بسم الله الرحمن الرحيم
Bismillahirrahmanirrahim
Bismillahirrahmanirrahim
“Tasavvuf” İslâm dünyasına hicri II. asırdan itibaren girmeye başlamış bir “düşünce virüsü"dür.
***
96. Hıristiyan kadınına yapılan bir iftira (S.174)
Davud-ı Tai hazretleri kibar-ı meşayih, ehl-i tasavvuf, İmam-ı Azam hazretlerinden yirmi yıl ilim okumuş, ilminde fakihü'l fıkıh olmuşur. Hazret-i Fudayl bin İyad, İbrahim Edhem hazretlerini görmüş, Habib-i Rahi ve Habib-i Acemi'nin de müridi olmuştur. Davud-ı Tai Hazretleri bir gün oturmuş yemek yerken yanından bir Hıristiyan geçiyordu. Adab-ı muaşeretten yemeğe davet etti. Hıristiyan geldi, Davudi-ı Tai hazretlerinin yanında doyasıya yedi, içti. O gece Hristiyanın Hanımı Maruf-ı Kerhi hazretlerine hamile kaldı.
97. Tac’ül Arifin Ebu’l Vefa elindekini bir kuşa yedirerek ondan bir oğlan müjdesi alması (S.174)
Tacü'l arifin Ebü'l Vefa hazretleri yemek yiyordu. Oradan geçen zatı buyur etti. Tok olduğunu söylese de, elindekini ona yedirdi. O zat giderken Ebü'l Vefa hazretleri yanındakilere şöyle dedi:
"Bu adamın çocuğu yoktur. Bu gece hanımı hamile kalıp bir oğulları ola. Bu çocuğun adına Hüseyin koyalar. O da dönüp gele bize mürid ola."
Ebü'l vefa hazretleri yirmi sene sonrayı söyledi.
O çocuk doğdu. Adına Hüseyin Rai koydular. Hüseyin Rai büyüdü, kendine şeyh aradı. Ebü'l Vefa hazretlerine geldi. Gelirken şeyh: "Haza lokma eseri geliyor." dedi. İrfan Allah vergisidir.
Davud-ı Tai hazretlerini tövbesi şöyle olmuştu: Bîr gün yolda giderken Gayb âleminden bir ses duydu: "Dünya fani, ahiret bakidir.'' diyordu. Kalbi müteessir oldu. Bu nurani hitab ile kalbi dünyadan soğudu. Melül, mükedder, şeyhi İmam-ı Azam Ebu Hanife hazretlerine geldi. Ebu Hanife hazretleri Davud-ı Tai'nin yarasını keşfetti:
—Ya Davudi, yüzün soluk, rengin uçuk, gönlün melül, derdin deruni Bu ne meseledir?
—Efendi hazretleri, hal sana ayandır. İrfan sahibisin, tasavvufun ve şeriatın en ulu evliyasısın. Benim gönlüme dünyadan bir soğukluk düştü. Mecazdan hakikate, taklidden tahkike yol göründü. Erenlerin yolu tecelli etti. Hakkın inayet rüzgârı gönlüme esti. Kalbime muhabbetin nurani yeti vurdu.
—Evladım, Hakkı taleb eden halktan uzaklaşır. Bir köşeye çekil, uzlet et, Hakka talib ol.
Uzlete çekildi, dünya gözünde söğüdü ama merhale bitmedi. Halktan kaçıp Hakka koşmak olur ama sıfat-ı aliyenin değişmesi için İmam-ı Azam hazretlerinin Davud-ı Tai'ye Şeriat-ı Muhammedi’yenin nurundan nur saçması gerekti. Bir gün Davud-ı Tai hazretlerinin uzletteki evine geldi.
Davud-ı Tai, İmam-ı Azam'ı karşıladı. İmam-ı Azam ona şöyle buyurdu:
"Ya Davud, marifet uzlete çekilmekte değildir, sıfat değiştirmektedir. Uzlet sabin aşmalıdır. Sabır uzlette yetismez."
Puran Tilmiz, 24.01.2016, Sonsuz Ark, Konuk Yazarlar, Tasavvuf; Bir Düşünce Virüsü