15 Şubat 2016 Pazartesi

SA2493/KY13-AO54: PKK Başka PYD Başkaymış!

"Sonuçta AB(D), PKK ile elde etmek istediklerini onun yerine koyduğu, bünyesinde PKK ve PJAK'ın militanlarının da bulunduğu PYD'nin askeri gücü görüntülü YPG üzerinden emellerine ulaşmayı denemektedir."


ABD'nin PKK'yı terör örgütü görmeyi sürdürmesine rağmen PYD/YPG'yi silahlandırması tipik bir ABD ikiyüzlülüğünden başka bir şey değil.. Çok açık ki, PYD/YPG Kandil'in Suriye'de konuşlandırdığı silahlı terör örgütüdür.

Bilindiği gibi 1978'de Öcalan liderliğinde Türkiye topraklarında kurulan PKK (Kürdistan İşçi Partisi), TC' yi işgalci olarak değerlendirip, IRAK, SURİYE, İRAN ve TÜRKİYE'de bulunan Kürtleri birleştirerek büyük Kürdistan'ı kurma hayaliyle yola çıkmış olan silahlı bir örgüt.

Bu örgütün lider kadrosu, militanlarını TÜRKİYE dağlarında TC.'ye karşı savaştırırken kendisine üs olarak Irak'ta Kandil Dağı'nı seçmiş ve süreç içerisinde TÜRKİYE dışındaki diğer üç ülkede de silahlı örgütlenmelerini sürdürmüştür. 

Bu çerçevede bu örgüt İRAN'da PJAK , SURİYE'de ise PYD adlı yan örgütler kurdu. Böylece Kandil ayrı isimlerle dört ayrı ülkede silahlı örgütleri kontrol eden merkez haline geldi.

Öcalan'ın yakalanıp teslim edilmesinden önce bu yapı emirlerini tümüyle Şam'da bulunan Öcalan'dan alıyordu, Kandil bu emirleri harekete geçiriyordu.

Örgütün Avrupa'da siyasal yapılanmasıyla birlikte örgüt hepsini kapsayacak bir çatı yapı oluşturdu.
PKK'nın kongre organı olarak kabul ettiği KONGRA GEL'in 17 Mayıs 2005 tarihinde Ortadoğu ve Avrupa'dan 213 PKK üst düzey yöneticisinin katılımı ile kabul edilen "KCK sözleşmesi" ile PKK'nın çatı yapılanması olan KCK kuruldu.

Bu çatı yapı PKK'nın kuruluş amacına dönük olarak dünyanın her yanındaki örgüt destekçileriyle ilişki kurarak, onları Kandil'in hedefleri doğrultusunda yönlendirir ve ortaya çıkan sorunları çözmeye çalışır.

Her ne kadar KCK bir üst örgüt olsa da örgütün çekirdeği kurucu silahlı unsur olan Kandil yönetimidir. Onların stratejileri tüm yapının genel stratejisidir. Yani hem silahlı örgütler, hem de legal/illegal siyasal örgütler PPK'nın yani KANDİL baronlarının emrindedir.

Kandil, bu silahlı örgütlerin her tür ihtiyacını koordine eder. Örgüt tek bir parça örgüt gibi hareket ettirilir. Bu dört parçanın neresinde silahlı mücadele öne geçmişse KANDİL buradaki örgüte lojistik ve militan desteği sağlar. Şartlara göre, KANDİL'in tüm militan kadrosu bu dört parçadaki silahlı yapılara destek gerektiğinde görevlendirildikleri yerde savaşmak zorundadırlar.

Bu doğrultuda Kandil, Türkiye'deki çatışmaları yönettiği gibi Suriye ve Irak'taki çatışmaları da yönetmektedir. 

Irak'taki iç kargaşadan yararlanarak burada hakimiyet kurmaya çalışılırken aynı zamanda da Suriye'deki iç savaştan kantonlar çıkarma hesabı yapan Kandil, önce buradaki diğer Kürt örgütleri bastırmış, daha sonra Kobani'yi muhaliflerden temizleyerek burayı üs haline getirmişti.

Batı'nın ürettiği örgüt olan DAEŞ/IŞİD'in Kobani'yi işgal girişimi burada konuşlanmış olan PYD'nin uluslararası camiada sempati ve desteğini kazandı. KANDİL, Bölgedeki tüm örgüt üyelerini buradaki çatışmalarda görevlendirdi. ABD, PYD'ye ağır silahlar verdi ve bu silahlar sadece Kobani için değil, tüm bölgedeki çatışmalar için kullanılacak şekilde zula edildi. 

DAEŞ'e karşı oluşan ittifaktan istifadeyle KANDİL militan katılımını artırdı.

TÜRKİYE 'de DAEŞ'e karşı mücadele görüntüsü nedeniyle PYD'ye sahip çıkmak zorunda bırakıldı. İktidar buna ayak direnince de onu 'Kürt Düşmanı' diye kötüleyerek seçimlerde oy kaybına uğratıldı.

Böylece, KOBANİ'de olup bitenlerden TÜRKİYE çok yönlü olarak kıskaca alınmak istendi. İktidarı bir cephe "PYD/PKK destekçiliğiyle itham ederken, diğer bir cephede Kürtlere karşı pozisyon almakla suçladı..

Geldiğimiz nokta, Bölge'nin tümüyle ABD'nin, siyonizmin çıkarları için PKK'yı kullanmak istediğini açıkça ortaya çıkarmıştır.

ABD, Terör örgütü listesinde olan PKK ile direkt işbirliği yapmak yerine KOBANİ'den ötürü kahraman payesi verilen Kandil'in Suriye örgütü PYD ile iş tutmakta ve böylece PKK'nın hedefleri için adım atarken PYD ile maskeleme yapmaktadır.. 

Sonuçta AB(D), PKK ile elde etmek istediklerini onun yerine koyduğu, bünyesinde PKK ve PJAK'ın militanlarının da bulunduğu PYD'nin askeri gücü görüntülü YPG üzerinden emellerine ulaşmayı denemektedir.

Bilmiyorum hala bunu bu millete yuttarabileceklerini mi düşünüyorlar?

Yoksa, "Biz ne diyorsak o" diyerek dilediklerini yapabileceklerini mi sanıyorlar?



Adnan ONAY, 15.02.2016, Sonsuz Ark, Konuk Yazar

Seçkin Deniz Twitter Akışı