"Okuyun, ama siz de bu yüzyılda dikkatli okuyun! Zira dikkatli okumayan ülkelerdeki halkın zaman tünelinde BM’ler kendi mürekkebinin felsefesini de akıtıyor, Beyler!"
Sahildeki çocukları kurşunlarla öldürenler, öldürenleri her zaman haklı görenler, Dünya'ya sürekli insanlık dersi verenler ise, her zaman ki gibi sessizdi. Kahretsin, gene işitemiyorlardı!
Ülkemizde ise kimlerin ne kadar ilgili olduğu, gündeminde ve medyasında günlerce yer aldığı ortada iken; bunun üzerine konuşmaya, yazmaya, onlara insanlık dersi vermek üzerine sihirli cümleler kurmaya, kelimelere taklalar attırma gereği görmüyorum.
Neden, derseniz. Sihirli değnekle bir günde Charlie’ye dönüşen Batı'nın insan geçinen soytarı siyasetçilerine, insani duygularının da maymundan mı geldiği sorusunu sormanın, maymunlara bile hakaret olduğunu düşünenlerdenim. İşte bu yüzden!
30/Ağustos/ 2015 Pazar Günü Haşmet Babaoğlu Sabah Gazetesindeki köşesinde, sahile vuran çocuk cesetlerini anlattığı “Batsın Bu Dünya” adlı yazısında zaten her şeyi çok güzel özetliyordu.
Daha geçen yüzyılın ortasında 40 milyon Avrupalı başka coğrafyalara iltica etmişti. O yüzden 1951'de kabul edilen Cenevre Sözleşmesi'nin en önemli gündem maddesi Avrupalı mültecilerdi.
Şimdi o Avrupa 40 bin Ortadoğulu sığınmacıya bile katlanamıyor. Gerçek ortada işte! Mülteciliğin, sığınmacılığın bile "Beyaz"ı var.(1)
Daha öncesinde de buna benzer izlediğimiz haberlerden pek çoğu medyada yer almıştı. Ancak şu ince noktaya kimse değinme gereği duymamış ve dikkat çekmemişti.
18.08.2015’te Daily Mail'in haberine göre;
Libya’nın batısında, Tunus sınırını yakınlarındaki Zuvare kentinde Akdeniz üzerinden Avrupa’ya geçmeye çalışırken boğularak öldüğü belirlenen onlarca ceset Libya'da sahile vuruyordu. İtalya ile Libya arasındaki Sicilya Kanalı’ndan Avrupa'ya geçmeye çalıştıkları düşünülen göçmenlerin cesetlerini Kızıl Haç Topluluğu'ndan gönüllüler topluyordu. Kızıl Haçın sağlık birimi sorumlusu Taha Sultan, bunun ilk olmadığını açıklarken geçen yıl yüzlerce cesedin kıyıya vurduğunu ifade ediyor. “Bir yılı aşkın bir süredir batı kıyılarında bununla mücadele ediyoruz. Her gün oluyor. Böyle şeyler Libya’da her zaman yaşanıyor” diyordu.
Evet, BM'lerin Kızılhaç ekibi sahilden mülteci cesetleri topluyordu. Yurdum duyarlı insanı ise, Haşmet Babaoğlunun yazısında bahsettiği gibi...
"Ama diliyorum ki, Akdeniz'de boğulan mülteci yavrucakların fotoğraflarına bakarken önce az şekerli kahvesini höpürdetip sonra da "Kaçacaklarına, kendi ülkelerini yaşanacak yer kılsınlar!" diye cık cıklayan emekli bürokrat da bu dünyayla birlikte batsın! diyenler gene kılını kıpırdatmıyor.
Emekli bürokratların ince düşünceli sosyalist, yaşantısı kapitalist yavruları ile narin milliyetçi gençlerimiz bu haberler üzerine sosyal medyalarında aşağıdaki sloganı paylaşıyorlardı.
Elbette ki Batı o ülkelere mürekkep götürmeden önce Dünya’da bu kadar kan akmıyordu. Zatı muhterem BM’ler ve Kızılhaç mürekkep götürdüğü ülkelere bedavaya mürekkep dağıtmıyordu elbet.
Filmlerde cinayetleri araştıran ekipler her seferinde şu cümleleri kurardı ya! “Katil olay yerine mutlaka geri döner.” Kızılhaç ekibinin sahildeki mülteci cesetlerini toplama haberini, biz de tam buna benzetmiştik.
***
Şimdi mürekkep balıklarını nasıl mı kurtaralım?
"Dünyayı daha barışçıl ve yaşanılır yer haline getirmeyen Mürekkebin akmadığı yerlerde maalesef kan akıyor.” Felsefesini ele alalım, yeni yüzyıla uygun güncelleyelim ve öyle paylaşalım.
Okuyun, ama siz de bu yüzyılda dikkatli okuyun!
Zira dikkatli okumayan ülkelerdeki halkın zaman tünelinde BM’ler kendi mürekkebinin felsefesini de akıtıyor, beyler!
Duru Çağlayan, 01.09.2015, Sonsuz Ark, Çırak Yazar,