"Rumların biz Kıbrıslı Türkleri müzakereler sonucunda sokmak istedikleri sınıf, indirgemek istedikleri konum işte bu “Azınlıklar” sınıfı; Bilmekte fayda var."
Yunanistan’da azınlık olarak yaşamak, günümüzde insan haklarına uzaktan bakmakla aynı anlamda. Azınlıkların hakları, özellikle de “Türk” dememek için “Müslüman” olarak tanımlanan Batı Trakya’da yaşayan kardeşlerimizin hakları kağıt üstünde bile yok.
Avrupa Birliği’ymiş, medeniyetin beşiği Yunanistan’mış, bu laflar hak getire. Göz boyamaktan öteye hiçbir geçerlilikleri olamıyor.
Eğitim konusuna bir kenara, en basitinden ehliyet uygulaması bile Batı Trakya’da yaşamlarını sürdüren Türklerin ekonomik gelişmesini önlemek için Yunanlı milletvekilleri, siyasiler ve bürokratlar tarafından el birliği ile dâhiyane bir şekilde düzenlenmiş. Örneğin; Batı Trakyalı Türkler arasında otomobil veya kamyonet ehliyeti olana traktör ehliyeti verilmez. Aynı şekilde traktör ehliyeti olana da ağzıyla kuş tutsa otomobil ehliyeti verilmez. Maksat Batı Trakyalı Türklere,gelişmemeleri için ekonomik kısıtlamalar uygulamak.
Lozan Antlaşması üzerinden neredeyse bir asra yakın bir zaman geçmiş olmasına rağmen Eğitim hala Batı Trakya Türklerinin en önemli ve öncelikli sorunları arasında yer alıyor. Yunan hükümeti bu sorunu bile bile hala daha çözmemiş, çözmeye de hiç yanaşmıyor.
Solcu SRIZA ile sağcı ANEL’in kurduğu koalisyon hükümeti de son bir asırdır Batı Trakya’da yaşayan Türklerin kısıtlanmış haklarını ve kötü gidişatı değiştirmek yolunda herhangi gözle görülür somut bir adım atmış değil.
“İskeçe Merkez Türk İlkokulu”ndaki öğretmen ve kitap eksikliğini protesto etmek amacıyla geçen hafta içinde öğrenciler topluca okulu boykot ettiler, veliler de bu boykota destek verdiler. İskeçe’de yaşayan Türk kardeşlerimizi kesinlikle kutlamak gerekir. Batı Trakya’da yaşayan Türk azınlıkların Yunan hükümetine karşı eylem yapması, boykot yapması ve buna cesaret etmek kolay bir iş değil.
Yıllardır korkunç bir baskı altında ezilmek bir yana, ayırımcılığa tabi tutuldular. Asırlardır üzerlerinde baskı sistemi kurularak kişilikleri açıkça kırılmaya, öğütülmeye ve törpülenmeye çalışıldı. Bu nedenle de başlarına nelerin gelebileceğini bilemeden ve de olabilecek her şeye razı olarak eylem düzenledi İskeçe halkı. İşin ucunda tutuklanmak, hapse konmak, işten atılmak ve dayak yemek dahil her tür susturmaya ve baskıya yönelik uygulama olmasına rağmen.
Bundan bir evvelki boykot eylemi 2008-2009 eğitim yılında yapılmıştı ama o günden bugüne çözülmüş herhangi bir sorun, halledilmiş herhangi bir konu yok. Yıllardır aynı hamam aynı tas. Tellaklar değişti ama uygulama bir türlü değişmedi.
Eğitim yılı başlayalı iki ay olmasına karşın Türk okulundaki öğretmen eksikliği büyük boyutlarda. Türkçe kitap ise hiç yok. Halen öğrencilere kitapları sağlanmadığından çocuklar fotokopi usulü ile eğitim görmeye çalışıyor.
Avrupa Birliği insan hakları konusunda atıp tutarken “Harman istiyor” ama iş uygulamaya ve üye devletleri kontrole gelince ipe un seriliyor. İşte böyle bir şey AB’li olmak. Avrupa Birliği içinde azınlıksanız yandınız. Hiçbir hakkınız yok. Hele de çingene (Türkiye’de Roman, Avrupa’da Gypsy, KKTC’de Gurbet denmekte) iseniz yandınız, hem de ne yanma. Yerel tabirle çifte kavrulmuş….
Rumların biz Kıbrıslı Türkleri müzakereler sonucunda sokmak istedikleri sınıf, indirgemek istedikleri konum işte bu “Azınlıklar” sınıfı; Bilmekte fayda var.
Ata Atun, 04.11.2015, Sonsuz Ark, Konuk Yazar, KKTC Stratejileri