değişimi gücü olmayanlar yaptığında tarih yazılmış olacağını söyledi.
Büyük ekonomilerde dahi yaşanan krizlerden sonra hep eskisinden daha yükseğe çıkan zikzakları grafikler ile anlattı. "Kazanan kim?" sorusu soruldu.
Afrika topraklarının zengin devletlerce uzun yıllar için kiralandığını hatırlattı.
Petrol zengini Katar gibi ülkelerin önde gelen isim ve kurumlarının Londra’da İngiltere Kraliçesi'nden daha fazla mülk ve dolayısı ile toprak sahibi olduğunu aktardı.
Büyük holdinglerin satın aldığı gayrimenkuller ve yatırımlarının, kâr odaklı mega projelere dönüşmesinin kültürel dokuya verdiği zarara değindi. Bu anlamıyla bir nevi toprakları sömürgeleşen fakirler iş amaçlı zengin ülkelere göç ederken zenginler de farklı amaçla yabancı ülkelerdeki yatırımları ile kültürel dokuları değiştirmiş oluyor.
Almanya doğumlu sosyolog ve ekonomist Sassen, kentsel dönüşüme karşı eleştirileri ile de tanınıyor. Kendisi özellikle global şehirlerde, kentsel dönüşüm kapsamında evlerinden çıkarılanların, dönüşüm süresince mağdur olduklarını aktarıyor.
Çalışmalarında, bazı projelerde geçici evlerine taşınan kişilerin daha yüksek kiralar ödemek zorunda bırakıldığını da vurgulamıştı.
Bölgesellik ve ülkelerin egemenlik sınırları ile üretim ve ekonomik dengeler; globalleşmede önemli iki tartışma noktası. İşgücünün ucuz olduğu ülkeler, üretim ve göç, uluslararası ekonomik örgütler, IMF (Uluslararası Para Fonu) ve borç yapılandırmaları detaylı şekilde konuşuldu.
***
Profesör Akeel Bilgrami ise, 1940’lardan bu yana dünyanın kazananlarının değişimini ve küreselleşmeye karşı durmadan kapitalizm karşısında adım atılıp atılamayacağını sorguladı.
İslam ve Hristiyanlığın propaganda savaşına medeniyetler çatışması ekseninde değindi. "İslami terörizmin" dünyanın her yerinde örgütlendiğini vurguladı. Sömürgecilikten etkilenen toplumların geçmişlerindeki travmanın ve Avrupa’ya göçlerinin bundaki etkisine değindi.
Kendisi ile konferans sonrası ayaküstü konuştuk. IŞİD özelinde örgüte katılımda Irak’ta işgal dönemi yaşanan şiddet olaylarının travmatik etkisinin yadsınamayacağını vurguladı. Ancak sadece bunu yaşayanların değil; Londra, New York gibi şehirlerden, medrese eğitimi almamış, Batı okullarında okumuş gençlerin de katıldığının altını çizdi.
Bu ‘cihadistlerin’ her birinin kendilerini antiemperyalist olarak nitelediklerini vurguladı. Müslüman Kardeşler’in ise Mısır’daki yükselişinin o dönem Batı’ca desteklendiğini aktardı.
***
Jawaharlal Universitesi eski hocalarından Profesör Prabhat Patnaik ise en etkileyici konuşmayı yaptı.
Kendisi Marksist bir ekonomist olarak tanınmakta. Hangi seçilmiş yönetim olursa olsun finans başkentlerinin çıkarı doğrultusunda ekonomi politikaları uygulandığını aktardı.
Hükümetler seçimle el değiştirseler de bağımsız politika uygulanmadığını belirtti. İşgücünün üretiminin artmasına karşın maaşların artmadığını hatırlattı. Devlet harcamalarının ne kadarı halk için harcanıyor sorusu da önemli.
Her şeyin sahibi olan azınlığın çoğunluğa tahakkümü biter mi, bilmiyoruz. IPSP bünyesindeki akademisyenler gibi, dünyanın daha iyi bir yer olması için çalışan, vakit ayıran, kafa yoran kişilerin ve bunları destekleyen kurumların olması umut verici.
Zira dünya tüm insanların metaryal ihtiyaçları ile insani haklarını sağlamaya yetecek kadar zengin.
Serra Karaçam, 29.08.2015, Sonsuz Ark, Konuk Yazar, Medya Müfettişi