25 Kasım 2015 Çarşamba

SA2086/ÂA30: Türkiye Rus Savaş Uçağını Neden Vurdu?

"Bu cevabı bütün dünya açık ve net bir şekilde öğrendi."


Üst Düzey İşbirliği Konseyi kuran ve sık sık görüşen Rusya-Türkiye 24 Kasım günü neden birdenbire düşman hâline geldi? Türkiye, güney sınırlarında sınır ihlali yapan kimliği belirsiz savaş uçağını düşürdüğü için. Peki, Türkiye aslında kimliğini bildiği Rus Savaş uçağını neden vurdu?

Suriye’yi kan gölüne çeviren Pentagon politikalarını hatırlayarak bu soruya cevap aramak şart. İran’la 36 yıllık görünürde kopuk-derinlerde bütünleşik politikalarını artık mağaralardan çıkarıp kamu önünde meşrulaştırmak isteyen bir ABD’den; belki de Humeyni’ye 1979 Devrimi(!)ni yaptırıp SSCB’ye karşı Yeşil Kuşak oluşturmak isteyen ve bugün Irak’ı ve Suriye’yi İran’ın egemenlik alanı hâline getiren NATO’dan bahsetmeliyiz.

Yine düşünürken SSCB ve NATO’nun aslında insanlığı iki kara deliğe mahkum etmek isteyen bir şeytanî aklın varlığına işaret ettiğini idrak etmeli ve diledikleri an kavga eder gibi görünen, sonra hiçbir şey olmamış gibi oturup bölgesel ve küresel politika ve çıkarlarına uygun olarak konuşup anlaşan BMGK üyelerinin tüm hamlelerini tek tek analiz etmeliyiz, ancak bu geniş bir zaman gerektirir. Kısaca somutlaştıralım.

Kırım’ı Ukrayna’dan alıp kendine bağlayan Rusya, aslında çok da etkili olmayan ambargolarla görünürde cezalandırılırken, aynı Rusya, nükleer çalışma seti gittikçe tehlike arzeden İran’ın durumunu görüşmek için P5+1 adıyla anılan BMGK ve Almanya ile bir masanın etrafında oturup uzlaşabiliyor, İran’a uygulanan 36 yıllık ambargonun kaldırılmasının önünü açabiliyor. Ki; aynı İran nükleer görüşmeler sürerken birdenbire Irak ve Suriye’de dindaşlarını avlayan bir kiralık katil olarak kullanılır hale getiriliyor. Ki; İran’ın Ahmedinejad döneminde Türkiye’nin koruması altında kişilikli bir dış politika stratejisi uyguladığı günler çok da unutulmuş değil.

İran, nükleer intiharı anlamına gelen anlaşmaya evet dediği andan itibaren BMGK ve Almanya’nın kapı köpeği olmuş ve antik ihtiraslarının kurbanı olarak Irak, Suriye ve Yemen’de korkunç Müslüman savaşlarına hiç düşünmeksizin girmiştir.

24 Kasım 2015 gününe dek Devrim Muhafızları ile birlikte Lübnanlı Şii milisleri de kullanarak Suriyeli Sünni Müslümanları yok etmeye çalışan İran’ın, savaşan asker gücü sıfıra inmiş Esed’e verdiği destek işe yaramaz hâle gelmiş iken Rusya Tartus üssündeki çıkarları için aktif bir şekilde savaşa katılmış, sahada kendi savaş uçakları, askerleri, savaş gemileri, füzeleri ve misket bombalarıyla Türkmen Dağı’ndaki köyleri bombalamıştır. Bu topraklarda yaşayan 120 bin insan Türkiye sınırına göçmek zorunda kalmış ve burada Türkiye’nin kurduğu kamplarda ikamet etmek zorunda kalmıştır.

Türkiye Türkmenleri bombalamak için manevra yaparken Türkiye sınırlarını ihlal eden Rus savaş Uçakları için Rusya’yı sık sık uyarmış -Ekim 2015’te beş kez bu konuda Rus tarafıyla toplantılar yapılmıştır (Bakınız: Not)-, Erdoğan ‘Dostum’ dediği Putin’e defalarca bu bombardımana göz yummayacaklarını ifade etmiştir.

Rus savaş uçakları Türkmen Dağı’nı bombalarken Esed’in Lübnanlı şii milislerden ve İranlı Devrim Muhafızlarından destek alan birlikleri stratejik Türkmen Dağı’nın hakimiyet bölgelerini elegeçirmiş ve Türkiye tahammül edemez hâle getirilmiştir. Putin, Suriye’deki katliamları sürerken, hangi amaçla hazırlandığı belli olan özel sandukalı Kur’an-ı Kerim’i Tahran ziyaretinde Hamaney’e hediye etmek üzere yanında götürmüştür.

Putin’in Türkiye ile alay eden politikaları ve hamleleri, bir süredir Türkiye’nin diplomatik görüşmelerini askıya aldığı İran’la Türkmen Dağı’nın düşürülmesi üzerine bir kutlama programı hazırlamış olmasıyla tahammül edilemez boyutlara ulaştı.

Putin, Türkiye toprakları üzerinde manevra yaparak Suriye’de yaşayan Müslüman Türkmenleri öldürecek bombaları atan uçaklarının akibetine dair hiçbir kaygı duymuyordu. Türk politikacılar Putin’e göre çok esnekti ve her türlü hakareti sindirmekte mahirdi.

Putin'in Basın Danışmanı Dmitri Peskov, "Türkiye'nin bu öngörülemeyen hareketleri sebebiyle sadece hayal kırıklığımı dile getirebilirim" diyordu Rus uçağı düşürüldükten sonra.

Oysa Putin daha ahlaksızca şeyler söylüyordu:

“Bu olay terörle mücadelenin ötesine geçmektedir. Elbette ki yetkililerimiz hayatlarını riske atarak teröre karşı kahramanca savaşmaktadır. Bugün olanlar, teröristlerin suç ortaklarının bizi arkamızdan bıçaklamasıydı. Bugün yaşananları başka bir biçimde tanımlayamıyorum. IŞİD'in kontrolündeki bölgelerden büyük miktarda petrol ve petrol ürününün Türkiye'ye gittiğini uzun zamandır biliyoruz. Buradan teröristlerin ellerine büyük paralar geçiyor. Şimdi de bizi sırtımızdan bıçaklıyor, teröristlerle savaşan uçaklarımızı vuruyorlar. Hem de ABD ile havadaki olası karşılaşmaları önlemek için bir anlaşma imzalamış olmamıza rağmen. Bildiğimiz kadarıyla Türkiye de ABD öncülüğündeki koalisyon içinde terörizmle savaştığını söyleyen ülkeler arasında. IŞİD'in eline petrol ticareti sayesinde milyarlarca dolar geçiyor. Teröristlerin elindeki bölgelerden büyük miktarda petrol ve petrol ürününün Türkiye'ye gittiğini uzun zamandır biliyoruz. Buradan terörist grupların eline büyük paralar geçiyor. IŞİD buna ek olarak bir dizi ülkenin ordusu tarafından da korunuyor. Bu da, (IŞİD militanlarının) insanları en acımasız yöntemlerle nasıl öldürebildiklerini ve Avrupa'nın kalbinde nasıl terör saldırıları düzenleyebildiklerini açıklıyor. Uçağımız Suriye hava sahası üzerinde bir Türk F-16’sı tarafından havadan havaya füze ile vuruldu. Suriye hava sahasına, Türkiye sınırından 4 kilometre öteye düştü. Vurulduğunda 6 bin metre yükseklikte, Türk topraklarından 1 kilometre uzaklıkta uçuyordu. Bu olay Rusya ile Türkiye ilişkileri açısından çok ciddi sonuçlar yaratacak. Rus uçağı ve pilotları, Türkiye için hiçbir şekilde tehdit teşkil etmedi. Bu çok açık. Burası çoğu Rusya kökenli militanların yoğun biçimde konuşlandığı dağlık bir bölge. Uçaklarımız, her an Rusya'ya geri dönebilecek teröristlere önleyici saldırılar düzenleme görevini yerine getiriyordu. Rusya, Türkiye’ye sadece komşu olarak değil, aynı zamanda dost bir ülke olarak yaklaşmıştır. Böyle bir adım kimin işine yarardı bilemiyorum ama bizim buna ihtiyacımız yoktu. Türkiye, Rus uçağının düşürülmesinden sonra hemen Rusya ile iletişim kurmak yerine, sanki uçağı Rusya düşürmüş gibi NATO’ya başvurdu. Türkiye ne istiyor? NATO’yu IŞİD’in hizmetine sunmayı mı?”


Putin’in gerçekleri saptıran ve suçüstü halini yansıtan bu açıklamaları Türkmen Dağı’nda IŞİD’in olmadığını söyleyen Erdoğan’dan ve NATO genel sekreterinden geri döndü.

Erdoğan, "Bayurbucak DAİŞ'in olduğu bölge değil, kimse kimseyi kandırmasın. Hava sahamızı ihlal eden uçağa, angajman kuralları çerçevesinde müdahale edilmiştir. Bayırbucak'taki soydaşlarımıza yönelik saldırıları, onların bombalanmasını şiddetle kınıyoruz . Kimseye düşmanlığımız yoktur. Suriye'de daha vahim olayların yaşanmamasının sebebi Türkiye'nin soğukkanlı tutumudur. Türkiye, Cerablus'tan başlayarak Akdeniz'e kadar uzanan hattı tüm terör örgütlerinden arındırma kararındadır." derken; NATO Genel Sekreteri, "Rusya'nın hedef aldığı yerlerin çoğu IŞİD'in faaliyet göstermediği yerler." dedi.

Obama, "Hollande ile Rusya'nın rejimi güçlendirmek için ılımlı muhalifleri vurduğu konusunda hemfikiriz." diye açıklama yaptı ve NATO, Türkiye’nin topraklarını savunma hakkını destekledi.

Putin’in Türkiye’yi IŞİD’e destek vermekle suçlayan açıklamalarını IŞİD’le savaşan koalisyon ülkelerinin gündemine girmeyecek kadar riyakarca ve arsızca idi.

Putin’in Suriye’de aktif rol almasının tek sorumlusu olan Obama ve NATO, bugün Türkiye ile Rusya’nın yüksek düzeyli işbirliklerini yok etmiş olmanın keyfiyle Türkiye ile Rusya arasındaki askeri gerilimin azalması için çalışacağını söyledi.

Gün akşama döndüğünde NATO’nun ve koalisyon üyelerinin verdiği tepki ve Davutoğlu ile Erdoğan’ın kararlı duruşu Putin’e geri adım attırdı. Sözcüsü ve basın danışmanı Peskov, Putin'in “Bu olay Rusya ile Türkiye ilişkileri açısından çok ciddi kaçınılmaz sonuçlar yaratacak” söylemi hakkında, "Elbette Devlet Başkanı Putin, askeri imalarda bulunmuyordu, bunu dikkate almalıyız" dedi.

Putin’in öfkeyle yaptığı açıklamalar dostu Erdoğan için içinde biriktirdiği nefretin düzeyini de göstermişti. İtibarsızlaştırmaya çalıştığı Erdoğan, düşürülen Rus Uçağı ile Putin’e gereken onur dersini vermiş ve Putin’in bütün iç dengelerini altüst etmişti. 

Erdoğan, Türk savaş uçaklarının sınır ihlali yapan ve uyarılara cevap vermeyen Rus savaş uçağını düşürdüğünü açıklarken, Rusya yerden atılan füze ile düştü yalanına sarılmaya çalışmış, ancak başarılı olamamıştı.

Düşürülen Rus savaş uçağının temel sonucu olarak, Türkmen savaşçılar Türkmen Dağı’nın en önemli stratejik noktası olan Kızıldağ’ı yeniden elegeçirmişlerdi.

Başlıktaki sorunun tek cevabı buydu: "Kızıldağ yeniden Türkmenlerin kontrolünde"

Bu cevabı bütün dünya açık ve net bir şekilde öğrendi. Türkiye Putin’in acımasız ihtiraslarına “Dur” dedi. Arap topraklarını kan gölüne çeviren Putin'in stratejik burnunu kesti..

Âkil Ağazâde, 25.11.2015, Sonsuz Ark



Not: 

Rus İhlalleri ile ilgili yapılan görüşmeler:
  1. 03 Ekim 2015 tarihinde Rusya Ankara Büyükelçisi ile Dışişleri Bakanı Müş.Vek. Ahmet Muhtar Gün Dışişleri Bakanlığı’nda görüştü
  2. 05 Ekim 2015 tarihinde Rusya Ankara Sav. Ataşesi ile Genelkurmay Karargahı’nda görüşüldü.
  3. 06 Ekim 2015 tarihinde Rusya Ankara Sav. Ataşesi ile Genelkurmay Karargahı’nda görüşüldü.
  4. 07 Ekim 2015 Rusya Ankara Büyükelçiliği Siyasi Müşteşar Vekili Alexander Kantemirov ile Genelkurmay Karargahı’nda görüşüldü
  5. 15 Ekim 2015 9 kişilik Türk askeri heyet, Rusya Heyeti ile daha sonra 12 kişilik bir başka Türk askeri heyet ile Genelkurmay Karargahı’nda görüştü. 












Seçkin Deniz Twitter Akışı