Sonsuz Ark/ Evrensel Çerçeveye Yolculuk
"Görüyoruz işte; sınırları aştığımızda en çok kendimize zarar veriyoruz..."
Zorlu zamanları vardır insanların; yakan,
kavuran, insanı kendi beyninde tıkayan, çözümsüzlüğün tüm ayrıntılarını her an
yaşayan zamanları... Otuz'a yaklaşmışken başlayan, Otuz'u Kırk'a dayayana kadar
da bir türlü düzelmeyen zamanlar bu zamanlar, aranızda bu zamanlara varmış
olanlara seslenmek istiyorum dostlarım... Zamanınız var mı birazcık? Hadi gelin
gemide kahve içelim, koydayım bu gece...
Koy... baskılı bir zamanın ruhunu taşıyor
yine; sıcak ve bunaltıcı gökyüzünden süzülüp gelen nem aynı ruh haliniz gibi...
Belki sözlerim sizin bu zorlu zamanlarınızda ilginizi çekmez, belki yine
sınanmışlıklardan süzülüp gelen nasihatlerimi kendinize uzak ve merhemsiz
sanarsınız... Olsun zararı yok; nasılsa beyninize sıkışmış haldesiniz, orada
geçirdiğiniz zaman çok da değerli bir zaman değil, biraz az ya da biraz fazla
zaman sizden, sıkıntılarınızdan bir şey eksiltmez ya sıkıntılarınızı arttırmaz...
Güvertede sohbet edelim bu defa...
oturmayalım; dolaşalım usul usul geminin dört bir yanını. Her taraftan nasıl
görünüyor gece ve ışıklar, birlikte görelim. Birlikte gözleyelim, birlikte
yorumlayalım. Sizin zamanlarınızda sizin yaşadıklarınızı
yaşamayan var mıdır diye çok düşündüm, karar verdim bunca zamandan sonra; yok... Hepiniz, sırf insan evladı olduğunuz için bunları yaşamak üzere
yaratıldınız. Hani Allah'ın Elçisi
Muhammed de o yaşlarda çekilmişti dağlara...
Çocukluğunuzu hatırlayın; hani büyüklerin her
şeyi bildiğini düşündüğünüz zamanları. İşte o zamanların nasıl çabucak geçip
gittiğini ve sizin de büyüklerin arasına karıştığınız o hızlı zamanları
hatırlayın. İşte o zamanlar otuza yaklaştığınız zamanlardır. O yaşlarda yaşadığınız
sıkıntı basit nedenlere dayanıyor; artık kaçınılmaz bir şekilde hayallerinizle
vedalaşma zamanınızın geldiğini görüyorsunuz bu dönemde... hepsi bu.
Çocukken düşlediğiniz yetişkin köyleriniz,
kasabalarınız ve kentleriniz, hayallerinizdeki gibi değil ulaştığınız
yetişkinlikte. Düşlediğiniz evlilik, düşlediğiniz çocuklar, düşlediğiniz iş
değildir hayatınızda çıplak bir şekilde gördüğünüz gerçek. Hayat çocukken hayâl
ettiğiniz gibi değildir artık ve siz bunu değiştiremeyeceğinizi anladığınız
yaştasınız... İşte bu sıkıntı her an her dakika içinizde serpilip büyür...
Çevrenizden koparsınız, tatları yadırgarsınız,
duygularınızı hırpalarsınız, hiçbir yerde huzur bulmazsınız ve en çok Allah'a
isyan edersiniz haksız bir şekilde. Zannedersiniz ki; Allah sizin için böyle bir
hayat seçmiştir ve siz kaçınılmaz olana mahkumsunuz, hep öyle zannedersiniz.
İşte bu, yaşadığınız sıkıntıyı daha da büyüten
ve içinden çıkılmaz hâle getiren büyük yanılgıdır, hayatınızın en büyük
yanılgısıdır; Allah'ı suçlamak sizi huzura erdirecek olan Allah'ı kendinizden
uzaklaştırmanız demektir.
Sevgili dostlarım; hiç düşündünüz mü, işinizi,
eşinizi kendinizin seçtiğini? Bu seçimleri isteyerek ya da istemeyerek yapmış
olmanızın Allah ile ilgisi nedir? Hatta iş ve eş seçmeyerek yaptığınız
tercihleri size Allah mı yaptırdı? Hayatınızın en büyük yanılgısına düşerek
kendinizi ve insanları sorgulayacağınıza, hangi akla hizmet ederek Allah'ı
suçlarsınız?
Ne dersiniz, bunu düşünmek için de biraz
zamana ihtiyacınız yok mu? Yaşadığınız çevreyi de siz seçtiniz, halen o çevrede
bulunuyor olmak da sizin seçiminiz. Hayallerinize ulaşmak için hiç direndiniz
mi? Ya da hayallerinizi hatırlamak şimdi mi aklınıza gelecek olan bir işti?
Ve tabi siz huzursuz ve mutsuzken hatırlamayı
seçiyorsunuz çocukluğunuzdaki hayâlleri... huzurlu ve mutlu iken değil... bu da
çelişki değil mi? Hayâllerinize ilk ihaneti yapan, onları unutan siz değil
misiniz? Allah size hayâl kurmayı ve o hayâllere ulaşma gücünü vermedi mi? Neden geçici hevesleri asıl sayıp vazgeçtiniz hayâllerinizden? Ya da onları
neden ertelediniz?
Evet; eksikleriniz yüzünden sıkıntıdasınız ve
evet sizin gibi herkes sırf bu eksikleri daha sık hissettiği için o yaşlarda
bunalıma girer, sıkıntılarla dolar kafasının içi... Herkesin nedeni farklıdır
ya da çoğunlukla herkesin nedeni aynıdır; bu ikisi arasında sıkıntı üretmek
açısından pek bir fark yok dostlarım...
Size tavsiyelerim oluyor kusura bakmıyorsanız,
hayatınız bu zamanlarda muhtemelen sağlık sorunları içermiyordur, çünkü henüz
bedeniniz eskimemiştir... peki ya bunun yanı sıra o sorunlarınız da olsaydı ne
yapacaktınız? Aslında siz sizi sıkıntıya sokan gerçekleşmeyen isteklerinizin
gerçekleşmesinin sizi mutlu edeceğinizi düşünerek ikinci büyük yanılgınızı
yaşıyorsunuz, haberiniz yok.
Bugünkü durumunuz sizin eseriniz değil mi?
Sorumlu büyüklerinizin olması sizi bugünden sorumsuz mu tutuyor? Kim demiş
mükemmel yetişkinler mükemmel davranışlar sergilerler diye? Hangi anne-baba
mükemmeldir? Hangi mükemmel anne-baba, mükemmel çocuk hayalleri kurmuş
çocuklarına mükemmel bir hayat sunabilmiştir?
İnsanın iç huzuru günahlarla dopdolu bir hayatla
mümkün olmaz, hiç günahlarınızı düşündünüz mü? Bir türlü susmayan nefsinizi ve dilinizi hiç susturmayı ve sadece düşünmeyi düşündünüz mü? Hep istediklerinizi yaparak
bugüne gelmişseniz, hep istediklerini yapabilen bir varlık olarak yaratılıp
yaratılmadığınızı sorguladınız mı? Ya başkalarının sizden istedikleri,
beklentileri? Çok mu önemsizler sizin ruhunuzdaki tanrıdan veya tanrıçadan? Siz
niye bu kadar çok önemlisiniz ki başkalarından? Bu da üçüncü büyük
yanılgınız...
İnsan paylaşarak huzur bulur, ama bedenini
herkesle paylaşarak değil; servetini ihtiyacı olanlarla paylaşarak, merhametini
kısmayarak, hoşgörüsünü esirgemeyerek. İnsanın bedeni Allah'ın insana
emanetidir ve o beden sadece Allah'ın koyduğu ölçülerle helal çerçevede bir
başkasıyla paylaşılır... Siz hoşunuza giden herkesle bedeninizi
paylaşmışsanız bu bedenin size vereceği bir huzur kalır mı?
Dostlarım, haramlarla dolu bir hayatın sıkıntı
üretmemesi mümkün mü, neden bunu önemsemiyorsunuz? Allah ne için biz insanlara
sınır koymuş ki? Sınırları aştığımızda Allah'a bir zarar verebilir miyiz?
Görüyoruz işte; sınırları aştığımızda en çok kendimize zarar veriyoruz...
Oysa bilmiyoruz; Allah'ın koyduğu sınırları
aşmamız mümkün değil, işte kanıtlar sizin hayatınızda. Allah'ın koyduğu
helal-haram sınırını aştığınızda Allah'ın diğer kanunlarına yakalanıyorsunuz ve
bu kanunlar da yaşadığınız huzursuzluğun, sıkıntıların bulunduğu sistemdeki
kanunlar... o sıkıntıları da kanun gibi inşâ eden Allah'tır.
Sözümü sonuna iliştirirken sözlerimin, bütün
suçların size ait olduğunu ya da birlikte yaşadığınız insanlarla bu suçları
paylaştığınızı görmeniz gerektiğini söylemem lazım artık.
Kahvenizi bitirin dostlarım ve şimdi tek başınıza
geminin güvertesini baştan sona düşünerek dolaşın; her açıdan nasıl görünüyor
gök, deniz ve koy, ölçün, biçin ve
nereden, hangi açıdan bakmanız
gerektiğine yine siz karar verin.
Bol bol tevbe edin ve her gün yapageldiğiniz günahlarınızdan sonsuza kadar vazgeçin, nefsinizi ve iblisi susturmayı deneyin...
Umarım beyninize sıkışmış
sıkıntılarınızın her yerine sözlerimden merhemler
bulaştırmışımdır...
Unutmadan; bu günler geçer kendinizi fazla hırpalamadan düşünün dostlarım...
Unutmadan; bu günler geçer kendinizi fazla hırpalamadan düşünün dostlarım...
Yaşlı Bilge, 28.09.2015, 23:45, Sonsuz Ark, Peynir Gemisi'nden, Sınanmış Renkler 31
Sonsuz Ark'tan
- Sonsuz Ark'ta yayınlanan yazılardan yazarları sorumludur.
- Sonsuz Ark linki verilerek kısmen alıntı yapılabilir.
- Sonsuz Ark yayınları Sonsuz Ark manifestosuna aykırı yayın yapan sitelerde yayınlanamaz.
- Sonsuz Ark Yayınlarının Kullanımına İlişkin Önemli Duyuru için lütfen tıklayınız.