“Emir kipinin ise hikâyesi yoktu.”
Dolayısı ile sistemde istenmeyen her koşulun yegâne başvurusu oldu, eğitim şart. Eksikliği insanlar üzerinde giyotin gibi sallandırılması farz olan… Pazılın son parçası, hoşlanılmayan her olayın şart kipi… Gerekçeli kararların hep son cümlesiydi, eğitim şart.
Dayatılan örnek toplum modelinde refah düzeyi yüksek, suç oranı az olmalıydı. İnsanlar birbirine ve kendine saygılı olmakla beraber, toplumdaki görevlerini de en başarılı şekilde yerine getirmeliydi.
Parantez içinde saygı duyulması gereken konuları ise medya bize sunacaktı. Ötesine karışmaya kimsenin hakkı yoktu. Emir kipinin tekil şahısları böyle istiyordu.
Bir toplumun eğitimi örf ve ananeleri, kendi içlerinde oluşturdukları kurallar toplamı değildi.
Tüketim toplumunun dayatması olan zamana göre göreceli değişkenlik gösterebilen uyumlar bütünü olmalıydı. Aksine karşı çıkana her daim parmaklar hazırdı. Eğitim şart!
Medyanın sunduğu bütünü bozan her dayatmaya emir çekiliyordu. Eğitim Şart!
Böylece tüketim toplumunun istediği insan kılıfına hepimiz birer insandan öte nesne olarak dönüşüveriyorduk. Farkında mıydık?
Sanmıyorum…
Farklılarımızı birbirimize hoşgörü haline getiren kendi oluşturduğumuz toplum kurallarımızı bilmeden yıkarak, bize medyanın sunduğu eğitimi uyguluyorduk.
Bölünen pazıl parçalarında bireysellik artarken, toplum bütünleşiyor muydu?
Ya da aksine daha fazla parçalanıyor muydu?
İşte çok bilinmeyenli iki denklemin arasındaydık. Eğitim şarttı tabii ki de…
Denklemin sonucunun pozitif değerler içerisinde yükselmesini sağlamak için; X ve Y’ye vereceğimiz değerde topluma mı, medyaya mı eğitim şarttı?
Başparmağımızı sallayarak her yerde kullandığımız şart kipinin hikâyesi şuydu:
Olumlu Çekimi: yeseydim, yeseydin, yeseydi, yeseydik, yeseydiniz, yeseydiler.
Olumsuz Çekimi: yemeseydim, yemeseydin, yemeseydi, yemeseydik, yemeseydiniz, yemeseydiler.
“Emir kipinin ise hikâyesi yoktu.”
Eylemin gerçekleşmesi genellikle zaman kavramı içinde mümkündü. Zaman içinde eylem ya gerçekleşerek olup bitmişti ya da gerçekleşmekteydi henüz bitmemişti; ya da sözün söylenmesinden sonraki bir zaman diliminde gerçekleşecekti.
Denklem sonucunun pozitif ya da negatif değerler içerisindeki sonuç değerini ölçen hiçbir şey yoktu.
Var olan medyanın herkese parmak sallayan “Eğitim Şart” kuramıydı. Matematikte denklem sonucunun sağlamasını yaparak sonucu doğrularız ki, emin olalım.
Kuramsal sağlamada, çoğul şahıslar medyanın eğitimini sağlayamıyordu.
Tabi ki bunun için de bir eğitim…
Şarttı!
Feyza Burgucuoğlu, 05.09.2014, Sonsuz Ark, Konuk Yazar
Takip et: @FeyzdenGelen