"Tüm bu gelişmeler ışığında Sayın Akıncı’nın, Rumlar'a şirin görünmek yerine Türkiye ile masaya oturup Kıbrıs konusunda yeni ve kapsamlı, müzakerelere dayalı olmayan yeni bir değerlendirme süreci başlatması gerekiyor."
Kıbrıs adasında Kıbrıslı Türklere herhangi bir hak vermemek için 47 yıldır ayak sürüyen Rumlar, aradan bunca yıl geçmesine rağmen hiç akıllanmadılar ve gene aynı taktiklerini, Kıbrıs adasını tümü ile ele geçirinceye kadar müzakereleri sonuçlandırmama ilkelerini sürdürüyorlar.
Geçen gün, 23 Ekim 2015 Cuma günü Kıbrıs Rum tarafında yayınlanan Fileleftheros adlı gazetede Kyprianou Hükümetinin Dışişleri Bakanı olan Nicos Roladis’in Kıbrıs müzakerelerinde Rumların kendi lehlerine olan fırsatları nasıl kaçırdıklarına dair çok güzel ve anlamlı, adeta Rum siyasilere ders veren bir makalesi yayınlandı.
Kıbrıs konusuna merakınız varsa veya da perdenin arkasında nelerin olup bittiğini öğrenmek istiyorsanız okumanızı tavsiye ederim.
Gidişat, Eide’nin, Anastasiadis’in ve de Akıncı’nın tüm olumlu ve kısa sürede sonuç alınabileceğini vaat eden açıklamalarına rağmen, son 47 yıldır nasıl gelmişse öyle gidiyor görünümünde. Bu gözlemimin ne eksiği var ne de fazlası.
Anastasiadis aynen, 2008 yılında Kıbrıslı Rumların Cumhurbaşkanı seçilen ve 2010 yılına kadar müzakereleri II. Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat, 2010 yılından sonra da III. Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu ile sürdüren AKEL’in ruhani Başkanı Dimitris Hristofyas gibi davranmaya başladı.
Sanki de Hristofyas’ın ikizi mübarek. Tamamen aynı stratejiyi uyguluyor. Görüşme yapar gibi gözüküyor, ama gerçekte yaptığı hiçbir şey yok. Bütün yaptığı, kendinden önce müzakere masasına oturan Rum liderlerin yaptığı gibi, Kıbrıs adasını tümü ile ele geçirecekleri uygun bir ortamı yakalayan kadar müzakereleri sürüncemede bırakmak.
Anastasiadis, BM Genel Sekreteri'nin raporlarında ve Güvenlik Konseyi'nin kararlarında yer aldığı şekli ile iki kesimliliği, iki toplumlu yapıyı, iki egemen ve siyasi eşit kurucu devletin oluşturacağı yeni bir devletin kurulmasından çok uzakta. Türkiye’nin etkin ve fiili garantisinin devamı fikrinden ve uygulamasından ise iki kere daha çok uzakta. İkisine de ne kendisi ne de Kıbrıslı Rumlar sempatik bakmıyor. Şimdi de maşrapası oldukları Yunanistan’ı da bu işe bulaştırdılar. Yunanistan Dışişleri Bakanı Kocsias Lefkoşa’ya geldi, iç tribünleri gaza getirmek için gerçeklerden çok uzak laflar etti, açıkçası saçmaladı ve gitti.
Kıbrıs Rum tarafının anlaşmak gibi bir niyeti yok. Garanti verebilirim ki; BM Genel Sekreteri'nin Kıbrıs Özel Danışmanı Eide’nin, Rum lider Anastasiadis’in veya da KKTC Cumhurbaşkanı Akıncı’nın ayrı ayrı zaman ve mekânlarda açıkladıklarının aksine 2016 yılının Mayıs ayından önce ne müzakereler bitecek, ne de bir Referanduma gidilecek. Müzakereler, Anastasiadis’in görev süresinin bitim yılı olan 2018’e kadar inişli çıkışlı olarak devam edecek.
Tüm bu gelişmeler ışığında Sayın Akıncı’nın, Rumlar'a şirin görünmek yerine Türkiye ile masaya oturup Kıbrıs konusunda yeni ve kapsamlı, müzakerelere dayalı olmayan yeni bir değerlendirme süreci başlatması gerekiyor.
Ata Atun, 30.10.2015, Sonsuz Ark, Konuk Yazar, KKTC Stratejileri