22 Aralık 2015 Salı

SA2232/KY13-AO40: Kürt Halkı Kandil'den Koptu

"Eğer Türkiye, dışarıdan gelecek bir saldırıyla, yani bir savaşla karşı karşıya kalmaz ve bölgede bir çatışma konsepti oluşmazsa bundan böyle Kürt Halkını sadece barışçı yollarla ikna etmek mümkün olacak."


PKK'nın/Kandil'in Güneydoğu'da çatışmaları başlatmasının ana nedeni halkı barışın, huzurun büyüsünden çıkarmaktır. Barış ve huzurun gelişmesi, legal siyasetin gelişmesi , Kandil'in halk üzerindeki etkisini kaybetmesi demek. O nedenle Kandil yeniden çatışmaları, şiddeti ve ölümleri halkın önüne koydu.

Kandil/PKK'sı, Öcalan'ın Türkiyelileşme projesi olan HDP'yi, yerel ağı elinde bulunduran etnik Kürt partisi BDP (DTP) ile dengelemeye çalıştı. Bu yolla Türkiye genelinde HDP ile sempati ve yeni mevziler kazanılmaya çalışılırken BDP ile de halkın kendi saflarında bütünleşip baskın güç haline geleceğini ve böylece bu güç üzerinden kürtlerin Kandil'in inisiyatifinde tutulacağı hesap ediliyordu.

Ancak, Kürt Halkı Barış ve Türkiyelileşme projesi olan HDP'yi, etnik parti olan BDP'nin önüne geçirdi. Yerelde BDP ile karşı karşıya olunsa da PKK'ya yakın olan barışçı Kürtler BDP'yi değil HDP'yi partileri olarak gördüler. Böylece Kürt Halkı HDP üzerinden yani Türkiyelileşme üzerinden barış ve huzuru şiddetin, çatışmanın yani Kandil'in önüne koydu.

Kandil, PKK'nın uzantısı görülmesi nedeniyle HDP'ye zorunlu olarak destek verdikçe onun güçlenmesini sağladı ve böylece bir nevi PKK'nın de kuyusunu kazmış oldu. Bu çelişkinin büyümesi ve barış yolunda HDP'nin halk desteğini artırması üzerine Kandil şehir yapılanmasına dönük çalışmalar başlattı.. PKK'yı şehirlerde evlerin içine soktu. Şiddeti hanelerin içine yerleştirerek bir halk çatışması yaratmak ve böylece halkı barışçıl yaklaşımlardan uzaklaştırarak zorunlu şiddet taraftarı haline getirmek istedi.

Bunun için Kandil,-Kobani'nin oluşturduğu atmosferi de istismar ederek- ilk adım olarak HDP'yi , Öcalan'ın etkisinden çıkararak tümüyle kendi etkisi altına aldı, şiddet diline yanaştırdı ve Güneydoğu, HDP eliyle ilk olarak Kürtler arası çatışmalara sürüklendi. O nedenle 6-8 Ekim olaylarıyla HDP'li seçmeni bilemek istediler. Ancak, HDP'ye oy veren halk şiddetten yana tavır koymadı. İlk provadan bekledikleri sonucu alamadılar.

Bu şartlarda tek yol kalmıştı: şehir yapılanmasını hızlandırıp, yaygınlaştırarak bunun üzerinden devletle çatışma başlatmak ve olabildiğince fazla sivilin ölmesini sağlamak... 

Hesaplara göre bu ölümler ve çatışmalar dış dünyaya bir müdahale imkanı sunacağı gibi, halkın yeniden şiddeti tek çare görerek Kandil'in etrafında toplanmasına yol açacaktı.. 

Hesap böyleydi, ama şu ana kadar bu hesabı tutturamadılar.

Kürtler bir yandan iktidarın HDP'yi meclis dışında bırakma çabasına destek vermeyip HDP'ye sahip çıkarken, diğer yandan Kandil ve HDP içindekilerin öz yönetim için direniş çağrısına kulak tıkayarak şiddete karşı olacaklarını ortaya koydular.

Artık iyice anlaşıldı ki; Nevruzla başlayan barış adımları halkı şiddetten, onu savunan Kandil'den iyice koparmış durumda.

Hiç beklemediği bir açmazla karşı karşıya kalan Kandil, büyük bir darbe yememek için Türkiye karşıtlarının tümüyle ittifak arayışlarına girerek onların desteğiyle şiddeti tırmandırmayı, böylece Kürt Halkını yeniden yanlarına alabileceklerini düşünüyor ve o nedenle de Demirtaş'ı bu doğrultuda alabildiğine kullanıyor.

Demirtaş, bu gönüllü hizmetten nasıl bir sonuç alacak kestirmek zor; ancak öyle görünüyor ki artık suyu tersine çevirmeleri zor. Kürt halkı bir kez barış ve huzurun ne olduğunu gördü. 

Eğer Türkiye, dışarıdan gelecek bir saldırıyla, yani bir savaşla karşı karşıya kalmaz ve bölgede bir çatışma konsepti oluşmazsa bundan böyle Kürt Halkını sadece barışçı yollarla ikna etmek mümkün olacak.

Eğer devlet operasyonlarda halkı yeniden Kandil'e itecek pozisyonlara düşmez ve bu doğrultudaki çeşitli provokasyonlara alet olmazsa sonuçta Kandil'in ve HDP'nin içinde ayrışmalar, suçlamaların yaşanması kaçınılmaz olur.

Bir kere HDP, Türkiyelileşmenin yolunu açmış oldu, artık sadece şiddetin değil Türkiye'ye düşman etnik Kürt partilerinin de yaşama şansı yok.



Adnan ONAY, 22.12.2015, Sonsuz Ark, Konuk Yazar


Seçkin Deniz Twitter Akışı