“Bizimle gönül birliği bulunan, Batı Şeria, Gazze ve Doğu Kudüs’te Eylül 2000 tarihinden itibaren görev yapmış askerlerin itiraflarını topluyor ve yayınlıyoruz.”
Taciz, Yağma, Aşağılama, Dayak, İşkence, Özel Mülklere Verilen Zararlar…
“Bu, ayrıca var olan gerçekliği bildiği halde inkar eden inatçı çoğunluğa karşı da bir dik duruş. Bu, İsrail toplumuna ve liderlerine, çalışmalarımızın sonuçlarını değerlendirmek için acil bir çağrı.”
“Bu, ayrıca var olan gerçekliği bildiği halde inkar eden inatçı çoğunluğa karşı da bir dik duruş. Bu, İsrail toplumuna ve liderlerine, çalışmalarımızın sonuçlarını değerlendirmek için acil bir çağrı.”
Kadın Askerlerin İtirafları – Women Soldiers' Testimonies
İtiraf 35
Adı: *** | Rütbe: Çavuş | Birim: Sachlav | Yer: Hebron
Onlar (Hebron’daki Yahudi yerleşimciler) berbat durumdaydı. Bilmiyorum, paraşütçülerin onları ziyaret etmeleri için her zaman davet edecek olmalarından dolayı şoktaydım. Nahal birimindeki askerleri değil. Aranan bir adamın yakalandığındaki hınçlarını hatırlıyorum, kıştı, korkunç bir kar vardı Hebron’da. Kesinlikle donuyorduk. Kardan hatırladığım bu ve Nahallı askerler aranan adamı yakalamışlardı, radyodan herkesin bu durumdan haberi vardı ve her nasılsa Yahudi yerleşimciler evlerinden doğruca oraya kalkıp gelmişlerdi.
Bilmiyorum, sanırım bizim radyo frekanslarımızı dinliyorlardı ya da öyle bir şey. Ve geldiler ve battaniyeye sarılmış o aranan adamı görüp sinirlendiler: “Bu da nesi, ona bir battaniye mi verildi?” Bir kişi bile onun ne yaptığını bilmiyordu. Kimliği bir sorgulama sonucu geldi. Bir terörist ya da herhangi başka bir şey olup olmadığı bilgisi…
Bu bir tutuklama sonrası mı yaşandı?
Hayır, kesinlikle değil. Kimliği sorgulanan ve ‘arandığı’ tespit edilen bir adamdı o. Sorgulanması istenen birçok insan vardı, kimin akrabası ya da yakını olduğu, şart değildi, bilirsiniz, işbirlikçiler, türlü türlü. Nahallı askerlerin ona battaniye getirmiş olmalarından dolayı yerleşimcilerin gözü dönmüştü, Nahal birimini boykot ettiler. Oradaki bütün yerleşimciler. Gerçekten. Bundan dolayı korkunç öfkelenmişlerdi. Sonra bizim birimden askerler geldi, Nahallıların getirdiği battaniyeyi çektiler, onların verdiği fincandaki çayı aldılar ve yere döktüler, onu küçük düşürdüler. Onu oturttular “Biraz ısınmak mı istiyorsun?” diye karın üzerine oturttular, sonra “Oraya, buzun üzerine otur” dediler.
Nahallı askerler ne dedi bu konuda?
Hiçbir şey. “Hey, o bizim tutuklumuz, kımılda, bu şekilde davran” diyorlardı. Bizimkiler hazırlıklıydı. Bilirsiniz, burada Hebron’un içindeyiz üç yıldır ve burası bizim bölgemizdi.
O halde bu tutukluyla ne yaptılar?
Battaniyeyi aldılar, polisler onun için gelene kadar, üşütecek olsa kimsenin umurunda olmadığını hatırlatmak için onu kara oturttular. Yarım saat kadar sürdü bütün hikaye. Daha uzun değil.
***
İtiraf 36
Adı: *** | Rütbe: Astsubay | Birim: Nahal | Yer: Hebron
Bir astsubay olarak Hebron merkezli bir bölüğe bağlı bir karakolda kalıyordum. Kadınlar için yatacak ayrı bir yer olmadığı için erkeklerle aynı odada kalıyordum. Hatırlıyorum bir gece, 04:00 civarında, amirlerden biri içeri girdi, sanırım bir çavuştu, yatağıma oturdu ve beni uyandırdı. Yerimden fırladım.
Oturuyordu. Kurşungeçirmez yeleği, başlığı ve silahıyla nöbetten yeni gelmişti. Ona sordum: “Bir şey mi oldu?” Oturuyordu orada, gözleri parladı ve deki ki: “Bir rüya gördüm.” Sordum: “Ne gördün?”. “Yahudilerin beni dövdüğünü, Arapların beni dövdüğünü ve benim onların ortasında olduğumu ve bu konuda hiçbir şey yapamadığımı.”
Sonra ona sordum: “Rüya değildi, değil mi? Nöbetten henüz döndün ve bir şeyler olmuş.”
“Evet” dedi. Asker afallamıştı. Hebron’da Filistinlilerin dükkanlarına giren (Yahudi) yerleşimcileri uzaklaştırmışlardı. Filistinliler dükkanlarını korumak için gelmişlerdi. Yerleşimciler zorla girmek istemişlerdi ve askerler onların tam ortasında kalmışlardı, her iki tarafın darbeleri arasında.
Asker tamamen şoktaydı. Onun yeleğini ve başlığını çıkarıp uyumaya götürmeliydim ve olanları unutmalıydım. Olaydan sersemlemiş olarak dönmüştü. Hafızama kazınan olaylardan biriydi bu.
***
İtiraf 37
Adı: *** | Rütbe: Teğmen | Birim: Gazze Tarafı/ Eğitim Kolordusu | Yer: Gazze Şeridi
Harp odasını da, her tür film izleyebildiğim ekranların olduğu gözlem odalarını da oldukça sık ziyaret ederdim. Ve çok şaşırdığım o ilk anı hatırlıyorum; sınır çitlerine çok yaklaşmış, yanlışlıkla yaklaşmış, çok fazla yaklaşmış olan bir çiftçiyi kaydetmiş bir video görüntüsünü gördüm, bir top mermisinin gelip onu havaya uçurduğunu.
Filistinli'ye baktım ve olayı izleyen gözlemci kadına ve tanktaki askerler hakkında düşünürken bir anda oldu, bilmiyorum… Bazı şeylerin dışına (şokla) birkaç saniye çıktığınızda, tam olarak bir şey hissetmiyorsunuz. Bir his oluşturmuyor ve bu insanlık dışı. Her şeyin içinde olduğunuzda, şey yapmazsanız.. Eğer içindeyseniz size normal gelebiliyor, aksi halde çalışamazsınız (…)
Ve tank ateş alır, insanları topa tutar, bu orada sıradan mı? Serbest atış talimatlarının parçası mı?
Sanırım, HQ bölümünde hizmet verdiğim sırada bu talimatlar oldukça sık değiştiriliyordu. Öyle sık değiştiriliyordu ki, tanklar ve emir komuta altındaki askerler asla yeniden talimatlandırılmadan yönetilemiyorlardı. Oysa, demek istediğim, bu oldukça yaygındı. Çitlere çok mu yaklaştı? Gözlemci bunu fark etti, ne demekti bu? Bir şekilde yere serilmeliydi, herhangi bir şekilde.
Benzer başka olaylar hatırlıyor musunuz?
Duyduğum çok vardı, ama sanırım o durumdan sonra başkalarını izlememeye karar verdim.
Ne gibi durumlar?
Filistinlilerin sınırı geçmeyi düşünmedikleri veya benzer durumlarda, ki olaydan sonra böyle bir niyetlerinin olmadığı bir soruşturma ile ortaya çıkmıştı, vurulmuşlardı çünkü onlar çite çok yaklaşmıştı ya da şüpheliydiler, demek istediğim, sınırı geçmeyi deneyen teröristlere dair birçok video izlemiştim, başlarının vurulduğunu ve yok olduklarını, tekrar tekrar, saldırı görevinde oldukları apaçık. Ayrıca bana bir tür video oyunu gibi göründüğünü hatırlıyorum, gerecek bir insan görmüyorsun, koşan birini görüyorsun, ama gerçek bir insan gibi görünmüyor, sanki gerçekte yaşanmıyormuş gibi.
Ve insanların vurulduğu ama bu insanların aslında hiçbir terörist eyleminin bir parçası olmadığı soruşturmalar ile ortaya çıkarıldığı davalara tepki ne olurdu?
Ben kendimden başka buna tepki gösteren bir başkasını hatırlamıyorum, hiç duymadım bir başkasının bunun hakkında konuştuğunu, etkilendiğini, bunu düşündüğünü, hissettiğini. Hiçbir şey. Dikkatimi çeken ve bana yanlış gelen bir şeydi. Ama savaş böyle bir şeydi ve savaşta kurallar yoktur, bu şeylerin genel ruhu gibi bir şey.
Birsen Şöhret, 22.01.2016, Sonsuz Ark, Konuk-Çevirmen Yazar, Çeviri
Çevirmenin Notu: Çevirideki kesik, kekremsi ifadeler, röportajlardan yazıya aktarılan orijinal metne sadık kalındığı için, olduğu gibi çevrilmiştir.
Orijinal Metin: