“Bizimle gönül birliği bulunan, Batı Şeria, Gazze ve Doğu Kudüs’te Eylül 2000 tarihinden itibaren görev yapmış askerlerin itiraflarını topluyor ve yayınlıyoruz.”
Taciz, Yağma, Aşağılama, Dayak, İşkence, Özel Mülklere Verilen Zararlar…
“Bu, ayrıca var olan gerçekliği bildiği halde inkar eden inatçı çoğunluğa karşı da bir dik duruş. Bu, İsrail toplumuna ve liderlerine, çalışmalarımızın sonuçlarını değerlendirmek için acil bir çağrı.”
“Bu, ayrıca var olan gerçekliği bildiği halde inkar eden inatçı çoğunluğa karşı da bir dik duruş. Bu, İsrail toplumuna ve liderlerine, çalışmalarımızın sonuçlarını değerlendirmek için acil bir çağrı.”
Kadın Askerlerin İtirafları – Women Soldiers' Testimonies
İtiraf 40
Adı: *** | Rütbe: Çavuş | Birim: Golani Tugayı (Piyade) | Yer: Eğitim Üssü
Size komik bir olay anlatabilirim. İşgal altındaki topraklara gitmeden önce bazı eğitimler aldık. Askerlerimin getirildiği bir Arapça sınıfına oturdum.
Arapça sınıfları mı vardı?
‘Kapıyı aç’ gibi en temel şeylerin öğretildiği basit seviyede Arapça sınıfları vardı, o kadar.
Kontrol Noktası Arapçası?
Aynen. Oraya, gerçekten gung-ho (Özellikle mücadele ya da savaşmak konusunda düşünmeksizin hevesli ve istekli olan kimseler için kullanılan bir ifade) ve Araplar konusunda oldukça militanca düşüncelere sahip gençlerle oturdum. Ve şarkıları, demek istediğim –bu gün için onlara yalakalık yaptım. Boş verin. Her neyse, orada gerçekten narin olan o kız-asker vardı, yaygın olarak onları öyle tanımlarlardı: ‘sarı’. Gelir ve onlara insanları nasıl durduracaklarını anlatır, ‘açık ateş talimatlarını’ Arapça öğretir. Onlarla sınıfta oturuyorum, şöyle söylüyor: “Durun! Durun ya da ateş ederim!”, onlara bunu anlatmaya çalışıyor.
Dersin başlamasından tam beş dakika sonra, bir adam kalktı –adını söylemeyeceğim ama gerçek bir mavi Golanchikti (Golani Tugayı askerleri için kullanılan yaygın bir takma ad) – ayağa kalktı ve ona: “Dinle tatlı şey, unut onu. ‘Dur… Dur ya da ateş ederim…’ Konuşmuyoruz. Vuruyoruz. Belki ondan sonra konuşabiliriz.” Size bunu neden anlatıyorum? Bir kahkaha konusudur. Ama üzerine bir düşünelim, her şeyden önce o kadar da komik değil. Aslında şüpheli tutuklama prosedürü bile (insanlara karşı) saygılı olmayı içermiyorken, adamlar bunu ciddiye almıyorlar. Bununla ilgili hata yapıyorlar. Demek istediğim, “Dur, dur ya da ateş ederim!” diye basit bir ikaz –bunu yapmıyorlar. Hiç olmazsa onların kendilerini toplaması için ne söyleyebilirim ki. Bunu, peri masalı saçmalıkları cinsinden bir şey olarak algılıyor görünüyorlar.
Masumların öldürülmesiyle ilgili ne tepki veriyorlar?
Onları masum olarak görmüyorlar. Bu insanlar, endişeli olduğu sürece her hangi bir konuda kabahatli sayılmazlar, yani onlar için bizim taraftan (bakıldığında) yaygın olarak şu kıyas yapılır: Neden, intihar saldırılarında çocuklar öldürülmüyor mu? İntihar bombacıları masumları öldürmüyor mu? Süregelen bir tepki bu. Masumların öldürülmesiyle ilgili durumlara dair hikayeler olurdu. Görevim süresince en önemli olaylardan bir buydu.
***
İtiraf 41
Adı: *** | Rütbe: Astsubay | Birim: Oketz | Yer: Menashe Bölgesel Tugayı
Oradayken ben –bu gerçekten hoşlanmadığım bir şeydi ve Menashe Bölgesel Tugayı’nda yeni başladığımda olmuştu. Onları gerçekten fena halde hırpalamış olan Golanchikler tarafından getirilmişti tutuklular. Gerçekten, bilmiyorum, şeydi.. Savaş Odası’nın dışındalardı. Tutukluları ve onlara gardiyanlık eden askerleri, ve tüm (diğer) askerlerin bu tutuklular üzerinden eğlence malzemesi çıkardıklarını görürsünüz. Etraflarında onlara emirler yağdırılır, şunu de, bunu de diye itekleyerek. Onlar da (tutuklular) şey değildi..
Kaç tutuklu ve kaç Golanchik?
Onları taciz eden ve onlarla dalga geçen en az on beş kişi tarafından çevrilmiş kelepçeli, gözleri bağlı, tartaklanmış iki tutuklu vardı. Bana öyle geldi ki, bilmiyorum, ‘Doğrusu bu, çünkü onlar Arap ve terörist, bok ve değersiz varlıklar’ gibisinden bir atmosfer. Diğer taraftan, onlar cezalandırılabilirdi, bu demek değildi ki.. Kendini maskara etmek gibi bir şey bu. Onlara (tutuklulara) o şekilde davranarak bu askerlerin kendilerini akılsız varlıklara dönüştürdüklerini hissettim. Bir adam kelepçelenmiş, gözleri bağlanmış, ve sen çıkıp geliyorsun ve şunu diyeceksin, bunu diyeceksin diyorsun, göz altına alınmış olduğu için dehşete düşmüş birine. Tamam, doğru, o bir terörist ve dahası, fakat gerçekten, onu bir kodese koy, neden üzerine gelmek zorundasın ve gelişmemiş çocuklar gibi davranmak zorundasın ve şunu söyle, bunu söyle diyorsun, ‘Ben bir fahişeyim’ veya benzeri şeyleri de diyorsun. Nesin sen, budala mı? Öyle hissetmiştim.
Bir şey söylediniz mi?
Hayır, söylemedim.
Neden söylemediniz?
Çünkü gençtim. Bilirsiniz, orduda gençsin ve bu kimseler önceki bölükten diye böyle bir şey var. Bazı yeni çavuş olmuş kızları neden dinlesinler ki?
Korkmuş muydunuz?
Hayır. Hiçbir şey yapmazlardı. Ama Savaş Odası’ndaki kızlara bunu anlattım ve bununla ilgili konuştuk ve dediler ki – aslında bazıları güldü, (gülerek) geçip gitti. Diğerleri inanmadı. Bilmiyorum. Bunu (bu olayı) yakışıksız bulmuştum.
***
İtiraf 42
Adı: *** | Rütbe: Çavuş | Birim: İstihbarat Sahası | Yer: Gazze Şeridi
Tutuklular hakkında (ne anlatabilirisiniz)?
Tutuklular mı? Bilmiyorum. Onlarla ilgili pek yaptığımız bir şey yoktu. Sadece getirilip sorgulanmışlardı, o kadarını gördük. Sadece gördük. Onların fotoğrafını çektiğim gerçeği mi? Bununla ilgili söyleyeceğim hiçbir şey yok. Evet, tuhaf hissettim, fakat…
Cep telefonunuzu mu kullandınız fotoğraf çekerken?
Digital kameramı. Size sebebini söyleyeceğim. Orada oturan biz gibi kızlar, bu gibi bir sürü şey görürüz, deneyimlerimizin bir parçası bu. İzleriz, size bunu nasıl anlatacağımı bilmiyorum. Aslında deneyimlediğimiz bir şey gibi, her gün başımızdan geçenlerin bir parçası. Hatta sanki, bilmiyorum, orduda nerede olduğumu ve ne yaşadığımı görmem için bana ait bir hatıra. Önemli değil…
… Savaş Odası’na dair (aşina) bir durum? Savaş Odası’na getirilirler?
Evet. Savaş Odası’nın içine değil, asla. Çok yakınlarında tutulurlar. Üs o kadar büyük değil ise, o zaman ya spor sahalarına konulurlar, orada oturtulurlar ya da sorgulandıkları odalara yakın yerlere.
Birsen Şöhret, 05.01.2016, Sonsuz Ark, Konuk-Çevirmen Yazar, Çeviri
Çevirmenin Notu: Çevirideki kesik, kekremsi ifadeler, röportajlardan yazıya aktarılan orijinal metne sadık kalındığı için, olduğu gibi çevrilmiştir.
Orijinal Metin: