5 Aralık 2015 Cumartesi

SA2145/KY40-HF6: İdamlık Bir Şia Eleştirisi-Hüsameddin Ferzîzâde: İslâm’dan İslâm’a-Uydurulan İslâm’dan İndirilen İslâm’a Yolculuk 6

Sonsuz Ark'ın Notu:
22 yaşında Azerî kökenli İran vatandaşı bir Üniversite öğrencisi olan Hüsameddin Ferzîzâde Şiâ'ya yönelik sistematik eleştirisi yüzünden İran İslam Cumhuriyeti adı ile anılan Faşist Velayet- Ruhbanlık Sistemi tarafından idama mahkum edilmiştir. Aşağıda bu tertemiz delikanlının aziz hâtırâsına ve eserine dair tercümeyi bulacaksınız. Ona destek olmak için bu çalışmayı yayınlıyoruz. (Güncel Not: Hüsameddin Ferzîzâde kardeşimiz, 14.09.2020 günü yayınladığımız aşağıdaki çalışmasını paylaştığım Twitter hesabıma şu mesajı bırakmıştır: "Selam, Hayatımın zor günlerinde beni desteklediğiniz için teşekkür ederim. Husamuddin farzizade" Çalışmasını yayınladığımız zamandan bu yana 5 yıl geçmiş, bu zaman içinde, 1993 doğumlu olan bu genç kardeşimiz İdam'dan kurtulmuş, ancak üniversiteden atılmış, hayatı cehenneme çevrilmiş bir durumda. Umuyorum dost ellerimiz ona uzanabilir  Türkiye olarak. Seçkin Deniz)
Seçkin Deniz, 05.12.2015

Bismillahirrahmanirrahim

Kur’ân’ın Tahrifi İddiasının Kaynağı

Kur’ân’ın tahrifi iddiasının kaynağı İslâm’ı bu uydurma hadislerden öğrenen Müslümanlar, Arapçayı öğrendikten sonra Hz. Alinin imametiyle ilgili Kur’ânda hiçbir ayetin olmadığını gördüklerinde Kur’ânın tahrif edildiğini ve Ali’ye ait ayetlerin oradan çıkarıldığını iddia ettiler.

Onlara göre Kur’ân, 17.000 ayetten oluşmaktaydı. Ayetlerin sayısını artırmakla Ali ve evlatlarına ait ayetlerin Kur’ân’dan çıkarıldığını ve böylece Kur’ân’ın bu şekilde tahrif edildiğini iddia etmek kolay olacaktı.

O zaman “neden Allah bu konuyu Kur’ân’da açıkça ifade etmemiş? Yüzbinlerce sahabi, Kur’ân katipleri ve hafızları yalancı çıkarken, bu tür hadisleri uyduranların haklı olabilmesi nasıl mümkün olabilir? diye sormak gerekiyor. 

Öyle anlaşılıyor ki hiçbir sahabi Ali’yi sevmemiş ve bu yüzden de onunla ilgili ayetlerin Kur’ân’dan çıkarılmasına göz yummuştur(!) Belki Allah da Ali gibi korkusundan onunla ilgili ayetleri Kur’ânın’da açıkça zikretmemiştir(!)

Kur’ân’ın Şurâ emrine karşı Soy Saltanatı!

Ali’nin kendisine ait olan sözlerden de halifenin Allah tarafından değil, halk tarafından seçilmesi gerektiği anlaşılmaktadır. Ali “Halife olmak istemiyordum. Sizin ısrarlarınız üzerine halife oldum. Sizin görüşünüzü almadan hiçbir iş yapmayacağım. Sizin mallarınız bana emanettir. Lakin sizin görüşünüzü almadan ondan bir dirhem dahi almayacağım” (23) demiştir. 

Ali’nin bu ifadesi halifenin Allah tarafında değil, halk tarafından seçilmesi gerektiğini açıkça ortaya koymaktadır. Halkın seçme iradesine karşı her türlü halife belirlenmesi haramdır. 

Şia tarihinde oldukça ilginç olaylar ortaya çıkmıştır. Şia önce bu hadisi uydurup sonra reddetti. Reddetmesinin temel bir sebebi vardı. Çünkü Tevrat ve İncil gibi Kur’ân’ın tahrif edildiği görüşü de vardı. Şia çıkmaza girmişti. Ali ile ilgili hadisleri kabul edip Kur’ân’da Ali ile ilgili bulunan ayetlerin tahrif edildiğini kabul etseydi, o zaman Kur’ân’da bütünüyle Tevrat ve İncil gibi tahrif edilmiş vahiyler kervanına katılmış olacaktı. 

Lakin Safevî döneminin en büyük hadisçisi Meclisî ve Şia’nın dört hadis kitabının birisinin müellifi olan Şeyh Kuleyni bu hadisleri sahih olarak kabul eder ve Kur’ân’da Ali ile ilgili bulunan açık ve muhkem ayetlerin tahrif edildiğini savunurlar.(24) 

Kuleyni bu hadisi Muhammed ibn Yahya el-Attar adı ile maruf olan Muhammed Yahya’dan o da Necaşi Ahmet ibn Muhammed İsa’dan o da Ali ibn Hakem’den o da Hişam ibn Salim’den o da Cafer Sadık’tan duyduğunu söyler.

En doğru İslâmi yolda olduğunu savunan Şiilik, dini Peygamber’in en yakınları olan Ehli Beyt’ten öğrendiğini iddia eder. Ehl-i Beyt de Şia’ya göre Ali, Peygamber’in kızı Fatıma ve onun çocuklarıdır. 

Buna göre Peygamber’in eşleri Ehl-i Beyt’ten kabul edilmezler! Bu konuyu çok da fazla uzatmak istemiyorum. 

İlk hadis ravilerinin Yahudiler ile Mecusiler olduğu tarihi bir gerçekliktir. İster Şia isterse de Sünni cephesinde olsun hadis ravileri yahudi, iranlı ve iranlı yahudiler olmuştur. 

Bu yüzden Farslar Büyük İskender’i necis olarak gördükleri gibi Ömer’i de necis olarak görürler. Çünkü her ikisi de onların devletlerini yerle bir etmiştir. Şia’nın Ömer hakkında rivayet ettiği hadislere bakıldığında insan ilk önce Peygamberin şahsiyetinden şüphe edilmesi gerektiğini düşünüyor. 

Gerçekten de eğer Ömer Şia’nın iddia ettiği gibi bu kadar alçak ve necis idiyse neden İslâm Peygamberi böyle necis bir adamın kızıyla evlendi? Neden Peygamber böyle bir adamı en çok güvendiği en yakın arkadaşları içerisine aldı?




Çeviren: Mustafa İkbâl
Tahkik ve Notlandıran: Bülent Şahin Erdeğer

Hüsameddin Ferzîzâde, 05.12.2015, Sonsuz Ark, Konuk Yazar




Metin adresi:

Notlar:


23- Taberi, s. 2328. (F)
24 -Muhammed bin Yakub el-Kuleyni ; Usul-i Kâfi’de ''Kur’ân’ın tamamını ancak imamlar cem etmiştir '' başlığı altında şöyle rivayet eder

“Cabir şöyle dedi: Ebû caferi şöyle derken duydum :! Herhangi bir kimse Kur’ânın Allahın indirdiği gibi tamamen cem edildiğini iddia ederse yalan söylemiştir.Onu Allah’ın indirdiği haliyle cem ve hıfz eden sadece Ali ibn-i Ebû talip ve ondan sonraki imamlardır.” ( Usul-i Kafi 1/284) )

“Cabir Ebû Cafer (a.s) ın şöyle dediğini rivayet ediyor : Hiç kimse vasilerden başkasının Kur’ânı zahiriyle ve batınıyla cem ettiğini iddia edemez.” (Usul-i Kafi 1/285)

“Hişam bin salim Ebû Abdullah (a.s) dan şöyle rivayet ediyor : Şüphesiz Cebrail’in Muhammed’e getirdiği Kur’ân 17 bin ayetti.” (Usul-i Kafi 2/634)

Bu hadis için el-Meclisi Miratul Ukul kitabında: "Hadis güvenilirdir. Haberin sahih oluşu inkar edilemez. Bu ayet Kur’ân’ın eksilmesi ve değişmesine dair sahih hadislerden biridir" diyor. 

El-İhticac kitabında et-Tabersi şöyle zikreder:

“Ömer , Zeyd bin Sabit’e dedi ki : 'Ali bize Kur’ân’ı getirdi fakat onda Ensar’ı ve Muhacir’i kötüleyen ayetler vardı. Biz Kur’ân’ı toplarken bunları çıkarmayı düşünüyoruz'. Zeyd : O zaman ya Ali elindeki Kur’ân’la ortaya çıkarsa. Ömer çaresi nedir diye sorar. Zeyd 'Siz daha iyi bilirsiniz ' Ömer : Onu öldürmekten başka çare yok der. Bu görevi Halid bin Velid’e verdi ama o bunu yapamadı. Ömer halife olunca Ali’yi çağırır ve elindeki Kur’ân’ı getirmesini iste. Ali ise şöyle der: Maalesef bu mümkün değil. Ben onu kıyamet günü bizim bundan haberimiz yoktu veya onu bize getirmedin dememeniz için getirdim. Benim elimdeki Kur’ân’a ancak temiz olan kimseler ve soyumdan olan vasilerim dokunabilecekler. Ömer onun açığa çıkması için bir vakit var mı ? Ali : Evet soyumdan olan el- Kaim (Mehdi) gelince size onu açıklar ve doğru yola iletir dedi.

Kummi tefsiri :

Yüce Allah şöyle buyurmaktadır: Muhakkakki Allah Adem'i, Nuh'u İbrahim ve İmran ailelerini alemler içinde süzüp seçti. Alim (a.s) şöyle buyurmaktadır: Bu ayet ibrahim,imran ve muhammed ailelerini diye indi. Onlar 'Muhammed ailesi' kısmını çıkardılar (Tefsirul kummi 1/100 ve benzeri Ayyaşi tefsirinde de mevcuttur 1/168 ve 169 da )

-el-Kaşani tefsirinde kendisi :

“Ehl-i beyt yoluyla gelen rivayetlerde anlaşılan, elimizde bulunan Kur’ânın Muhammed sallallahu aleyhi ve selleme indirdiği gibi tam olmadığıdır.Bilakis onda Allahın indirdiğine aykırı ve tahrif ve tağyir olmuş şeyler vardır.Yine ondan pek çok şey çıkarılmıştır.Örneğin: Birçok yerden Ali (a.a) nin ismi, sayılamayacak kadar yerden muhammed ailesi lafzı,bazı yerlerde münafıkların isimleri ve buna benzer şeyler... Yine bugün Kur’ân Allah ve resulünün razı olacağı şekilde tertip edilmemiştir. (Tefsirus Sâfi 6. mukaddime )

-Ayrıca Tabersinin kitabında ve başka kitaplardada geçen Velayet suresi.

Seçkin Deniz Twitter Akışı