14 Kasım 2015 Cumartesi

SA2041/KY25-NO38: Gene mi Paris? Ya da Paris, Paris Olalı...

"Ey ülkem insanı! Senin kafana takılan hiç mi bir şey yok bu olan bitenden? Sen kendine hâlâ ve hiç soru sormayacak mısın?"


Paris dün (13.11.2015) Fransa tarihinin en büyük terör saldırısı ile sarsıldı. Verilen ve alınan bilgilere göre 7 ayrı yerde senkronize bir şekilde yapılan saldırılar/patlamalar serisi sonucu an itibariyle ölü sayısı 150'yi geçmiş durumda ve yaralı sayısı ise yüzlerle ifade edilmektedir.

İşin enteresan tarafı gerzek teröristler bilet almayı düşünemedikleri için stadyuma biletsiz girmeye kalkmışlar. Düşünün bilet alıp stadyuma girebilmiş olsalardı ölü ve yaralı sayısı nerelerde olurdu.

Olayı hem Türk Medyası , hem almanca yayın yapan Fransız medyası ve Alman Medyasından sabaha kadar takip etmeye çalıştım.



Olaydan çok kısa bir süre sonra Fransa Cumhurbaşkanı Hollande televizyona çıkarak bir açıklama yaptı. Bizi ilgilendiren bölümü Fransız Medyasından terörizmi dolaylı da olsa teşvik edebilecek resim ve görüntüleri yayınlamaktan imtina etmelerini rica etmesi idi. Medyanın olay mahallerine medyanın girmesi zaten büyük ölçüde engellenmiş idi ayrı hikaye.



Önce Fransa Cumhurbaşkanı Holande, hiç kimseye sormadan neler yaptı, ona bakalım.


  • Ülkede olağanüstü hâl ilan etti.
  • Yeni saldırıların önlenmesi için 1500 askerin Paris'teki hassas binaların korunması için şehre gelmesi emrini verdi! Ayrıca orduyu Paris ve çevresi için göreve davet etti
  • Teröristlerin ülkeyi terkedememesi ve yakalanması için değil, neutralisieren yani etkisiz hale getirilmesi için Fransa'nın bütün sınırlarının kapatılması emrini verdi.


Bahsi geçen büyük terör olayı Fransa'nın başkenti Paris'in tam göbeğinde İçişleri Bakanlığı, Milli Savunma Bakanlığı ve Fransa Milli İstihbarat Teşkilatı (DGSE) nın merkez binalarına bir kaç km mesafede meydana gelmiştir. Başkanlık Sarayı, parlamento binası ve diğer devlet kuruluşlarının olay mahalline yakınlıklarından bahsetmeye ise hiç gerek yok.



Olayın ardından alınan tedbirlere bakalım şimdi de.

  •  Fransa'daki üniversiteler dahil bütün okullar tatil edildi.
  •  Vatandaşların evlerinden çıkmaması için çağrı yapıldı.
  •  Paris civarındaki pek çok otoban trafiğe kapatıldı.
  •  Paris civarındaki bütün metro ve otobüs seferleri iptal edildi.
  •  Medyanın olay mahallerinden canlı yayın yapması yasaklandı.

Dünya liderlerinin taziye ve destek mesajlarını şöyle bir geçelim. Gelelim Fransız ve dünya medyasının olaya yaklaşım tarzına.



Şu ana kadar hiç kimse, hiç bir tv istasyonu veya muhalefet lideri "Nasıl oluyor da bir Cumhurbaşkanı tek başına bu kadar önemli kararları hiç kimseye sormadan alabiliyor?" demedi.

Şu ana kadar hiçbir yayın organı, televizyon istasyonu ve muhalefet lideri olağanüstü hâl ilanı başta olmak üzere Hollande için değil söylemek 'Faşizm', 'Tek adam', 'Diktatörlük' imasında bile bulunmadı.

Şu ana kadar hiçbir yayın organı, televizyon istasyonu ve muhalefet lideri basın özgürlüğü ve haber alma özgürlüğünün engellendiğinden bahsetmedi.

Şu ana kadar sanal medya dahil hiç bir yayın organı ve muhalefet lideri "Nasıl oluyor da Fransa'nın başkentinde, başkentin göbeğinde DGSE'nin burnunun dibinde şimdiye kadar bilinen sayı itibariyle 8 tane canlı bomba eylem yapabiliyor ve 150'den fazla insanı öldürebiliyor?" demedi.




O Fransa ki Avrupa ülkeleri içinde İŞİD'e en fazla elemanın katıldığı bir ülke. Fransız istihbarat teşkilatının İslamcı(!) teröristler konusundaki kirli mazisine rağmen hiç kimse bu aşamada "Bu işin içinde DGSE, yani Fransız İstihbaratı ve dolayısıyla devlet var" da demedi.



Şu ana kadar hiç bir yayın organı ve muhalefet lideri "Nasıl oluyor da devlet stadyumlar, tiyatrolar gibi binlerce insanın olduğu alanları korumuyor demek ki katil devlettir" diye imada bile bulunmadı.

Bu örnekleri daha da artırmak mümkün. Buradan nereye gelmek istiyorum?




Gelmek istediğim nokta şu ki; başta Fransa olmak üzere Avrupa Ülkeleri bu olayda tek devlet ve tek millet gibi reaksiyon gösterdi. Herkes önce olaya, ölenlere, yaralılara, teröristlerin yakalanmasına konsantre oldu yani tek vücut haline geldi. Bir tek çatlak ses çıkmadan.

Şimdi de başta Ankara patlaması olmak üzere bizim ülkemizde meydana gelen olaylar hakkında başta sanal medya kahramanları, ulusal medya, siyasi partiler, muhalefet liderleri, sivil(!) toplum örgütlerinin ve bunlardan etkilenen vatandaşların ortaya koyduğu tepkileri bir hatırlayalım.

Yok vazgeçtim en iyisi hiç hatırlamayalım. Canım sıkıldı yazarken, hafakanlar bastı birden. Ne hale geldiğimizi, ne hale getirildiğimizi düşününce içim daraldı.

Halbuki ilk yazmayı düşündüğüm şey: "Tayyip İstifa! Hatta Hakan Fidan'ı da al git" diye espri yapmaktı. Neden mi? Çünkü bizim ülkede evden kaçan kızlardan, küresel ısınmaya kadar her şeyin tek sorumlusu tek adamdır: Erdoğan! "Hakan Fidan'ı neden yanına alacak?" dediğinizi duyar gibiyim. Fransa'da o kadar eleman çalıştırıyor, İŞİD içinde o kadar elemanı var neden kardeş Fransa istihbaratına haber vermedi olaydan? Ha DGSE, İslamcı(!) teröristlerle enseye tokat ... parmak vaziyetlerinde imiş, o da onların meselesi. Sonuç: "Hakan Fidanı da al git Tayyip!" diye yazmak istemiştim, ama olmadı gördüğünüz gibi ciddi bir yazı yazmak zorunda kaldık. 

Ama olmadı, olamadı. Bakın başkan Obama'nın yaptığı açıklamada; Fransa CB Hollande'ı aradığını, ama ulaşamadığını, bunun normal olduğunu çünkü Hollande'ın çok meşgul olabileceğini tahmin ettiğini, gerçi G20 zirvesinin hazırlıkları için kendisiyle daha yeni görüşmüş olduklarını söylediği açıklamasını yazmak zorunda kaldım. Kafam ta nerelere gitti birden. Acaba ABD'de birtakım parti liderleri veya tv istasyonları ve veya pek vatansever vatandaşları; "Hollande, Obama'nın telefonunu açmadı, bizim diktatör rezil oldu" gibi laflar ettiler mi?" diye düşündüm ister istemez.

Bir de "Fransız Euronews kanalı CB Erdoğan, bu olayla ilgili dünyada basın açıklaması yapan ilk lider olduğu halde neden sadece Twitter üzerinden açıklama yapan Başbakan A.Davutoğlu'nun taziye mesajından bahsediyor?" sorusu kafama takıldı!

Dedim ya içim daraldı, kafam karıştı bu sorulardan. 

Ey ülkem insanı! Senin kafana takılan hiç mi bir şey yok bu olan bitenden? Sen kendine hâlâ ve hiç soru sormayacak mısın?

Dibe Not: Fransa başkanlık sistemi ile yönetiliyor.

En dip Not: Görüldüğü gibi yabancı basından aldığım fotoğraflarda hiç kan falan yok. Özgür basın?

Not: 6., 7. ve 8. fotoğraflar Fransa gizli servisi ile alakalı. 8. resimdeki almanca yazı ise Fransız gizli servisinin İslamcı(!) teröristlerle olan kirli ilişkileri üzerine yazılmış bir kitabın kısa tanıtımı. Kitabın adı: "Terör Hedefi Avrupa. Gizli servislerin ikili oyunları".


Naim Okur, 14.11.2015, Sonsuz Ark, Konuk Yazar, Gündem
Naim Okur Yazıları

Seçkin Deniz Twitter Akışı