2 Eylül 2015 Çarşamba

SA1703/KY22-AB14: Konunuz Börek mi, Başörtülü Birey'e Şiddet mi?

"Bu travmatik ve semptomatik hastalığın adı “Mitomani” idi.  Bilimsel açıklaması kendi yalanına inanma hastalığıydı. Durum gerçekten çok vahimdi."


63. Hükümet, Türkiye'nin ilk seçim hükümeti olarak tarihe geçti ve seçim öncesi geçici hükümet kuruldu. Yıllardan beri ezilen, kamuda yasaklarla çalıştırılmayan başörtülü bayanlara ilk örnek olan kadın Bakanımız, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Prof. Dr. Ayşen Gürcan Türkiye Cumhuriyeti kabinesinde görev aldı. 

Evet, yanlış duymadık. Öncesinde de 28 Şubat darbesinde de kanunlarla baskı altına alınan, özgürlükleri kısıtlanan başörtülü bayanlar 2015 yılında ilk defa “Bakan” olarak da çalışabilme özgürlüklerini ellerine alabildiler.  

Tahmin ettiğimiz gibi muhalefet olanlar ve zamanında başörtülü bayanlara cadı avları düzenleyenlerse hemen harekete geçti. Vakit geçirmeden  Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Prof. Dr. Ayşen Gürcan’ı kadınlara seçme, seçilme, çalışabilme ve sınırsız özgürlük verdiklerini iddia ettikleri demokrasilerinde ki ameliyat masalarına yatırdılar. 

Hayatını didik didik etmekle kalmayıp sosyal medyada kendi açıklaması imiş gibi bazı haberler paylaştılar. Haberlerin peşini Prof. Dr. Ayşe Gürcan’ın Twitter sayfasında yazdığını iddia ettikleri “Kadın börek yapmasını bilmiyorsa o aile dağılmaya mahkûmdur.” cümlesi üzerinden kişiye dönük alaycı cümleler ve capslerle de aforoz törenlerine devam ettiler.  

Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Prof. Dr. Ayşen Gürcan ise bu iddiaları verdiği röportajla yalanladı.(1) Bu sahneleri çok kere izlemiştik. Bizim için pek yeni bir tiyatro değildi. 

Onlar için yeni olan, kendileri için hazırlanan tiyatro sahnesini kapatanlardı.

Onlara göre bu ülkede kadına şiddet, tecavüz, okuma ve çalışma hakkını elinden almak vs. gibi yanında her türlü iğrençliği asla modernler yapmazdı. "Bir kadın börek yapmasını bilmiyorsa ailesi de dağılmaya mahkûmdur" gibi cahilce(!) bir söz cümlesi, ancak başını örten bir Profesörden çıkabilirdi. Profesör olabilmiş, ancak kadın haklarını kavrayamamıştı(!). 

Bu alaycı cümleleri kuranlar ve bu paylaşımları yapanların çoğu ülkemizde erkeğin kadına olan şiddetinden sürekli yakınan bayanlardı. Kadının kadına olan şiddetinin en sert ve tutarsız örneklerini sergilediklerini göremeyecek kadar da eğitimliydiler. 

Hepsinin Prof. Dr. Ayşe Gürcan’dan daha fazla eğitim bilimleri, öğrenme-öğretme, eğitim-iletişimi, tekno-psikoloji ve aile eğitimi alanlarında çok sayıda ulusal ve uluslararası yayınları, aile, kadın ve nüfus politikaları konusunda bilimsel araştırma ve çalışmaları vardı.

Sadece The validity and reliability of the Problematic Internet Usage Scale başlıklı makalesi uluslararası 74 atıf almış. Yayınları son 5 yılda 242 atıf almış, h indeksi 8 olan, akademik başarısı Türkiye ortalaması üzerinde olan Prof. Dr. Ayşe Gürcan’ı (1)  ti ye alabilecek kadar eğitimli ve üstün donanımlı bayanlarımız börek yapma konusunda da oldukça uzmandılar.

Böreğin her türlüsünü çok iyi yaparlardı. Mutfaklarında pişiremeyecekleri börek yoktu. Üstelik çeşitleri de boldu. Ispanaklı, kıymalı, pırasalı…

Lâkin…

Akşamları eve genellikle alkollü gelen eşlerinden ya da sevgililerinden şiddet görmeselerdi daha iyi olurdu. Oysa onlar hem çocuk, hem kariyer, hem de böreği bir arada çok iyi götürmüşlerdi. Bir de eşlerinden saygı görebilselerdi, hayatları daha güzel olacaktı. Mutsuzluklarının acısını da hem cinslerine şiddet uygulayarak çıkarmıyorlardı.

Kendileri börek konusunda profesör olduklarından Dünya Sağlık Örgütü’nün (DSÖ) geçtiğimiz yıllarda, Türkiye’nin de içinde bulunduğu 30 ülkede yaptığı, alkolün suçlar üzerindeki etkisinden habersizlerdi. 

Modern bayanlarımız alkol bağımlılarında suç işleme oranının yüzde 68, cinayetlerin yüzde 85, ırza tecavüzlerin yüzde 50, şiddet olaylarının yüzde 50, trafik kazalarının yüzde 60, hırsızlık ve yankesiciliğin yüzde 71’i alkollü iken yapıldığını…

İntihar edenlerin yüzde 90’ının, mala yönelik suç işleyenlerin yüzde 77’sinin, eşine şiddet uygulayanların yüzde 70’inin, akıl hastalarının yüzde 60’ının, boşananların yüzde 80’inin, tutuklu olanların yüzde 78’inin ve işe gitmeyenlerin yüzde 60’ının alkol kullandığını (2) hiç bilmeyerek evlerinde kültür mantarı ile böreklerini pişiriyorlardı. 

Bu travmatik ve semptomatik hastalığın adı “Mitomani” idi.  Bilimsel açıklaması kendi yalanına inanma hastalığıydı. Durum gerçekten çok vahimdi.


Böreğin Verdiği Şiddet         Alkolün Verdiği Şiddet

Bu mitomaninin sebebi şu idi. Modern bayan, yaptığı böreğin yanında alkol yudumlayan eşinden gördüğü şiddetin % 50 sinin alkolden kaynaklandığını örtbas etmek için acısını maalesef börekten çıkarıyordu. 

Bizce tek taşını kendi alan bayanların, kafayı taşa değil böreğe sürtme sendromları bittiğinde bu hastalıktan kurtulmak için fırına sürdükleri iddialarını tekrar gözden geçirmeleri gerekiyor. Börek öyle değil böyle pişirildiğinden fırını 180 dereceye ayarlıyor ve kendilerine bir faydamız olacağını umuyoruz. 

Börek yapmayı bilen ya da bilmeyen tüm kadınlara da saygı ve sevgilerimizi sunuyoruz.


Azize Bahtiyar, 02.09.2015, Sonsuz Ark, Konuk Yazar



Kaynakça:
1- http://www.ahaber.com.tr/gundem/2015/08/31/soylemedigim-sozler-uzerinden-saldiriya-gectiler
2- http://www.haksozhaber.net/suc-oraninda-alkolun-buyuk-etkisi-var-36689h.htm

Seçkin Deniz Twitter Akışı