27 Eylül 2015 Pazar

SA1809/KY5-PT77: Tasavvuf; Bir Düşünce Virüsü/ Rose Croix; Gül Haçlılar

 بسم الله الرحمن الرحيم
Bismillahirrahmanirrahim

“Tasavvuf” İslâm dünyasına hicri II. asırdan itibaren girmeye başlamış bir “düşünce virüsü"dür. 

***

Öte yandan, 1510 yılında İngiltere'de, ünlü Simyagerlerin bir araya geldikleri "Müneccimler Birliği" kuruldu. Kökenini Kabbalacılardan, Kudüs'den kaçan Şark Şövalyelerinden ve Templierler'den alan bu dernek, 1570 yılında Almanya'da "Rose Croix Kardeşleri" cemiyetini kurdu. 

Rose Croix'ların, Müneccimler Birliği'nin bir yan kolu olarak kurulduğuna dair bir belge, Michel Maier'e ait bir Manüskir'de bulunmaktadır ve halen Leipzig Kütüphanesi'nde muhafaza edilmektedir. Hermes, Kabbala, Eflatun, kısaca tüm Ezoterik ekollerin bir sentezi olarak kurulan Rose Croix, Eflatun'un etkisiyle, Ezoterik öğreti bünyesindeki akılcılığı ön plana çıkardı. 

Johan Valentin Andreae, Michael Maier, Francois Bacon, Jacob Boehme ve Robert Fluud gibi düşünürlerin eserleri ile Rose Croix tüm Avrupa'da, özellikle de Almanya, İngiltere ve Fransa'da etkili bir kuruluş haline geldi. Ancak Rose Croix, dünyanın kaderini etkileyen zirveye, Martin Luther ile ulaştı.[1] 

İngiliz Müneccimler Birliği bir süre sonra, Simya'nın giderek önemini kaybetmesi nedeniyle, tüm bilim dallarını kapsayan, "Royal Society"e dönüştü. Çok sayıda İngiliz bilim adamının üye olduğu ve kraliyetin himayesinde olan bu kuruluş, üyelerinin akılcılığı ön planda tutmaları ile ün yapmıştı. 

Ancak üyeler, bilim ile sezgisel yaklaşımı birleştirmeyi başarmışlardı. Royal Society'ye üye olmalarının yanısıra birer Rose Croix da olanlardan John Dury, ışığın, yani Tanrı'nın insanın içinde olduğunu yazarken, tüm modern bilimlerin babası olarak tanınan Francis Bocon ile deneysel Fiziğin kurucularından olan Robert Boyle, benzeri görüşü içeren eserler kaleme aldılar. 

Bacon, ünlü eseri "Nova Atlantis"de, Ezoterik doktrinin ön planda tutulduğu yeni bir dünyanın kurulması planları yaparken, Boyle da bu planı gerçekleştireceğini umduğu "Görünmez Kurul"un yaratıcısı oldu. 

Royal Society üyesi olan İsac Nowton'un, Rose Croix Jacob Boehme'nin etkisi altında kalmış olması, bilim dünyasının bu kuruluştan ne denli yararlandığının göstergesidir. Rose Croix'lar, kendileri gibi Ezoterik doktrinin savunucusu Masonlarla sürekli temas içindeydiler. Zaten büyük bölümü, Mason Localarının üyeleriydi. 

Örneğin Londra locaları büyük üstadı Christoper Waren, hem Rose Croix hem de Mason'du. Ayrıca, her iki kuruluşa da üye olan kimyacı ve matematikçi Robert Moray, Royal Society'nin birinci başkanıydı. 

Rose Croix ile Masonluk prensiplerinin aynılaşmaları, "Hermes'e tapan İngiliz" lakabı verilen Elias Ashmole ile oldu. Sülayman Evi'ni yapmayı kendisine amaç edinen bir dernek kuran Ashmole, bu derneğin Mason lokalinde toplanmasını sağladı. Bu ilişki zaman içinde Masonluğun aynı gayeyi paylaşması noktasına ulaştı ve dernek de Masonluk içinde eridi. 

Bu arada Rose Croix'lara özellikle kıta Avrupa'sında, başta Cizvitler olmak üzere tüm dini kurumlar şiddetle saldırmaya başladı. Bu saldırılar 1630 yılına kadar sürdü ve Malineler Konseyi, Rose Croix'yı sihirbazlık ve dini sapkınlıkla suçluyarak tarikatın kapatılmasını, üyelerinin tutuklanmalarını isteyen bir emirname yayınladı. 

Bu karar üzerine, Templierler'in başlarına gelenler kendilerine örnek olan Rose Croix'lar, tıpkı onlar gibi Masonlar'a katıldılar. İki kuruluşun bundan sonra birlikte hareket ettikleri, 17. yüzyıl ortalarında Henry Adamson tarafından yazılmış şu mısralardan da bellidir:

"Rose Croix kardeşleriyiz biz.
Mason parolasına ve sezgi özelliğini sahibiz"...

Ayrıca 1724'de yayınlanan "Masonların Gizli Tarihi" adlı bir eserde de "Rose Croix'lar ve Masonlar aynı inançtaki tarikatın kardeşleridir" denilmektedir.

1505 yılında Rose Croix'nın Alman örgütüne üye olan Martin Luther, 1512 yılında Teoloji Doktoru unvanını aldı ve Roma kilisesine karşı milli Alman kilisesini savunan savaşımına başladı. Tanrı'yı sevmeyi ve ona inançla sarılmak gerektiğini savunan Luther, Hristiyanlıkta hiçbir dogmanın bulunmadığı İsa günlerine dönülmesini ve Tanrı'yı her Hristiyan'ın sezgisi ile bulmasını istiyordu. 

Roma kilisesine ve Papalığın afaroz etme ile, günahları bağışlama gibi yetkileri bünyesinde toplamış olmasına kızan Luther, özellikle yapılan maddi bağışlar neticesinde insanlara günahlarının affedildiğini gösteren belgeler, cennet anahtarları verilmesini komedi olarak nitelendirdi. 

Luther, açıkça ifade etmekten çekinmediği bu düşünceleri nedeniyle, 1520 yılında Papa 10. Leo tarafından aforoz edildi. Bu aforoz, Luther'in Roma'ya ve onun kutsama kuramına daha şiddetle saldırmasını sağlayan bir kamçı oldu.  

İnancı, gözle görülmez ve insanın içinde olan bir duygu olarak nitelendiren Luther, Papalığa karşı girişimlerine hız verdi. Ancak, Alman yöneticileri nezdinde Papalığın Aforozunun büyük önemi vardı ve Luther Almanya'dan kovuldu. Luther, kendisini koruması altına alan Saksonyalı Frederick'in şatosuna sığındı. Alman Teolog burada, şimdiye kadar sadece Latince yayınlanmış olan İncil'i 1522 yılında Almanca'ya çevirdi. 

Luther, böylece Alman edebiyatına da kendi dilindeki ilk büyük yapıtını kazandırdı. İncil'in Almanca'ya çevrilmesi, Alman halkının kutsal kitabı daha iyi anlamasına ve Luther'in öğretisini desteklemelerini sağladı. Luthercilik zamanla tüm Avrupa'ya yayıldı. Protestanlık adını alan Lutherci görüş ile Katolik kilisesinin toplumlar üzerindeki mutlak tahakkümü kırılmış oldu.[2]

1598 yılında Nantes Fermanı'nın imzalanması ile Fransa'da Katoliklerin yanında Protestanların da yaşayabilecekleri kabul edildi. Öte yandan, coğrafi büyük keşifler ile dünya nüfusunun büyük bölümünün Hristiyan olmadığı ortaya çıktı. 

Bu gerçek, halkın Papalığa olan inancını biraz daha zayıflattı. Bu arada bilimsel ilerlemeler de durmuyordu. Polonyalı bilgin Copernic dünyanın hem güneş etrafında hem kendi etrafında döndüğünü ispat etti. Oysa Katoliklerin İncilinde güneşin dünyanın etrafında döndüğünü yazıyordu.


<<Önceki                Sonraki>>


Puran Tilmiz, 27.09.2015, Sonsuz Ark, Konuk Yazarlar, Tasavvuf; Bir Düşünce Virüsü


[1] Boucher J. Naudon P. -ie- Sf. 31
[2] BAYET Albert "Dine Karşı Düşünce Tarihi" - Broy Yayınları İstanbul 1991-Sf. 55

Seçkin Deniz Twitter Akışı