Sinema’nın
ya da Hollywood’un bir karar vermesi gerek; teknolojiyi gerçek-doğal platolarda,
gerçek sahnelerde kaliteli görüntü almak için mi kullanacaklar, sinemayı 60-70
metrekarelik teknoloji-bilgisayar üssü odalarda dijital olarak mı inşâ
edecekler? Dijital teknoloji ile üretilen filmlerin çok da fazla sanat –eğer dijital
sanata sanat denmeyecekse- kaygısı yok, doğal olarak da ödül kaygısı
oyunculuktan daha çok senaryo, kurgu ve biraz da yönetmenlik dalına kayıyor.
Galiba
DiCaprio Oscar alabilmek için birçok teklifi elinin tersiyle iterken, bu filmin
hikâyesinden ve görüntü yönetmeni ile yönetmeninin ısrarlı ‘doğal’ arayışından
etkilenmiş; muhtemelen Oscar’a odaklanabilmesi için bu hikâyede yer almak
gerektiğine karar vermiş. Peki, The Revenant’taki oyunculuğu ile Oscar alabilir
mi? Altın Küre'de En İyi Erkek Oyuncu ödülünü aldığına göre, Oscar almasının da
mümkün olduğunu düşünenler çoğunlukta. Aksi halde vejetaryen olduğunu iddia
edilen DiCaprio’nun bir sahnede sığır karaciğerini çiğ çiğ yemesini izah etmek
imkânsız.
Filmi Türkiye’de vizyona girmeden izledim. Vizyon’a girince ne kadarlık bir gişe hasılatı elde edecek bilmiyorum, ancak eminim ki DiCaprio’nun Titanic’teki ilgiyi bulması da imkansız gibi duruyor. Yeni müşterileri arasında gençler olmayacak çünkü. Hem zaten bu bir gençlik filmi de değil. Bir tür günah çıkarma. Amerikalılar ya da Hollywood, soylarını kuruttuğu Kızılderililere karşı günah çıkarmaya devam ediyor.
Senaryo’nun
derdi bir tür uluslaşma sorununu çözmek, bunu yaparken de asıl sorumluları gün
ışığına çıkarmak. Fransızlar ve vahşi, bencil, Kızılderili düşmanı Fitzgerald
ile sembolleştirilen İrlandalılar. Oysa Pawnee yerlisi bir kadınla evlenen Hugh
Glass da İskoç-İrlandalı bir ailenin çocuğu. Diriliş’le neyi kastettiklerini
kaç izleyici fark eder, merak ediyorum; ancak benim izlediğim ve gördüğüm şey
bu. Ölüme terk edilen beyaz bir avcının iyileşip Kızılderili melezi oğlunun
intikamını alması kastedilmiyordur herhalde. ‘Birliğin Durumu’ tehlikede, diye
düşünmüyor değilim.
Filmin
belgesel kalitesinde olduğunu iddia etmek güç, ancak yönetmenin ve görüntü yönetmeni-sinematograf
Emmanuel Lubezki’nin doğal ışık ve doğal
ortam kaygısı filmin gerçeklik duygusunu arttırmış, The Revenant, yeni 6.5k
ARRI 65 kamera ile çekimleri tamamlanan ilk film, ancak Glass’ın oğlunun
cesedine yaslanarak uyuduğunda nefesinin etkisiyle kameranın buharlaşması çok
bariz bir teknik hata. Ve ayrıca kampın baskın yediği anlarda kamera merceğinin
gördüğü günbatımı ışıklarının kristalize olmuş renk panayırı da dikkat çekici
bir hata.
Makyaj
sanatçısı Duncan Jarman, DiCaprio’nun filmdeki karakteri Hugo Glass'ın uğradığı
saldırıyı en gerçekçi haliyle yansıtabilmek için 5 saat harcamış. Duncan Jarman
da Glass'ın saldırı sırasında aldığı yaralar konusunda titiz bir araştırma
yapmış ve makyajın gerçeğini birebir yansıtması konusunda elinden gelen tüm
çabayı göstermiş.
The
Revenant’ın kurgucusu-editörü Stephen Mirrione, bence filmin daha etkili
olmasının önündeki en büyük engel. Asıl öyküde altı hafta süren yolculuk için Mirrione’un
izleyicinin dikkatini diri tutacak bir çaba göstermediğini söyleyebilirim. Ki;
kurgunun sıkıcılığı filmi bitmez tükenmez bir belgesele dönüştürmüş; tahmin
etmekte güçlük çekmediğim sonun bir an önce gelmesi için sabırsızlanmamın tek
sebebi de bu. Altı haftalık süre bilinci dağınık bir Glass için zamansızlık
demek olabilir, ama nihayetinde bu bir film ve editör de yönetmen de bu zamanı
biliyor, hikâyeyi daha etkili bir biçimde anlatmaları zor değildi.
Oscar’a
odaklanmış DiCaprio dışında, filmin tüm teknik ekibinin filmin çekiliş
hikâyesinden etkilendiğini ve psikolojik olarak dağıldığını, doğal platolarıyla
dev olarak nitelendirilebilecek filmin çekim hikayesinin yönetmen, editör ve
sinematograf dahil herkesi kontrolsüz davranmaya ittiğini söyleyebilirim.
Çekimleri
Kanada, ABD ve Arjantin dahil olmak üzere 3 farklı ülkede ve 12 ayrı yerde
yapılan, DiCaprio’nun canlandırdığı karakteri Hugh Glass’ın 15 satırdan daha az
İngilizce konuştuğu filmin çekiliş hikayesi şöyle:
Diriliş-
The Revenant, Alejandro G. Iñárritu'nun biyografik Western gerilim filmi.
Senaryo, Michael Punke'nin 2002'de yayınlanan aynı adlı romanından uyarlanarak
yönetmen Mark L. Smith tarafından yazılmış. Filmde sınır sakini Hugh
Glass'ın (1780–1833) hayatından esinlenilmiştir. Filmde Leonardo DiCaprio, Tom
Hardy, Will Poulter, ve Domhnall Gleeson gibi yıldız oyuncular rol alıyor.
Hikaye, 2001
Ağustos'da Akiva Goldsman'ın filmin yapımı amacıyla Punke'nin el yazması
metninin haklarını satın almasıyla başlıyor. Michael Punke'ın kaleme aldığı metnin
adı: The Revenant: A Novel Of Revenge.
Film
aslında Park Chan-wook tarafından yönetilmesi ve Samuel L. Jackson'ın başrolü
oynaması üzerine ayarlanmış; sonra John Hillcoat ve Christian Bale ile
görüşmeler yapılmış, fakat iki yönetmen de projeyi bırakmış ve Iñárritu Ağustos
2011'de yönetmen olarak imza atmış. Nisan 2014'de yapımda zorunlu birkaç gecikmeden
sonra yönetmen çalışmalara başlamış ve DiCaprio'nun başrolde oynamasını
onaylamış. Ana çekimler Ekim 2014'de başlamış ve Ağustos 2015'de sonra ermiş.
Leonardo
DiCaprio Steve Jobs'un hayatını anlatan aynı adlı filmde Jobs'u oynamak için
teklif almış, fakat bu film için teklifi reddetmiş. Tom Hardy 2017'de yapılması
beklenilen Splinter Cell filminde bir askeri oynamak istediği için senaryoyu bile
okumamış. Fakat Leonardo, Hardy'nin senaryoyu okuması için diretmiş ve Hardy
senaryonun yarısını okuduktan sonra rolü kabul etmiş…
DiCaprio,
Hardy ve Lukas Haas üçlüsü Başlangıç filminden sonra tekrar bu filmde bir araya
gelmiş. Leonardo, Martin Scorsese, Steven Spielberg, Danny Boyle, James
Cameron, Sam Mendes ve Woody Allen'dan sonra Alejandro G. Iñárritu ile birlikte
7. defa Akademi ödüllü bir yönetmenle çalışıyor. Ayrıca bu film Leonardo'nun 9.
defa bir biyografik karakteri canlandırdığı film.
Filmin
finansmanı da ilginç ve karışık bir hikâyeye sahip. New Regency tarafından 30
ile 60 milyon dolar arası yapım bütçesi verilmiş. Ayrıca Brett Ratner'in
kurduğu RatPac-Dune Entertainment'da filme yatırım yapmış. Worldview
Entertainment filme yatırım yapmak üzere ayarlanmış,fakat CEO Christopher
Woodrow'un ayrılması nedeniyle şirket Temmuz 2014'de çekilmiş. New Regency,
20th Century Fox ile ek yatırım için yakın temas kurmuş, fakat şirket kabul
etmemiş. Annapurna Pictures'dan Megan Ellison kısa bir süre sonra filme yatırım
yapmak için görüşmelere girmiş.
Ana
çekimler Ekim 2014'de başlamış ve çekimlerin Mart 2015'de bitmesi beklenilirken
yönetmen yapımın ''Nisan ya da Mayıs'ın sonuna kadar'' gecikeceğini söylemiş:
''Çekimler çok uzak yerde ve biz günün %40'ında yoruluyoruz''. Yapım ekibi
genellikle zor çekimlerden ve yaşanan birçok bırakma ve kovulmalardan yakınmış.
Sonra Mary Parent yapımcı olarak getirilmiş. Çekimler Britanya Kolumbiyası,
Alberta, Victoria, Fortress dağı, Calgary, Burnaby ve güney Arjantin'de
yapılmış. Stüdyo olarak da Mammoth Studios kullanılmış.
Türkiye’de
22 Ocak'ta vizyona girecek "The Revenant" tam 12 dalda Oscar'a aday
olmuş durumda. 1823
yılında yaşanan gerçek bir hikâyeden esinlenen filmin konusu da şöyle:
Hugh
Glass kürkleri için hayvanları avlayan bir kuruluş için çalışan deneyimli bir
tuzakçıdır. Fakat avlandıkları bölgelerde kendilerinden başka hem yerli
Kızılderililer hem de Fransız birlikleri kol gezmektedir. Kürk şirketinin
elemanları ve kürk avcısı-rehber Hugh Glass (DiCaprio) yaşadıkları Kızılderili baskınından
kaçarken sonradan adı Dakota Territory olacak olan yerde bir Boz Ayı tarafından
vahşice saldırıya uğrar ve yaralanır.
Ölümcül bir biçimde yaralanan Glass'ı, yavaşlamamak adına ekibi melez oğlu ve iki kürk avcısı ile birlikte geride bırakır. Ancak Fitzgerald (Hardy), geride kalmaktan rahatsızdır ve Glass'ın melez oğlundan nefret etmektedir. Oğlunu öldürür ve Glass'ı yarı kazılmış mezarda ölüme terk eder. Fakat bölgeyi herkesten iyi bilen avcı Glass hayata tutunur ve yavaş da
olsa yaraları iyileşir ve 200 mil (320 km) kadar gidip kendisine ihanet edeni bulmak ve oğlunun
intikamını almak için çabalar.
Filmle
ilgili araştırma yaparken, en fazla merak ettiğim konu, Glass’ın Kızılderili eşinin
de katledildiği vahşi saldırıların Amerikan Kızılderililerinin soykırımı
tarihinde nerede konumlandığı.
Kızılderili erkeklerin öldürüldüğü, kadınlarının
seks kölesi olarak kullanıldığı, katil Fitzgerald öldürüldüğünde hem Glass’ın
hem de Glass’ı katil zannederek peşinden gelen Kızılderililerin tatmin olduğu
bir sonucun hangi felsefi temele dayandırıldığı da merak ettiğim diğer
konulardan.
İzlemeyenler
için fazla spoiler rahatsızlık verebilir…
Hepinize iyi seyirler; sıkılmazsanız, haşin
soğuk kış şartlarında hayatta kalmanın nasıl mümkün olduğunu da göreceksiniz.
Ahmet Haydar, Sonsuz Ark, 20.01.2016, Sinema Notları 19
The Revenant İzlekleri: