...bilen borçludur... şüpheye mahal yok...
...bu yüzden eski ölü düşünürlerden yeni ölü düşünürlere dek uzanan ve yeni dirilerle eski dirilerin dilinde dolaşan bir cümle vardır; hiçbir şey bilmediğini iddia eden birinin, bir korkağın cümlesi...
...o ve ondan sonraki korkaklar yüzünden bir sürü korkak insan yetişti mazide, yetişiyor şimdi ve yetişmeye de devam edecek...
...çünkü; korkaklık kolaydır...
...insan da kolayı sever...
...borçlu olmaktan korkar; bilerek borçlu olmaktansa, bilmediğini iddia ederek borçtan kurtulduğunu sanar...
...zira, bildiğini insanlara öğretmek ve onların yararına kullanmak hiç de kolay değildir...
...önce, o hedef seçilen insanlar zorluğun sırataşlarını tek tek dizerler, bilenin ve öğretmeye çalışanın önüne...
...kendilerine ulaşılmasını istemezler ve kaçtıkça kaçarlar...
...bilmek belâdır...
...insanoğlu bu yüzden bilmemeyi tercih eder...
...çok azı yüzünden bilgi bu hâllere gelmiştir... büyümüştür...
...ya bir de hepsi bilmeye merak sarsaydı ne olurdu düşünsenize?...
...herkes uçardı, o vakit...
...zaten uçmak da zordur... sürünmekten daha zor...
...insan sürünmeyi tercih ettiğini ifade etmek için, bilmediğini iddia eder...
...biraz da bilgiyi korkutmak, bilmenin yükleyeceği sorumluluklardan kaçmak için...
...bilen insan, bildiğini yapmakla yükümlüdür...
...peki; insanın nefsine mâni olmayı öğütlemeyen herhangi bir bilgi birikimi var mıdır?...
...böyleyken nefs neden istesin ki bilgiyi?... neden sınırlanmayı göze alsın?..
...ama o yine de ister menfaatleri için...
...bilir ki; bilgi kendisini taşıyanı yüceltir...
...bilgiden uzak kalan insan bilgiyi taşıyana imrenerek bakar...
...kendisine imrenilerek bakılsın, diye ister bilgiyi nefs... ama riskleri görünce de korkuya sığınır; biliyorum, ama sırf sizden yukarıda görünmek için, yoksa size öğretmek için değil, der...
...bu yüzden bir şey bilmediğini iddia eder...
...işte bu ince hesap dümeni, korkakların elinde yüzlerce yıldır tutulur bilmezlik rotasında... gider...
...cehâlet de kendi genişliğinde mahkum eder, insanı...
...bilen borçludur, bildiğini öğretmeye... o, kendisine verilen tüm özellikleri kullanarak öğrenmişse, diğerlerine bildiklerini öğretmek zorundadır...
...onları uyarmak... bildiği kadar sadece; ne eksik, ne fazla...
...zira insan taşıyamayacağı şeyleri öğrenemez...
...gerçekte, "bilmiyorum", diyenler, biliyor değillerdir....
...ve her bilen borcunu ödeyecek kadar cesurdur; asildir... korkak değil, bildiğini inkar edecek kadar...
...bilenle bilmeyen arasındaki farkı da çok iyi bilir...
seçkin deniz
pürüzsüz patikalar
Seçkin Deniz Yazıları
Takip et: @Seckin_Deniz
Sonsuz Ark/ Evrensel Çerçeveye Yolculuk
- Seçkin Deniz
- Mustafa Tamer
- Arif Şahin
- Eyüp Kaan
- Ahmet Faruk
- Cemal Çalık
- Şahin Torun
- Naif Karabatak
- Ata Atun
- Tamer Güner
- Mustafa Ege
- Yaşlı Bilge
- Ahmet Haydar
- Alper Selçuk
- Faruk Tamer
- Doğa Toprak
- Khorto Bâri
- Mustafa Eyyüboğlu
- Âkil Ağazâde
- Hakkı Aslan
- Mustafa Ekici
- Biz Kimiz?
- Yıllık Sonsuz Ark Yayın Raporları
- Sonsuz Ark Manifestosu
1 Eylül 2015 Salı
SA1701/SD293: "hiçbir şey bilmeyenlerin bildiği şey" /20.05.2006/ 492. patika
Labels:
Deneme
,
Pürüzsüz Patikalar
,
Seçkin Deniz
,
Sonsuz Ark