"Kayda çağırabileceğiniz bir enstrüman virtüözünüz olmadan kültürel iktidar tartışmasında zayıf tarafta olmak mukadderdir."
Geçen haftaki yazımda muhafazakar kesimin müzik alanındaki
durumunu anlatmıştım. Bu hafta da aynı konuya devam edeceğim.
Muhafazakar camianın ortaya koyduğu müzik anlayışı genelde
siyasidir. Zaman zaman da soyut anlamlar taşıyan tuhaf şiirlerin bestelendiği
örnekleri de görmek mümkündür. Bunun nedeni arabesk ve pop müziğin ısrarlı
karşı cins vurgusuna bir tepkidir diyebiliriz.
Bir diğer açmaz ise, amatörlüğün kutsanması nedeniyle çeşitli
dallarda uzman sanatkârlar yetiştirilememesidir. Şöyle ki; muhafazakar/İslami
hassasiyete sahip bir sanatçı albüm çıkarmak istediğinde, kapısını çalabileceği
profesyonel bir stüdyo, enstrümanist veya tonmeister neredeyse yok denecek
kadar azdır. Bu nedenle camia dışından profesyonel kimselerin kapısı çalınır.
İlâhiyat, akademisyenlik vb. alanlarda sayısız uzman yetiştiren
muhafazakar dünya, bir enstrümanist veya ses mühendisinin de yetiştirilmesi
gerektiğini kavramak zorundadır. Kayda çağırabileceğiniz bir enstrüman
virtüözünüz olmadan kültürel iktidar tartışmasında zayıf tarafta olmak
mukadderdir.
Sanat insan var oldukça olacak bir olgudur. Bu nedenle onu yok
saymak veya kaçınmak gerçekçi bir çözüm olmaz. Fakat sanat aynı zamanda ustalık
gerektirir. Amatör kalmak ve bunu kutsamak ortaya koyduğumuz eserin diğerleri
yanında cılız kalmasına neden olacaktır. Ve müzik özelinde söylersek, insanlar
ustalıkla yapılmış olan esere teveccüh edecektir.
Çözüm sanıldığı kadar zor değil: çocukların küçük yaşlarda
enstrüman ve/veya müzik teknolojileri ile tanışması sağlanmalıdır. Burada
kurslar yoluyla siyasi iktidar bir çaba gösterse de, ailelerin de sanat
eğilimleri olan çocukların yönlendirilmesi konusunda daha girişken olması büyük
öneme haiz.
Son bir not: Teknolojiyi sakın eş geçmeyin. Teknolojinin
müziğin ruhunu öldürdüğüne dair eleştiriler de, amatörlüğü kutsayan ve yeni
şeyler öğrenmekten ürken felsefenin ürünüdür.