"Bu yazı, öğretmenlerimize emanet ettiğimiz bütün yavrularımız adına, onlara 2014’te mektup yazan Can Dündar’a, 'yavrularımızın ileride büyüyerek bu vatan için askere gideceklerini' de hatırlatma amacı ile, Can Dündar'ın, yönetimindeki Cumhuriyet Gazetesi'nde muhabiri Ayşe Yıldırım’ın Kandil’de PKK yöneticisi Cemil Bayık'la yaptığı röportajı yayınlayarak, teröristleri 'yerlere izmarit atmayan sempatik direnişçiler' olarak göstermeye izin vermesi üzerine, kendi yazdığı mektubu üzerinden kaleme alınmıştır."
Sevgili Can Dündar!
Pek çok kişi çocuklarını vatan için askere teslim etti dün…
Korumasızlar. Allah muhafaza, Doğu'da terör, tekin olmayan insanlar var; hoyrat bir çatışma uğruna yaralanabilir ya da şehit olabilirler. Ezdirmeyin; koruyun onları!
Saçlarını tıraş ettiniz, boy sırasına girmeyi, komutana selam çakmayı, yüksek sesle marş söylemeyi öğrettiniz. “Vatan sağ olsun” hep dedirtiniz! Biz bu askerlik eğitimi nedeniyle pek “rahat” değiliz; askerliği komutanın hizmetkârı olma fikrine 'hazırol'amadık yıllardır…
Komutan asker ilişkisinin daha toyken “Çatışmaya hazırız” şeklinde kurgulanmasına da razı değiliz.
Boyun eğen askerler değil, askerliği gerçekten öğrenen bireyler olarak yetişmelerini istiyoruz.
Unutmayın sakın onları!
***
Sevgili Can Dündar!
Biliyorsunuz, Türkiye eğitim alanında çok geri düşmüştü. Akıllı tahtalar geldi; “Türk’le Kürt eşit haklara sahip oldu.” Dershanelere para akıtma devri bitti, ama ezberci gazetecilik bitmedi, medyanın şiddeti bitmedi, her yıl halkın aklını yazboz tahtasına çeviren zihniyetiniz bitmedi.
Çağın bilgisiyle donanan, öğrendiğini sorgulayan, dünyaya en geniş pencereden bakan, küresel çapta diğer gazetelerle yarışan gazeteci kuşaklar da yetişmedi.
İktidarın her hamlesini her okula mescit açmakla ilişkilendirmek, çocukların evrensel standartta bilim insanı, kâşif, mucit, sanatçı, edebiyatçı olmasını son yüzyılda arkasında durduğunuz değerlerde sağlamadı.
Onların itikatlarına saldıracağınıza önce fikriyatını öğretin. İtaat etmiyorsunuz diye muhakeme yeteneğinizi kaybetmeyin. At gözlüğü ile değil, objektif gözlerle halkı yönlendirin. Doğruyu ararken, gerçeğe ulaşma azminizi halka eşit davranarak verin.
Ezmeyin kendinizden olmayanları, yüceltin onları!
***
Sevgili Can Dündar!
Bilginin en hızlı yayıldığı çağdayız. Siz daha haberi duyurmadan, halk cep telefonundan amacınızı öğreniyor. Bilgisayar bilgiyi, siz çıkarınızı sayıyorsunuz. Haberler, bir tıklama mesafesinde artık; sosyal medya, el altında… Göktürk uydusuna direnmekle, villanızı korumak amacıyla yol yapmaya karşı çıkmakla, batıya yaranma niyetlerinizle işiniz zor.
Haberi sizden öğrenmeye değil, hizmet edilmeye ihtiyacı var toplumun; barışa, huzura, istikrara…
Haberi sermayenizin karşıtlığı ile sunmayın, değişebileceğinizi gösterin; ülke zararına haberler üretmeye yeltenmeyin.
Şişirdiğiniz PKK’nın değil, yığdığı silahın hiç değil, ancak demokrasi ile ve onlara çözüm sürecinde verilen hakların onlara güç verdiğini anlatın.
Direnmeyin; ayrıştırmayın onları!
***
Sevgili Can Dündar!
Ülkemize Kandil dağından geliyorlar; kan döktükçe Batı’dan silah toplayarak ayağa kalktılar. Çözüm sürecini, TV ekranına bakarak geçirdiler. Abuk sabuk önerileri ile kazanmanın yolunun en yakın arkadaşını devrimci yapmaktan geçtiğini öğrendiler. Haberleri izlediler; çözüm sürecini, insanlığı hizmeti, yatırımı ve saygıyı gördüler.
Paranın ve hizmetin Doğu’ya asla yapılamayacağı inancını hatmettiler.
Başka bir Türkiye olduğundan, hiç değilse mümkün olduğundan söz edin Kandil’dekilere… Dağda ovada, ekranda göremedikleri şeylerden bahsedin...
Alın teri ile kazanmaktan, dayanışmaktan, üretmekten, silah bırakmaktan, barıştan, huzurdan, birlik olmaktan, insanlara eşit davranmaktan, sevgiden…
Ülkede Doğuya yapılan onca yatırıma rağmen bunu istemeyen sermaye canavarlarının eziyetlerinden kurtulamadıklarını, izleme heyetinin Doğudaki halktan üstün olmadığını, çok bağıran kendi yandaş sermayenizin daima haklı çıkmadığını öğretin.
Ortalığı karıştırmayın; barıştırın onları!
***
Sevgili Can Dündar!
PKK ile röportaj yapmak kolay artık; onları aklama cesaretini gösterebileceğin bir yer yok. Yazı yazmak çocuk oyuncağı; barışı, huzuru sevdiren yok.
PKK sigara içmeyi öğrensin, izmaritlerini yere atmasın tamam; ama ekmeğini taştan çıkarmayı da, sonra vergiyi de, başkasına acı çektirmemeyi de, hak ederek barışmayı da, halkı için huzuru da, Kadir İnanır’ı dinlemeyi de, her koşulda elektrik faturalarını ödemeyi de öğrensinler.
Sıcak bir karakolda askerlik yaparken, uzak bir köyde PKK tarafından canı alınan ve şehit olan kardeşlerimizin acısını kendileri de hissetsinler.
Batının verdiği silahla devletle mücadele ederlerken, Doğu'ya yapılan hizmeti, sermayeyi ayrıştırmamayı, akıtılan emeği heba etmemeyi, halkı oy için tehdit etmemeyi bellemesinler.
Kızlı-erkekli bir arada dağa çıkmamayı, barışın dilini ezberlesinler...
Halk çocuklarını PKK’ya emanet etmedi; sevmeyin onları CAN DÜNDAR!
Azize Bahtiyar, 07.09.2015, Sonsuz Ark, Konuk Yazar
Sonsuz Ark'ın Notu:
Can Dündar-Cumhuriyet gazeteciliği. 'Çarpıtma'nın Ahlaksızlıktaki zirvesi