12 Eylül 2015 Cumartesi

SA1748/KY27-ŞT19: Geçmiş Zaman'dan... Mam Celal'in Kedileri, Sam Amca'nın Sicimi

"Bir beldenin Düşmanları O Beldenin Çocuklarına Devlet Verir mi?..."


I
Kuzey Irak Kürt yönetimi ile ona sahip çıkan Irak genel yönetiminin, himayesine sığındıkları Amerikan kartalının kanatları altındayken verdikleri poz hiç de onurlu bir hali resmetmiyor…Zira en yakın zamanda salt Halepçevari bir ezilmişliğin, kovulmuşluğun ve itilmişliğin şekillendirdiği kabilevi bir hüznün tüm göstergelerine sahipken bile, böylesine katıksız bir hüznü onurla taşımak ve her neyi istiyorlarsa onu bu onurla isteyip elde etmek yerine bütün isteklerine, buldukları ilk fırsatta komşunun korunaksız kapılarını kırarak sahip olmayı seçmekle deforme olmuş bir poz yer almaktır bu resimde…

Devlet olmak yolunda, altlarına çekilmiş kırık dökük amerikan kamyonetleriyle Musul’un, Kerkük’ün kamu binalarını, konaklarını, korunaksız evlerini basarak talan edecek kadar cehle batmış bir kabilenin resmidir bu…

Üzerlerine hain gazlar dökerek çoluk çocuklarını yakan bir diktatörün heykelini Amerikan sicimiyle yıktıklarına şükrederek, o diktatörden boşalan saraylardan, depolardan, hangarlardan talan ettikleri devasa saksılar, mukavva kutular ve süt şişeleriyle zaferini ilan edecek kadar ipinden kurtulmuş, gaflet ve delalet içindeki bir kabilenin resmidir…

Ezcümle daha düne kadar bütün diğerleri gibi kendilerinin de yurdu olan bir beldeyi işgal eden kuvvetlerle birlikte kendi yurdunu talan ederek, komşusunu hicabından utandıracak kadar onurunu kaybetmiş, deforme olmuş bir kabilenin resmidir…

*** 
II
Muhakkak izlemişsinizdir; derme çatma kürsülerin arkasında, birkaç yıl evvelinin olsa olsa iki peşmerge lideri ve şimdilerde biri Irak devlet başkanı, öteki sözde Kürdistan'ın başı iki adam, bir ‘kedi’ efelenmesinde bulunmuş; böylece efelenirken de olgunlaşmamış bir keyfin gıcırdamasıyla hem kendilerini hem de dinleyen adamlarını ekşi ekşi güldürmüşlerdi…

‘Mam Celal’ Kürtler bir ara ona öyle diyorlardı, Türkçe karşılığı ‘Celal Emi- Celal Amca’ demeye geliyor, Kürtlerin ‘Celal Amca’sı böyle demiş, gülmüş ve güldürmüştü etrafındakileri, efelenmişti bir de üstüne üstlük…

Satır aralarında ki kedili söylev nedeniyle çokça ilgi çeken ve bütün haber programlarına konu olan bu görüntülere baktıkça gerek Talabani’nin ve gerekse Barzani’nin kendilerine hediye edilen iktidarı kullanırken, yüzlerini, gözlerini, dudaklarını, ellerini, kollarını velhasıl cümle varlıklarını nasıl bir arızaya teslim edebildiklerine şaşırmamak elde değildi…

Nam-ı diğer Mam Celal Talabani’nin tavırları Saddam’dan boşalan uçsuz bucaksız yapılarda tanıştığı küflü iktidarla biraz daha işlevsel bir duruma ulaşmışsa da, Molla oğlu Barzani’nin daha çadırından yeni çıkarılmış ve getirildiği yere alışamamış hallerine birde Türk’e kafa tutma görevi yüklenince öylesine hezimetle zafer karışımı bir bulamaç çıkmıştı ortaya…

***
III
Hani bilirsiniz; beklenmedik yada beklendik bir alabora sonrasında, esirlerin gardiyan, kölelerin efendi, hizmetkarların patron olduğu bazı sahneler olur tarihin eskil sayfalarında. Eline iktidarı alan Esir de, Efendi’nin koltuğuna oturan Köle de, Patron’un çekmecelerini karıştıran Hizmetçi de artık ne Gardiyan ne Efendi ne de Patron’un orada olmadığından ne kadar emin olsalar da sürekli bir endişe ve korku içerisindedirler…

Kah ellerindeki silahı yanlış kullanırlar, kah efendinin koltuğundan yuvarlanırlar kah ta buldukları para destelerini oralarına buralarına tıkıştırmaya uğraşırlar. Neresinden bakarsanız bakın Esir’in de, Köle’nin de, Hizmetkar’ın da bütün bu halleri tam bir trajedi ve komedi karışımıdır.

Hele bir de hak edilmemiş, tasarlanarak ısmarlanmış ve ihanetle elde edilmiş bir gardiyanlık, efendilik, patronluk söz konusuysa ve işin içine,dillendirilmemiş ama içten içe sinmiş bir utanç ta girmişse eğer bu trajikomik hal içler acısı bir boyut kazanmıştır.

Öyle bir haldi işte, biri işlevsellik kazanmış Kürt amcası Talabani’nin öteki de daha traş edilmeyi bekleyen molla mirasçısı Barzani’nin o kedili söylevi verdikleri kürsünün arkasındaki halleri…

Dedeleri, babaları nasıl adamlarmış bilinmez, acaba oğullarının o kürsülerin ortasındaki bu hallerini görebilseler utanırlar mıydı oğullarındn?

Kendi ülkesinde, ülkesini işgal edenlerle birlikte kendi malını talan ederek elde edilen bir iktidar da ancak bu kadar iktidar olabilirdi zaten.

Bulamaç gibi, titrek, tedirgin ve gözü sürekli arkasında…

***
IV
‘Mam Celal’in kedileri Sam Amca’nın sicimine tutunadursun, aç gözlü bir kartal bir beldeyi daha işgal etmişti işte…Ve o ‘ana gibi yar’ belde o işgale kadar orada yaşayan kedilerinde özbeöz yurduydu zaten.

Kendi vatanında, yurdunda, kendi doğup büyüdüğü o yerde ülkesini işgal eden bir devletin hediye ettiği bir devlette kim hangi kedi’ye sahip olabilir, ve hele hele aynı işgalle kudurtulan köpeklerin oraya buraya kıskıslanmaya başladığı bu hediye edilmiş devlette, gün gelip de kuduzun herkese bulaşmayacağını kim söyleyebilirdi?...

Onlar o iki adam kürtlerin Mam Celal’i Talabani ile Mollaoğlu Barzani böyle söylüyorlardı işte; utanmadan, arlanmadan, daha kendilerine emanet edilen koltuklara oturmayı bile beceremezken, sanki de Saddam’ın saraylarındaki saksıları talan ederek deşarj edilen kabiledaşları gibi; cümle Kürt kavminin ve çölün kumlarınca yaşlı Tarih Baba’nın gözlerine baka baka böylece söyleyerek deşarj oluyorlardı…

Onların bu pozlarına bakarken yine de demek gerekiyordu ki, her ne kadar onlarda ‘Kürt’ diyesiyseler, ‘Kürdüz’ diyesiyseler de, Anadolu’ da da ‘Kürt’ diyenler, ‘Kürdüz’ diyenler vardı ve onlar o kürsünün ardındaki hibe edilmiş iktidarın iki sözcüsü ile onları dinleyenler, iplerinin ucu Ahmed-i Hani’ye, Said-i Nursi’ye ve Selahaddin Eyyubi’ye çıkan ve çok değil daha bir yarım ve bir çeyrek asır evvel Türk, Çerkez, Laz,Boşnak …kardeşleriyle yaşadıkları yerleri savunup vatan eyleyen ‘Kürtler’den değildiler…


Onlar o iki adam ve dinleyenleri; o onuru sırtlarında gezdirildikleri Amerikan cemselerinin kasalarında kaybetmişlerdi çünkü…


Şahin Torun, 12.09.2015, Sonsuz Ark, Konuk Yazar, Eleştiri, Kitap Notları, Kitapların Ruhu



Sonsuz Ark'ın Notu: Yukarıdaki yazı 2007 'de yazılmıştır.

Haber: Kuzey Irak Kürt yönetimi lideri Barzani, PKK'ya terör örgütü demeyeceklerini, barış çağrılarına yanıt vermediği takdirde terör örgütü diyebileceklerini söyledi. Şehit ailelerine başsağlığı dileyen Talabani'yse “Türkiye'ye bir Kürt kedisi bile vermeyiz” dedi. Yeni Şafak, 22 Ekim 2007


Seçkin Deniz Twitter Akışı