"İnsanoğluna seküler cennetler vaat eden ideolojiler geçtiğimiz son birkaç yüzyılda sanata ilahi nitelikler atfederek toplumlara dayattı."
Soru tuhaf geldi biliyorum. Fakat objektif olmaya çalışarak bu soruyu kendinize yöneltin; sizce?..
Sanatı ideolojik aygıt olarak kullanan kesimler onu zihinlerde kutsar ve gereğinden fazla önem atfeder. Onlar için sanat bir tür ritüel gibidir ve topluma gerekirse zorla benimsetilmesi icap etmektedir. Bu üstün meziyet medenileşememiş (!) kitlelere yayılarak toplumun aydınlanması sağlanmalıdır. Bu sayede yeryüzü cennetleri kurulabilecek ve sürekli sorun çıkaran halk kendilerine katılacaktır.
Sanat elbette özü itibarıyla güzel bir olgudur ve birçok buluşa katkı sağlamıştır. Fakat ideolojik aygıta çevrildiğinde, dünyadaki en çirkin şeylerden birine dönüşebilir. İnsanoğluna seküler cennetler vaat eden ideolojiler geçtiğimiz son birkaç yüzyılda sanata ilahi nitelikler atfederek toplumlara dayattı. Ülkemizde ise bu durum halen sürmektedir.
Şöyle düşünün; örneğin müzik olmasaydı insan medeniyetinde bulunduğumuz aşamadaki gelişmişlik olmaz mıydı? Bundan emin değilim; fakat şunu biliyorum ki, sanat ideolojik kampların savunduğu kadar kutsal değil. Bilakis insan elinden çıkma ve günden güne gelişen kusurlu bir olgu.
Sanatın gereğinden fazla önemsenmesi onu kullananlara karşı zorunlu bir saygıyı beraberinde getirir. “Fikirleri ilkel ama iyi sanatçı” demek zorunda kalınır. Bu psikoloji oldukça iyi yönetiliyor ve birçok örneği toplumda görülebilir. Ama ben günümüz insanı için sanatın varoluşsal değerini ve günümüzde nereye koyulması gerektiğini tartışma zamanının geldiğini düşünüyorum. Belki bu sayede topluma tepeden bakan sanat kastının kibri törpülenebilir.
Kemal Taner, 14.01.2016, Sonsuz Ark, Konuk Yazar, Müzik, Sanat