"Dubai, mimari adına ‘en’leri bulabileceğiniz bir şehir. Çölün ortasında yapılmış suni bir ‘cennet’. Şehir ile ilgili okuduğum en güzel yorum; ‘Sanki şehrin tamamını Donald Trump yapmış’.. "
İslam alemi en sıkıntılı çağını, belki de haritaların yeniden şekilleneceği bir geçiş dönemini, savaşlar, iç savaşlar, soykırımlar ve ekonomik sıkıntıların bezenmiş acı tecrübeler eşliğinde yaşıyor.. Mezhep nifakı ile birlileri, acımadan kardeşi kardeşe kırdırıyor.
Bizler için bunlardan daha acı olan da; ülkelerinde meydana gelen her terörist saldırıya İslami bir kimlik yüklemeye çalışan batılıların ön yargısı ile mücadele etmek zorunda kalmamız, Müslüman olarak her an savunma mekanizmamızı devrede tutmamız veya ezik ezik İslamiyet'in bir 'Barış Dini' olduğunu içeren mesajlar göndermek mecburiyetimiz olması...
Zehir sadece savaş, terörizm veya ekonomik sıkıntı yoluyla enjekte edilse iyi.. Asıl sorun, İslam aleminin ‘façası düzgün, batılı’ halkına empoze edilen ‘Dincilik, İslamcılık’ tanımlamaları. Türkiye dahil bir çok İslam ülkesinde, dininin temelini oluşturduğu kültürüne karşı bir yabancılık, düşmanlık almış başını gidiyor... Ne diyelim, sonumuz hayrolsun inşallah.
Tüm bu hengamenin içinde, kimliği ve görüntüsü %100 İslam olan, ama parasının gücünü ve kendini İslam dünyanın dertlerinden olabildiğince uzak tutmaya çalışan, aynı anda Las Vegas ve Suudi Arabistan olmaya çalışan, belki de tek ‘İslam ülkesi’, Basra Körfezi'nin prensesi Birleşik Arap Emirlikleri var.
İronik olan, sokaklarında öpüşen yabancı çiftlere bile İslami kaygı adına hapis cezaları uygulayan, alışveriş merkezlerinde bile ezanların çınladığı bu ülke, Mısır’da Müslüman Kardeşler'in verdiği haklı demokrasi savaşının düşmanı Mısır diktatörünün de en büyük finansörü, İsrail’in dostu ve madden ve manen İslam dünyasına destek vermeye çalışan rakibi ve komşusu Katar’ın sinsi düşmanı…
Emirlikler deyince akla ilk gelen isim pek tabii Dubai.
40-50 yıl öncesine kadar küçük bir balıkçı kasabasıyken, petrolün bulunmasıyla hızla gelişmeye başlayan emirlik, Şeyhin yabancı yatırımcıyı çekmek için uyguladığı cazip ekonomik olanaklara, yapılan turizm yatırımları da eklenince korkunç hızlı gelişmeye başlamış.
Dubai, mimari adına ‘en’leri bulabileceğiniz bir şehir. Çölün ortasında yapılmış suni bir ‘cennet’. Şehir ile ilgili okuduğum en güzel yorum; ‘Sanki şehrin tamamını Donald Trump yapmış’..
Gerçekten de öyle. Dünyanın en iyi mimarlarına yaptırılan binalar korkunç bir hızla artmakta. Eğer Dubai’nin bir kimliği varsa, o da hiç durmadan artan bu yapıları ve alışveriş merkezleridir.
2002 yılındaki ilk seyahatim esnasında yeni yeni yapılanmaya başlayan Şeyh Zayed Caddesi, bugün tam manasıyla bir gökdelen denizi. Yine o zamanlar yeni bir semt olarak adlandırılan Bur Dubai, şu an çoktan eski bir semt olmuş bile.
Velhasıl yıllar içinde 6-7 kez seyahat ettiğim bu şehri, bıraktığım gibi bulmam imkansız. Zaten dünyadaki inşaat vinçlerinin %25’lik kısmının burada olduğu söyleniyor.
Dubai’ye giderken aklınızda olan, 'Arap ülkesi şehri' düşüncesini bir tarafa bırakmanız gerek. Zira şehir nüfusunun sadece %20’lik bir kısmı Emirlik vatandaşı. Geri kalanlar ise şehre çalışmak için gelen, ağırlığını Hintli ve Pakistanlıların oluşturduğu çalışan kesim.
Havalimanına indiğinizde, pasaport görevlilerini saymazsanız, Hindistan’a geldiğinizi düşünürsünüz.
Emirlik; değil uzun yıllar orada yaşayanlar, bir Emirlikli ile evlenene bile vatandaşlık hakkı tanımıyor. Bunda kuşkusuz kendi vatandaşlarına tanıdığı ekonomik hakların büyük payı var.
Zaten Emirlik vatandaşlarını diğerlerinden ayırmak da zor değil. Gerek giyimleri, gerekse hafif burnu havada tavırları size anında ‘Ben bir Emirlik vatandaşıyım’ mesajı verir.
1200 mağazalık, dünyanın en büyük 2. alışveriş merkezi Mall of Dubai’de yürürken, önde bembeyaz entarili erkekler ve arkasında ellerinde Chanel, Louis Vuitton poşetleri taşıyan siyah abayalarıyla küçük bir kadın-kız sürüsü görürseniz işte onlar Emirliklidir.
Benim gözüme takılan ise, bu grubun peşinde, onların şımarık çocuklarını dizginlemeye çalışan Filipinli hizmetçilerdir. İşte onlar, bu para imparatorluğunun tüm zorluğunu ve pisliğini yükleyen insanların hikayeleri hakkında size bir mesaj verir.
Dubai’ye çalışmaya gelen bu insanlar hakkında o kadar kötü hikayeler var ki.. Hanımları tarafından dövülen veya onların kocaları tarafından tecavüz edilen Filipinli kadınlar, ülkeye gelir gelmez pasaportları elinden alınıp, vaat edilen ücretin üçte birini bile alamayan ve 50 derece sıcaklıkta saatlerce çalıştırılan, geceleri hapishane koğuşlarını andıran sıcak dairelerde kalan Hintli işçiler..
Ve daha neler neler..
Bu olumsuz imaja rağmen yumuşak, huzurlu ve sakin bir atmosferi var Dubai’nin..
Yılın 9 ayı çok sıcak olduğu için, tüm atraksiyonlar kapalı mekanlarda.
Açık havada yapılacak en iyi aktivite, yılın 12 ayı Jumeriah Plajı'nda denize girmek olabilir. Ayrıca Mall of Dubai’nin, dünyanın en yüksek binası 828 metrelik, 160 katlı Burj Khalifa’ya ve geceleri ışık ve ses gösterisi yapılan havuzlarına bakan restoranlarında geceleri yenen yemekler gayet keyiflidir.
Aynı şekilde Medine Jumeriah da geceleri açık havada bir şeyler içmek için idealdir.
Dubai kalışlarınızın olmazsa olmazı ise çöl safarisidir. 4x4’ler ile kum tepecikleri üzerinde yapılan, akrobatik sürüş tekniklerinin kullanıldığı maceradan çok, o kızıl çölde güneşin batışını seyredebildiğiniz anlar çok güzeldir.
Bu tecrübenin ardından çölde bedevi çadırlarında size Arap eğlencesi eşliğinde akşam yemeği sunarlar. Tabii bu eğlenceler dansözsüz olmaz. Komik olan ise şimdiye kadar gördüğüm dansözlerin tamamı ritm duygusundan uzak Rus kadınlardı. Sarışın, mavi gözlü, bembeyaz bir kadının oryantal dans yapması açıkçası çok da hoş bir görüntü değil.
Dubai’de kalırken Birleşik Arap Emirlikleri’nin başkenti Abu Dhabi’ye de günü birlik bir seyahat gerçekleştirebilirsiniz. Abu Dabi, Dubai’nin kötü bir taklidi gibidir. Aynı modern tarzı orada da görmeniz mümkündür.
Bana göre Abu Dabi’de yapılacak en iyi şey, Ferrari Park’ı ziyaret etmektir. Park’ın saatte 300 km hızla giden Roller Coaster’ını tecrübe etmenin dışında Ferrari markasının tarihini İtalyan konsepti eşliğinde burada gayet hoş bir şekilde öğrenebilirsiniz.
Disneyland’i açmak isteyen Dubai, arazisinin küçük olduğu gerekçesiyle red cevabı aldıktan sonra, Ferrari Park açılmış, çok da iyi olmuş.
Nehir Nil, 12.12.2015, Sonsuz Ark, Konuk Yazar, Gezi Notları