Sonsuz Ark'ın Notu:
Aşağıdaki metin, binlerce yıllık geçmişi olan masonluğun ürettiği el emeği, göz nuru insiyatik geleneklerden biri olan Sufizm'in-Tasavvuf'un Masonluk'la ilişkisini açıktan davetle somutlaştırmak isteyen masonik bir çağrıdır ve uzun süredir bu çağrı yeni kurulan küresel kurumlarla Sufizm'in yaygınlaşmasını, özellikle Batı'da İslam'a yönelecek olan ilginin Tasavvuf'la kontrol altında tutulmasını sağlamayı amaçlayan masonik bir stratejinin önemli izlerinden biridir.
Seçkin Deniz, 05.11.2015
Freemasonry and Sufism: Two Roads One Destination
"Sufizm ve Zanaat (Çev: İng:Craft, Masonik sınıf) arasındaki benzerlik ve bağdaşım öyledir ki; kültürlü kadın ve erkekler Özgür-Masonluk için “Batı Sufizmi” tabirini kullanırken aynı şekilde Sufizm için de “İslam’ın Özgür-Masonluğu” tanımlamasını kullanırlar."
“Kalbim tüm suretlere girebilir, takip ettiğim din Aşk’tır benim: Aşk kervanının ilerlediği yol, dinim ve inancım budur benim.”
İbn-i Arabi
“Eksoterik Ruhani Sistemlerin” çoğuna muhalif olarak Özgür-Masonluk, bütüncül heveslerden yoksundur. Kendi metodunu “tam ve mükemmel” olarak nitelendirmesine rağmen, mükemmel hedeflere ulaşma noktasında tek olmadığını kabul etmektedir. (Özgür-Masonluk) kendi işleyiş tarzının, Batı dünyasında yer alan ve temel bazı ilkelerini de paylaştığı muhtelif görüşlere sahip Gnostik Okullar örneğinde olduğu gibi, Bilgiye Ulaşmada (kullanılan) Geleneksel Yollardan sadece biri olduğunu kabul ve tasdik eder.
Bazı zamanlar ahenksiz ve çelişkili gibi gözüken tezahürlerin ötesine ne zaman ve nasıl yürüneceğini bilen ve önerilen bir mefhum veya teorinin merkezi çekirdeğine ulaşan bir kişi için aynı kaynaktan fışkıran gelenekler arasındaki derin koşutluklarla çatışmak zor olmasa gerektir.
Böylece çok az veya hiç çaba göstermeksizin, Özgür-Masonluğun tüm insanlık tarihinden doğmuş sosyo-kültürel hareketler ile ne kadar çok temel akideyi, sembol ve özellikleri paylaşmakta olduğunun ayrımına varabiliriz: Bu sosyo-kültürel hareketler ki; İçsel Tapınakları'nın inşası için biteviye emek harcayan saygın ve edepli kadın ve erkekleri birleştiren ve hali hazırda birleştirmekte olan akademi, kült, özel kuruluş, kulüp ve cemaatler formundadır.
Bununla birlikte bu ispatlanmış gerçekliğin kabulü bizi, Gelenekleri minimum ortak paydaya indirgeyerek “her şeyin özdeş olduğu” uç var sayımına ve böylece içsel karakteristik zenginliklerinin kaybına yönlendirmemelidir. Özlerinde Geleneklerin birbirine benzer olduğu gerçeği, bunun halkın gözünde da aynı şekilde tezahür ettiği anlamına gelmez, bu durumu gerçek manada takdir edebilmek için etkin ve azimli bir çaba gerekmektedir.
Batılı çerçeve dışındaki gelenekler arasında Özgür-Masonluğa en yakın olması hasebiyle bir tanesi diğerlerinin arasından kendini belli eder; bu gelenek Sufizm’dir. Sufizm ve Zanaat (1) (Çev: İng:Craft, Masonik sınıf) arasındaki benzerlik ve bağdaşım öyledir ki; kültürlü kadın ve erkekler Özgür-Masonluk için “Batı Sufizmi” tabirini kullanırken aynı şekilde Sufizm için de “İslam’ın Özgür-Masonluğu” tanımlamasını kullanırlar.
Devam etmeden önce bu iki Gelenek arasında en önemli temel ayrım noktasında ne düşündüğümün altını çizmek son derece önemlidir: Özgür-Masonluk “eksoterik çerçeveyi” kabul ederken Sufizm yalnızca İslam Dini içinde verimli bir şekilde yaşayabilir. Dolayısıyla, bu bağlamda her ne kadar merak uyandıran bir nokta olsa da bu iki sistem arasındaki az veya çok gerçek bağlantılara değinmeyeceğim; bununla birlikte kısa ve öz bir şekilde, her iki Gelenek için merkezi ve ortak noktalar üzerinde yoğunlaşacağım.
Sufizme yaygın olarak atfedilen iki temel çıkış noktası bulunmaktadır: İlki, doğrudan Peygamber tarafından en yakınındaki Talebeleri'ne (Çev: Sahabeler) iletilmiş olan bir çeşit “Gizli İçsel Doktrin” olduğu yönündedir: Bu görüş bir bakıma üyeler arasındaki altın rivayet zinciri ile günümüze aktarılmış olan İlk Hristiyanlığın Gnostik Yorumlamaları’na benzemektedir.
İkincisi ise, birincisinden tamamen farklı bir şekilde, Sufizm’in kaynağını erken Arap İslam’ı üzerindeki Pers Etkisine dayandırmaktadır; kesin panteist ve monist (2) derinliğin cem edildiği bir etki.
Aslında her iki teorinin de içlerinde güçlü bir 'Gerçeklik' taşımaları muhtemeldir; fakat genel kabul gören tek bir gerçek vardır o da Sufizmin, ilk yüzyıllarından itibaren İslam’ın içinde var olduğu ve sosyal/politik bağlamda Sevgi ve Hoşgörü prensiplerini yaşatarak Özgür Masonluğa benzer şekilde iyi kötü varlığını son iki bin yıldır devam ettirdiğidir.
Sufizm tek parçalı bir yapıya sahip değildir; ortodoks olanından, ortodoks karşıtı olanına felsefik konumlanmalar onu temel olarak almış olsa da, en uygun tanımlama Ömer Ali Şah’ınkidir: “Kalb gözü (Ayn el-Kalb) üzerindeki örtüyü, Gerçeği (el-Hak) görebilmek için kaldırmayı amaçlayan doktrin.”
Birkaç kelime ile bundan daha derin bir yoğunlaşma oldukça güçtür ve kişi tarafından hissedilmeyen bir şeyin onlara açıklanması imkânsızdır. Diğer taraftan Özgür-Masonlukta olduğu gibi ahlaki bir değerlendirme Sufizm’e de yabancı değildir, Cüneyd-i Bağdadi’nin yorumunda olduğu gibi: ”(Sufizm) üstün vasıfların kabulü ve bayağı olanların terkidir.”
Sufizm, kendisiyle kıyaslanan Hindistan alt kıtası uygulamalarının ve Münzevi Okulları'nın aksine canlıdır ve açık toplumlarda yaşanmaktadır. Üstatlar (Şeyh) tarafından yönetilen küçük grupların aşamalı olarak eklemlenmesi sonucunda Büyük Tarikatlar ortaya çıkmıştır ki muhtemelen bunların içinde en tanınmış olanı Nakşibendilik'tir.
Sufizm’in zahiri uygulamaları her 'Tarikat'a göre özenle belirlenmiştir. Bu uygulamalar özellikle kurucu Şeyh'in açılışını ve yönetimini gerçekleştirdiği büyük törenler ve bunların ardından gerçekleşen ibadet, niyaz, zikir, yemekten uzak durma, hac ve Müslüman dünyada uygulanan genel ve özel eylemleri kapsamaktadır.
Zahirî uygulamaların aksine batinî uygulamalar, yabancı olanlar için idraki oldukça zor olan bütün ezoterik doktrinlerde olduğu gibi, Sufizm’le çok daha fazla kaynaşmıştır ve ilgili Tarikat'tan bağımsız olarak ortak ve benzer özelliklere sahiptir. Bu münasebetle Tefekkür’ün, İçsel Gerçeklik (Hakikat), zıtlıkların birliği, tüm insanlığın özünde var olan yaratılış Doğası (Fıtrat) üzerindeki uygulamaları ve benzer şekilde içsel anlamda Allah’ın varlığı ve Eksiksiz Yaratmasını teşhirinden (Zikrullah) bahsedebiliriz.
Bu uygulamalar, disiplinler arasında farklı şekillerde ortaya koyulsa da; bir Üstat (Şeyh) gözetimindeki topluluğa, hiç kimsenin 'Sufi’nin Uyanışı'nı sağlayacak sıkı bir denemeden (çile) geçmeden imtiyazlı bir şekilde kabulü mümkün değildir. Nadiren kullanılan Sufi’nin Uyanışı yerine genellikle “Dost’un Uyanışı” tabiri kullanılır ki bu, Masonluktaki “Kardeş Üstat Mason’un Dirilişi” tabirine çok yakındır.
Aktarmış olduğumuz bu bilgiler, Sufizm ve Özgür-Masonluk arasındaki benzerlikler hakkında yüzeysel de olsa yeterli bir fikir vermektedir, öyle ki; ezoterizm çalışmaları ile ilgilenen bir kişi genel anlamda her iki yol tarafından ortaya koyulan kaynaklardan faydalanabilir.
Önlüklü olsun veya olmasın bir Özgür-Mason, İslam Dünyası’ndaki Kardeş bir Gelenek’ten haberdar olmalıdır. Din düşmanları ve Masona benzer kişiler tarafından sapkınca karalanarak iftira atılan ve başarısız liderlerimizin hain iddialarına maruz kalan bu dünya (Çev:İslam Dünyası), Umut, İnanç ve İyilikle dolu olup tüm dünya insanlarına Kardeşçe Sevgi, Yardım ve Hakikat elini uzatmak için hazırdır.
GREG STEWART / 7 Eylül 2009
Tamer Güner, 29.10.2015, Sonsuz Ark, Çevirmen Yazar, Çeviri,
Metnin Orijinali:
http://freemasoninformation.com/2009/09/freemasonry-and-sufism-two-roads-and-one-destination/
Notlar:
1) Zanaat*:
Kullanılıp iyi geometri o zamanda,
İyi masonluğun onurlu zanaatı da,
Geleceğe yönelmeyle şöyle düzenlendi,
Tüm bu rahiplerin bilgilerinden derlendi;
Efendilerin dualarıyla toparlanan,
Zanaatlar içinde en onurlusu olan
Geometriye masonluk adım koydular.
En başta Geometri için "sanat" (art) sözcüğü kullanılmıştı. Bu aşamada ise "zanaat" (craft) sözcüğünün kullanımına geçiliyor. "Öğrenimle birlikte deneyim ve hüner gerektiren iş" olarak tanımlanan Zanaat sözcüğüne "Yapıcılık Mesleği ve Sanatı (Operatif Masonluk) anlamına gelmek üzere sık sık rastlayacağız. (http://www.masonlar.org/masonlar_forum/index.php?topic=9821.0;wap)
2) Panteizm: Panteizm algılayışına göre Tanrı her şeydir ve her şey Tanrı'dır. Tanrı-Evren-insan ayrımı yoktur, böyle bir ayrım aklın illüzyonu, yanılsamasıdır. Tanrıbilimsel olarak Tanrı, Evren ve insan birdir, aynıdır.
Monizm: Monizm, her şeyin bir tek zorunluluk, ilke, madde veya enerjiden olduğunu iddia eden görüştür. (Kaynak Wikipedia)