Sonsuz Ark'ın Notu:
Aşağıdaki analiz İran karşıtı bir perspektifin ürünüdür; ancak İran'ın Türkiye karşıtı küstah politikaları ve Irak-Suriye Ekseni'nde kanlı müslüman katliamlarına giriştiği, Suriye'de müslümanlara karşı savaştığı, her gün birçok subayını kaybettiği ve dolayısıyla Türkiye'ye karşı düşmanca tutumları dikkate alındığında yayınlanmasını gerekli bulduğumuz uyarı niteliklerine sahip bir analizdir; hem İran hem de Türkiye hükümetlerinin Müslüman topraklardaki kanın durması için işbirliği yapmaları gerektiğini düşünüyoruz.
Seçkin Deniz, 17.12.2015
What About Iran's "JCPOA"?
İran hile mi yapıyor, yoksa durum zannettiğimiz gibi değil mi? İran herhangi bir şeye imza atmış değil, dolayısıyla anlaşma yapmadığı bir konu hakkında muhtemelen hile yapıyor olamaz. Kendinden menkul P5+1 (BMGK beş daimi üyesi ve Almanya) kimseyle değil fakat kendi kendilerine bir anlaşma yaptıkları için mahcup olmalılar.
Bolca çığırtkanlığı yapılan fakat o derecede tehlikeli “İran Anlaşması”, İran’a nükleer silahlara giden yolu döşemekle kalmayıp aynı zamanda İran’ı daha önce imzaladığı ancak tekraren ihlal etmiş olduğu Nükleer Silahların Yayılmasının Önlenmesi Antlaşması konusunda 150 milyar dolarla ödüllendirmektedir. Cezalandırma bu şekilde olacaksa bizim de tüm taahhütnameleri çiğnememiz gerekir.
İran’ın yakın zaman içinde gerçekleştirdiği füze denemeleri, P5+1’in imzaladığı Ortak Kapsamlı Aksiyon Planı’nın (JCPOA) gerekçelerini ortadan kaldırmaktadır. Eğer İran, gerçekleştirdiği füze denemelerinin BM kararlarını ihlal etmesi ihtimaline karşı endişe duymuş olsa kimse bu tür bir küçük detaydan dolayı rahatsızlık duymayacaktı, peki neden şimdi bundan rahatsızlık duyulmaktadır?
Medyanın Ortak Kapsamlı Aksiyon Planı'na yaptığı vurgu, İran’ın nükleer silahlar, balistik füzeler ve bunlara ilişkin geliştirici sistemleri kapsamakta olduğu görülen kendi aksiyon planı tarafından maalesef görmezden gelinmiştir.
Batılı diplomatlar JCPOA anlaşması konusunda birbirlerini tebrik ederken İran, 10 Ekim tarihinde Emad [Sütun] isimli uzun menzilli balistik füze denemesi ile Özgür Dünya’nın yüzüne tokat niteliğinde bir sinyal göndermiştir.
ABD Dışişleri sözcüsü John Kirby, 8 Aralık tarihli konuşmasında İran’ın 21 Kasım’da gerçekleştirmiş olduğu ikinci bir balistik füze denemesi hakkında dolaylı olarak bir bilgilendirme yaparak bu denemenin JCPOA’nın ihlali anlamına gelmediğini ifade etmiştir.
Diğer taraftan gerçekleştirilen bu denemeler, İran’ın balistik füze denemelerini yasaklayan BMGK 2231 sayılı kararının ihlali anlamına gelmektedir. Bu testler JCPOA'nın içeriğine olmasa bile ruhuna aykırıdır. İlk füze denemesi ABD ve müttefiki BM temsilcileri tarafından kınanmış olsa bile İran aleyhinde herhangi bir girişimde bulunulmamıştır.
ABD'nin BM temsilcisi Samantha Power Ekim ayında gerçekleştirilen denemeyi kınamıştır ve muhtemelen ikincisini de kınayacaktır.
Açık olan şudur ki balistik füze programını kontrolü altında tutmakta olan İran Devrim Muhafızları Batı'yı İran'a karşı daha fazla müeyyide uygulama yönünde kışkırtmaktadır. Böyle bir şeyin gerçekleşmesi ise İran'da JCPOA'ya karşı muhalif cephenin güçlenmesine hizmet edecektir. Daha da ötesi eğer ABD hiç bir şey yapmayıp kınayıcı retoriği devam ettirecek olursa bu durum rejim tarafından ABD'nin neye mal olursa olsun nükleer bir anlaşma istediği şeklinde algılanacaktır.
Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu (UAEK), İran'ın geçmişteki nükleer silah geliştirme aktivitelerine yönelik Muhtemel Askeri Boyutların araştırılması konusunda Tahran'ın işbirliği ve şeffaflık eksikliği nedeniyle 2 Kasım'da yetersiz bir rapor düzenlemek zorunda bırakılmıştır.
Dışişleri Bakan Yardımcısı Abbas Araghchi gibi İran rejim yetkilileri, UAEK yönetim kurulunun 15 Aralık'ta gerçekleşen son Muhtemel Askeri Boyutlar oylamasında, İran aleyhindeki 12 adet BM kararının acilen kaldırılmasını talep etmiştir.
UAEK bu nedenle İran’ın bir nükleer bombaya sahip olmadığını veya böyle bir şeyin peşinde olup olmadığını kesin bir şekilde teyit edememektedir. Bütün bunlara rağmen UAEK’nun İran’ın bu tür çalışmaları on yıldan fazladır durdurduğuna yönelik iddiasına muhalefet etmesi beklenmemektedir.
İran, hâlihazırda geliştirme aşamasında olduğu çeşitli tiplerde balistik füzelere sahiptir. Bu füzelerin menzilleri bölgesel çapta olanlardan kıtalararası olanlarına değişim göstermektedir-Füze çeşitlerinden bir tanesi Amerika kıtasına ulaşma kapasitesine sahiptir.
En fazla adı geçen işletim sistemi Şebab (Meteor) adı verilen programdır ve birkaç versiyonu vardır. Şebab sistemi Kuzey Kore’nin balistik füze programı eşliğinde, Sovyetler Birliği’nin dağılmasından sonra işsiz kalan nükleer silah mühendislerinin ve Çin’in doğrudan ve dolaylı teknik yardımı ile geliştirilmiştir.
Bölgede yer alan devletlere özellikle de İsrail’e karşı bu aşamada en önemli tehdit İran’ın nükleer silah programıdır.
ABD’nin teknik istihbarat yöntemlerinin bu tür denemeler hakkında ne kadar çabuk ve kesin bilgi sağladığı düşünüldüğünde; İran’ın balistik füze denemeleri ile ilgili bilgilerin kamuoyu ile paylaşımı neden bu kadar uzun sürmüştür, bu konunun ABD Kongresi’nde sorgulanması gerekmektedir.
ABD, İran’ın niyetleri konusunda emin olamasa bile, İran ne söylüyorsa kastı da odur şeklinde düşünmek makuldür. Söylediği şey: Amerika’ya ölüm ve İsrail’e ölümdür.
Kadınları taşlayarak öldüren bir rejim tarafından dile getirilen bu ifadelerin sadece propaganda olmayıp ideolojik taahhütler olduğu farz edilecek olursa Özgür Dünya’nın İran sınırlarında stratejik askeri denemeler yoluyla çözüm üretmesinin vakti çoktan geçmiş demektir.
Lawrence Franklin /15 Aralık 2015
Tamer Güner, 17.12.2015, Sonsuz Ark, Çevirmen Yazar, Çeviri,
Orijinal Metin:
http://www.gatestoneinstitute.org/7056/iran-jcpoa-violations