"Bu savaşın bitmesi için en iyi yol silahın neden olduğu bilançoyu, felaketi bütün çıplaklığıyla, adilce ortaya koymak. Silahtan, cinayetlerden utanmadan silahlar bırakılmayacak, savaş bitmeyecek çünkü…"
Peki ya PKK’nın 90’lı yılları? Onu nereden okuyabiliriz.
Tabii ki 1982’den beri her ay yayınlanan PKK’nın resmî yayın organı Serxwebun dergisinin internette herkese açık olan koleksiyonundan.
(Bu koleksiyonu inceleyerek PKK’nın üstlendiği katliamların bilançosunu yapan pkkeylemleri.com sitesi ve https://twitter.com/Biyikbay’ın geçen hafta attığı bir dizi tweetten de yararlanıldı)
80’lerin sonundan Serxwebun anlatmaya başlasın:
Serxwebun Eylül 1987:
“22 Eylül günü ise Güneyce Çiftekavak mezrasına ARGK gerilla takımı tarafından baskın düzenlendi. Baskın sırasında hain milis çete aile olan Güngörlerden 11 kişi öldürüldü.”
(22 Eylül 1987 günü, Şırnak’ın Güneyce köyü Çiftekavak mezrasını basan PKK’lılar, 2’si hamile 5 kadın, 4’ü çocuk 11 kişiyi katletti, 2 kişiyi ağır yaraladı)
Serxwebun Haziran 1987:
“Pınarcık eylemi kimsenin çarpıtamayacağı gerçekleri ortaya sermiştir. 2 Haziran’da Ömerli’nin Pınarcık köyünde köy korucularına karşı gerçekleştirilen soylu eylem, bir dizi eylemin doruğu oldu. Pınarcık ardından Türk sömürgeciliğinde onların deyimiyle milli krizi başlamış…”
(20 Haziran 1987 saat 21:30 sularında 16 haneli ve 60 nüfuslu Pınarcık köyüne baskın düzenleyen PKK’lılar, 16’sı çocuk 6’sı kadın 30 kişiyi öldürdü.
PKK’lılar saldırının ardından olay yerine PKK’ya bağlı Kürdistan Ulusal Kurtuluş Ordusu (ARGK) imzalı şu bildiriyi bıraktılar:
“Kürdistan’a ve Kürtlüğe düşman faşist Türk sömürgeciliğini 5 paralık uşağı ajan milis çete başları: Halk kurtuluş kuvvetlerinin kurşunlarından hiçbir güç sizi kurtaramaz. Halka karşı daha fazla suç işlemeden Kürdistan Ulusal Kurtuluş Ordusu’na teslim olun. Halktan af dileyin. Suçlarınızın hesabını verin.”)
Serxwebun Temmuz 1987:
“Pınarcık eyleminin ardından büyük çıkmaz ve korku içerisine giren faşist ordu ve özel birlikler ancak kendilerini korumakla uğraşmaktadırlar. Faşist Başbakan T. Özal’ın Pınarcık’ta bulunduğu saatlerde, bu köye çok yakın bir mesafede bulunan Yuvalı ve Peçenek köylerinin basılması büyük bir korku yarattı. Turgut Özal 10000’e yakın özel tim, onlarca helikopter zırhlı araç ve binlerce komando birliği eşliğinde 10 Temmuz günü Pınarcık’a geldi. Pınarcık’ta bilinen sözlerini tekrar eden Turgut Özal “Eşkıya için tek yol gelip teslim olsunlar, canları tehlikededir” diyerek tehditlerde bulundu. Ancak Peçenek ve Yuvalı'da gerçekleştirilen iki ayrı eylemde ise gerçekte kimin tehlikede olduğu daha açık bir şekilde gözler önüne serildi. İdil Peçenek ve Midyat Yuvalı köylerine iki ayrı gerilla birliği tarafından baskın düzenlendi. Baskında, her iki köyde bulunan 40’a yakın köy korucusu yakınları ile birlikte imha edildi.”
(10 Temmuz 1987 günü Mardin Midyat’a bağlı Yuvalı köyü Haraberk mezrasına saldıran PKK’lılar aynı aileye mensup 7’si çocuk 2’si kadın 9 kişiyi öldürdüler)
Serxwebun Mayıs 1988:
“Nusaybin’de gerçekleştirilen bir eylemde ise ARGK birliğini düşmana ihbar eden bir ajan-ihbarcı odağa darbe vuruldu. Başını Abdülkerim Çelik’in çektiği bu ihanet odağına karşı düzenlenen eylem sonucu 10 hain, kitlelerin de onayı ile kurşuna dizilerek cezaları infaz edildi”
(9 Mayıs 1988 günü Mardin Nusaybin Behmenin mezrasındaki baskında kurşuna dizilen 10 ‘hain’in adı ve yaşları şöyleydi:
Ayşe Çelik (2 aylık), Fikriye Çelik (2), Narine Çelik (3), Fadime Çelik (5), Müslüme Çelik (7), Niyazi Çelik (9), Abdurrahim Çelik (12) Ziver Çelik (15), Hatice Çelik (35), Abdulkerim Çelik (47), Feride Bozkurt (40))
Serxwebun Mayıs 1988:
“Çukurcu’da gerçekleştirilen diğer bir eylemde ise 4 korucunun ayağına ibret olması için nal çakıldığı bildiriliyor”
Serxwebun Ağustos 1987-88 sayıları:
“20 Ağustos gecesi Eruh’a bağlı Kılıçkaya köyünün Milan mezrası büyük bir ARGK birliği tarafından basılarak denetim altına alındı. Daha önce birkaç kez uyarılmış olmalarına rağmen düşmana uşaklıkta kararlı görünen … adlı hain çeteler, teslim olmayıp karşı koymaya çalışınca evlerine yönelik saldırı düzenlendi. 25 çete ve yakını öldürüldü”
(Milan mezrasında öldürülenlerin adları ve yaşları şöyleydi: Halit Demir (5), Sabriye Beştaş (10), Naciye Beştaş ( 3), Zeynep Beştaş (6 günlük), Fuat Beştaş (7 ), Hamide Beştaş (14), Hazine Beştaş (7 y), Hacı Beştaş (12), Şehriban Beştaş (35), Sabiye Narin (20), Şükrü Narin (27), Nurcan Baykara (10), Ömer Baykara (45) Muhabbet Demir (50), Bahar Narin (3 günlük) , Halise Narin (4) Hadiye Narin (5), Süleyman Dündar (10 ), Kemal Demir (4), Halil Baykara (60), Hayrettin Seyin (30 ), Şakir Sever (33), Behiye Sever (55), Ali Sever (65))
-Yıllar sonra örgüt için iktidar kavgalarında o devrin “kahraman komutanları” “dörtlü çete” ilan edilip tasfiye edildi. 90’ların sonuna doğru Öcalan, 24 yıl sonra yazdığı kitapta Murat Karayılan ve en son geçen aylarda verdiği bir röportajda Cemil Bayık 80’lerin sonunda koruculara dönük köy baskınlarının yanlış olduğunu söylediler. Ama o tasfiyelerden sonra da katliamlar ve Serxwebun’daki gururla üstlenmeler sürdü.-
Serxwebun Aralık 1991:
“25 Aralık 1991. İstanbul’da yaşayan Kürdistanlı yurtsever gençler, sömürgecilerin Pasur ve Lice’de giriştikleri katliamları ve kontrgerilla terörünü protesto etmek amacıyla, Sömürge Valisi Necati Çetinkaya’nın kardeşlerine ait Çetinkaya mağazasına Molotofkokteyllerle saldırdılar. Mağazada çıkan yangın sonucunda içlerinde Sömürge Valisi’nin yeğeninin de olduğu 11 kişi öldü.”
(25 Aralık 1991’de Bakırköy’deki Çetinkaya Mağazası’nda PKK saldırısı sonrası çıkan yangında 2 yaşındaki Merve ve annesinin de aralarında olduğu yedisi kadın 11 sivil hayatını kaybetti.)
Serxwebun Haziran 1992:
“23 Haziran 1992 Gercews ilçesine bağlı seki köyüne baskın eylemi düzenleyen ARGK gerillaları köy koruculuğu yapan iki kişinin evine saldırılar. Saldırı eyleminde 10 kişi öldü”
(Batman Gercüş’e bağlı Seki köyünü basan PKK’lılar, iki korucu ailesinin evine saldırdı 8’i çocuk, 10 kişiyi öldürdü)
Serxwebun Haziran 1993:
“Mardin’in Misuriye (Yalım) Köylü Zinare mezarası korucularıyla ARGK gerillaları arasında çıkan çatışmada 1 korucu ve 6 yakını öldürüldü”
(Hamzabey Mezrası’nda Gökoğlu ailesinin evine atılan roketle öldürülen 6 korucu yakınından ikisi bebek, ikisi çocuk ve ikisi de kadındı)
Bir Savaşın Anatomisi-Murat Karayılan 2010:
“Yer yer hedeflerin doğru tespit edilememesi sonucu sivil kayıplar yaşandı. Özellikle Dersim eyaletinde Madımak Oteli katliamına “misilleme” olsun diye Erzincan’a bağlı Türk kökenli faşist bir köyün vurulması olayı yalanmıştı. Ardından aynı yörede başka bazı sivil hedeflerin de vurulması bize zarar vermişti. Erzincan Tercan alanlarındaki tüm Türk köyleri silahlandırıldı.”
(Karayılan’ın bahsettiği “sivil faşist” köy Başbağlar. 5 Temmuz 1993 günü basılan köyde 33 kişi öldürülmüş, köy ateşe verilmişti)
Serxwebun Ekim 1993:
“Gerillalarca Şirvan’a bağlı Kalkancuk ve Daltepe köyünde düzenlenen baskında 56 korucu ve yakını öldürüldü, 25 kişi de yaralandı”
(4 Ekim 1993 günkü Siirt’in Şirvan ilçesine bağlı Daltepe köyüne ve mezrasına saldıran PKK’lılar 10’u çocuk, 7’si kadın 33 kişiyi öldürdü)
Serxwebun Kasım 1993:
“Gerillalar Bitlis’in Yolalan köyünde düşmanla iş birliği içinde olan 4 öğretmeni cezalandırdı. Ayrıca 2 ilkokul 1 ortaokul ve 1 sağlık ocağı da gerillalar tarafından yakıldı”
( Yolalan beldesindeki baskında biri kadın dört öğretmenle birlikte öldürülenler arasında öğretmen çiftin 2 yaşındaki kızları Betül de vardı)
Serxwebun Ocak 1994:
(“Kürdistan’da sıcak bir kış” yazıdan)
“Savur İlçesinin Benedura mıntıkasındaki Mende ve Eskilan korucu köylerine yönelik gerillalar tarafından baskın düzenlendi. Çok sayıda çete öldü ve yaralandı”
(Bahsedilen baskının tarihi 21 Ocak 1994. Mardin’in Savur ilçesine bağlı iki köye saldıran PKK, 11’i çocuk 21 kişiyi katletti)
Serxwebun Ocak 1994:
“Ankara terminalinde Kürdistan’daki katliamları protesto etmek amacıyla faşistlere ait bir firmanın 4 otobüsüne ARGK şehir grubu tarafından saatli bomba yerleştirildi. Bombaların patlaması sonucu 3 kişi öldü çok sayıda kişi de yaralandı”
(Ankara’dan İstanbul, Rize ve Samsun’a giden üç otobüse konan bomba eş zamanlı patladı. Patlamalarda aralarında üniversite öğrencilerinin de olduğu 3 kişi hayatını kaybetti)
-Serxwebun’un her sayısında o ay infaz edilen “ajan” “işbirlikçi” hatta “DYP ilçe başkanının kardeşi, eşi, oğlu” insanların listesi veriliyor. İleride bir Hakikatleri Araştırma Komisyonu kurulursa en ciddi kaynak olabilir bu sayılar.
İnsan hakları derneklerinin şu ana kadar hiç ilgisini çekmemiş olsa da 1982’den beri ay ay tutulan bu arşiv, PKK’nın fail-i meçhul infazlarının sayısının devletinkinden daha çok olduğunu ortaya koyabilir. Onlardan biriyle bitirelim:-
Ağustos 1987 sayılı Serxwebun’dan:
"Yenisöğüt köyünde Ali Rıza Polat adlı ajan ölümle cezalandırıldı”
(Peki, kimdi Ali Rıza Polat? Bava İbrahim'in oğlu Seyid Rıza’nın torunuydu. Dersim katliamından kurtulabilen sayılı kişilerden biriydi...)
PKK’nın 90’lı yıllar defterleri açılınca Öcalan’ın 1999’da Cemil Bayık’la ilgili şu açıklaması da bir yere yazılır herhalde:
“Savaş içerisine girmez. 92’de bir mağarada 17 kadroyu yaralı oldukları ve ele geçmemeleri için, karargahta 13 kadroyu ise disiplini sağlamak için öldürmüştür. Bu yüzden yoğun eleştiriler alıyor”
Artık “90’lı yıllara dönmek” dendiğinde aklınıza sadece devletin karanlık sayfaları değil bunlar da gelecek…Ancak böyle bir adil hafızayla barışa adım atabiliriz.
Bu savaşın bitmesi için en iyi yol silahın neden olduğu bilançoyu, felaketi bütün çıplaklığıyla, adilce ortaya koymak.
Silahtan, cinayetlerden utanmadan silahlar bırakılmayacak, savaş bitmeyecek çünkü…
Yıldıray Oğur, 04.09.2015, Sonsuz Ark, Konuk Yazar, Yıldıray Oğur Belgeselleri
Yıldıray Oğur Yazıları
Takip et: @yildarado
Sonsuz Ark'ın Notu: Yıldıray Oğur Beyefendi'den yazılarının yayını için onay alınmıştır. Seçkin Deniz, 05.07.2015
Yazının ilk yayınladığı yer: Türkiye Gazetesi
http://www.turkiyegazetesi.com.tr/yildiray-ogur/587624.aspx