...günü geçelim, herhangi bir an var mıdır?...
...doğru, kendisini benimseyeni ve yaşayanı daima doğrular...
...buna binâen sorulmalı; neden ürkersiniz doğrulardan?...
...doğrulanmak ve doğru kalmak gerçekten çok mu tatsız?...
...sizden öncekilerin aldıkları tatların hepsi, gerçekten doğrudan uzakta mı var oldular?...
...sonraki tatlar doğrudan uzakta mı var olacaklar?...
...geçmiş, şimdiki sorularınıza cevap verecektir kuşkusuz; ama gelecek size bunun için araştırma fırsatı vermez...
...ve geçmişin en hâzin öykülerinde bulursunuz doğrudan uzaktaki tatların dokusunu...
...geçmişin, tadı doğrularda bulanları size taşıyan araçlara fazla sahip olmadığını bilirsiniz...
...onlar çoklukla sessiz kalmışlar ve aldıkları tatları özenle korumuş, saklamışlardır...
...mahrem saymışlardır, sonrakiler kendi kararlarını verebilsinler diye...
...cezbedici olanlar doğrunun uzağındaki tatlardır...
...ve o tatlar, o günden bugüne hep perde arkasından anlatılageldi; bilinçaltına itildi...
...ve şimdi, o tatların hepsi tek tek herkesin gözü önünde can buluyor...
...giz yok ve gizi olmayan hayatın gerçekten tadı yok...
...gözlerle görülen tatlanmaların çoğu doğrudan uzakta...
...ve şimdi bu durum, gelecekte de tatların doğrudan uzakta aranacağını haykırıyor ısrarla...
...şimdi, sizi bu aralıkta sıkıştırıyor...
...gerçekten tüm tatlar doğrudan uzakta mı alınır hayattan?...
...ve gerçekten, geçmişte doğrulara yakın alınmış tatları yok mu hayatın?...
...eğer öyleyse her şey tatlanmak için değil de uzakta durulmak için mi yaratıldı?...
...hayır...
...her tat doğruyla iken de vardır...
...ama her tat kendi içinde bölünlenmiştir... tıpkı bir meyve gibi...
...yiyebileceğiniz kısımları ile yiyemeyeceğiniz kısımları ayırmalısınız...
...size yararlı olanları seçmelisiniz...
...özenle, önemseyerek...
...doğrudan uzaktaki tatlara özenli davranmayanların hadsizliği ve savurganlığı sizi uyarmalı...
...kıstasları vardır doğruda alınan tatların...
...ve bu durum sizin tatlardan bıkmanıza engel olur...
...tatlardaki doyumsuzluk girdabına kapılmanıza mâniler koyar...
...sizi korur ve size sonsuz tatları öncellemeniz hususunda tavsiyelerde bulunur...
...oysa doğrudan uzakta duran tatların tümü sizi boğmayı vaadeder ve diğer olumsuz tatlara sürükler nefsinizi...
...iradenizi yargılar, mahkûm eder ve cezalandırır...
...basiretsiz bir köleden başka bir şey olamazsınız...
...doğrudan ürkmenin temel gerekçeleri 'sınırlanmaktan' beslenir...
...sınırlanmamış tatların tümü kendi ardbölgelerinde çirkefi saklarlar ve onların dışarıdan cezbedici oldukları kuşkusuzdur...
...bu ahvâlde, insana düşen sadece karar vermektir...
...tat nasıl olmalı?...
...sonlu ve değişken mi?...
...sonsuz ve kontrol edilebilen mi?...
...ve her zaman bilinmeli ki; doğru, tüm tatlarda olduğu gibi, kendi gerçekliğiyle de insanı kendisine mahkûm etmiştir ve insan, her an doğrunun varlığı olmadan yaşayamaz, tutunamaz ve doğrudaki tatlardan kaçarak dingin olamaz...
seçkin deniz
pürüzsüz patikalar
Seçkin Deniz Yazıları
Takip et: @Seckin_Deniz