27 Eylül 2015 Pazar

SA1812/KY13-AO26: Sözün Otoriterleşmesi

"Eğer söyleyecek bir sözümüz varsa, onu söylemenin ötesinde bir tutum içine girme hakkını nereden alıyoruz?"


İnsan aklı, önüne çıkan sorunları çözmek ve böylece daha iyi bir yaşam geliştirmek için çeşitli düşünceler üretebilecek donanımdadır. Bu yeti sayesinde hepimiz görüşlerimizi ortaya koymaya çalışıp bu düşüncelerden yola çıkarak gelişim için ortak bir yol üretmeye çalışırız. Bunu yapabilmek için aklın serbestçe üretebilmesine, yani sınırsız düşünce özgürlüğüne ihtiyaç var.

Düşünce özgürlüğünün sınırsızlığı ise toplumsal yarar ve mantığın elverdiği kadardır. Eğer düşünmeye pranga vurulursa, düşünceye güvence getirilmezse toplumsal gelişme sağlanamaz ve toplumlar git gide geri düşerler.

Düşünce, bireyi özne alır .O nedenle birey de düşündükçe gelişir, aklı daha ötelere gider. Düşünce özgürlüğü deyince bunu sadece yasalarla koruyacağımıza inanırız. Oysa düşünmenin geliştirilmesi için toplumsal algının da buna elvermesi gereklidir.

Eğer bir düşünce toplumsal bir kalıba dönüştürülüp buradan toplumsal bir dayatma meydana çıkartılırsa, o toplumda yasalar düşünce özgürlüğüne imkan tanısa da bu özgürlüğün işlerliği yoktur.

Bunları söylememin nedeni, düşünce üretme adına topluma kendi düşünce ve inançlarını empoze etmeye kalkanların gitgide artması ve gitgide taraftar kazanan bu tür yaklaşımların bireylerin özgürlüğünün ve özgür tercihlerinin önünü kesmesidir.

Söylediği şeyi mutlak doğru gibi belirli adreslere empoze etmeye kalkarak bununla kitleleri şekillendirmeye çalışanlar aslında kendilerinin de içine düşecekleri bir çukuru kazıyorlar.

Allah, insanı düşüncesi nedeniyle bütün yarattıklarından üstün kılmıştır. Eğer birilerinin düşüncesi sabit doğru kabul edilseydi insanın düşünen bir varlık olarak yaratılması gerekmezdi. Veya her insan aynı şeylere uyacak, aynı şekilde davranacak şekilde yaratılırdı.

Bu çerçeveden baktığımızda insanları görüşlerinden dolayı yargılamak ve aşağılamak Allah'ın hoş göreceği bir şey olamaz.

Kendi görüşlerini mutlak doğru görüp buradan başkaları üzerinde yargı üretenler ve onlar üzerinde sözleriyle tahakküm kurmaya kalkanlar aslında insanlığın özüne ters şey yapıyorlar.

Allah insana isimleri tanımlamalar için öğretti, yargılamak için değil..

Bizlere ne oluyor ki, başkalarına din satıyoruz, ideoloji satıyoruz, onlara kılavuz olmaya kalkıyoruz?

Eğer söyleyecek bir sözümüz varsa, onu söylemenin ötesinde bir tutum içine girme hakkını nereden alıyoruz?

Sözün dayatılması insanın otoriterleşmesine yol açan, insanın fıtratına aykırı bir tutum.

Diktatörlük dediğimiz şey buradan türeme.

Ve geçmiş deneyimlerden sabit ki; bütün otoriteryen/diktatöryal yönetimler içinde bulunduğu ulusu geriletmeye mahkumlar..


Adnan ONAY, 27.09.2015, Sonsuz Ark, Konuk Yazar


Seçkin Deniz Twitter Akışı