18 Şubat 2016 Perşembe

SA2505/KY35-YTK61: Sorular ve Dolambaçlı Cevaplar

"Milyon soru var tek kelimelik cevapları olan, ama asla verilmeyen. Verilmeyecek de zaten."


"Ya aslında ta öyle değil de tam şu açıdan eğilerek bakınca öyle görünüyor…”

“Tabii siz de haklısınız fakat malûm… şartlar…”

“Hakkımızda nasıl bunu düşünürsünüz… olur mu hiç öyle şey; o ayrı bu ayrı…”

“Biz ayrım yapmadan taraflara teenni tavsiye ediyoruz…”

Bu ve benzeri sayılamayacak kadar cümle kurmak mümkün. İnsan aklı, dili, zekâsı basit birkaç cümle, kelimeyle bir şeyi doğrudan söyleme imkânına sahip. Diğer yandan o basit gerçeği, cümleyi, tek bir kelimeyi kullanmamak için etrafından dolanma yöntemleri bulmada ise yüzlerce kat daha fazla kabiliyetli.

İç içe geçmiş iki temel sorun ana gündemimiz.

Hayatımızı, yaşamı ve ölümü, bugün kadar geleceğimizi, biz kadar çocuklarımızı torunlarımızı, ekonomimizi, kültürümüzü, insanlığımızı etkiliyor, sınıyor, değiştiriyor veya değiştirmeye çalışıyor.

Yarın değişir elbet bu başlıklar, ama bugün ikisi bütün bültenlerden bütün kahve sohbetlerine kadar her yerde: Terör ve Suriye…

İyi ama aslında neyi tartışıyor, neyi neyle kıyaslıyoruz peki?

Basit soruların basit cevaplarını neden bulamıyoruz?

Çünkü tarafların çoğu baştaki cümlelerden kuruyor boyuna.

“PYD terör örgütü değil ittifak yaptığımız bir güç” diyor meselâ ABD. Bu cümlenin bu topraklarda çevirisi “Biz Suriye'nin kuzeyinde, tam sizin sınırın altında yeni bir Kürdistan kurulmasını destekliyoruz veya en azından böyle bir gelişmeden hiç rahatsız değiliz…” olarak okunuyor oysa.
“PYD eşit değildir PKK” denilebiliyor.

Kimse bilmiyor mu PYD saflarında bu ülkeden giden Kürt gençler var mı veya tersine Güneydoğu'da kanlı bir çatışma ortamına sadece tek şartla, ölene kadar savaşmaları için gönderilenler arasında PYD saflarından gelenler yok mu?

'Yedi kere sekiz' elli altı ediyor da 'sekiz kere yedi' niye başka bir sonuç versin?

Niye Kürt siyasal hareketi adına konuşan ya da eylem yapanlar açık seçik üniter devlet yapısını istemediklerini, yerine silahla başka bir model oluşturmanın tek hedefleri olduğunu söylemiyor?

Ya da aralarında olup da aslında bunu başaramayacaklarını bilen, düşünenler neden sınırın bu tarafında ölüme gönderdikleri gençlerin; onların öldürdüğü insanların; şehit ettikleri polis askerin asıl Suriye meselesi için kanının akıtıldığını söylemiyor, söyleyemiyor?

Bu mesele çıkana kadar bilinen bütün haritalarda Suriye'nin kuzeyinde Kürt, Türkmen, Arapların bölge bölge, sıralı değil sıçrayarak iç içe, son tahlilde karışık şekilde yaşadığını; o kuşağın tamamının hiçbir etnik gruba ait olmadığını ifade etmiyor?

“Kürtler kendine bir devlet kursun diye Türkmen ve Arapların elindeki topraklara el koymasına göz yumuyoruz arkadaşım” cümlesine daha kaç takla attırılabilir ki?

Kurulacak müstakbel Kürdistan Ankara ile dost mu olacak, buradan giden insanlar dönüp doğup büyüdükleri toprakları da o yeni Kürdistan'a katmak istemeyecek mi… sorularına neden tek kelimelik olsun cevap yok?

Niye bu savaş hep kuzeye, üstümüze üstümüze gelişiyor; Suriye basıncın çıkış yapabildiği tek yeri Türkiye sınırları olan bir düdüklü tencere mi?

Bu ateşi hiç kısılmayan ve hep yukarı yukarı basıncını artırsın istenen ülkeye sınırı bile olmayan İran ta Irak üzerinden askeri operasyon yaparken Rusya üsler ve havaalanları açarken kimsenin açık seçik dümdüz net bir açıklaması var mı?

Kurulan koalisyonda kaç ülke var?

Misket, scud, napalm, kimyasal, sarin, fosfor, vakum ile bol miktarda canlı bomba yanında ayrıca icad edilmiş hangi son model uçak, silah Suriye topraklarında değil?

Ülkeler örgütler özel paralı örgüt ve askerlerin çetelesini belki, ancak istihbarat örgütleri tutabiliyordur.

Milyon soru var tek kelimelik cevapları olan ama asla verilmeyen.

Verilmeyecek de zaten.

Geriye Diyarbakır Ulu Camii'nde gözü yaşlı Cuma kılan yaşlılar, ölmüşlerinin yasını tutanlar, bir keskin nişancının belki aynı okula gittiğini bile hatırlamadığı bir insana ateş etmeye hazırlanan işaret parmağının ucundaki ölüm, yem veremediği için ölen kanaryalarının ardından gözyaşlarını silen amca ve onca yetim kalacak.

Ve elbet analar…

En çok ve kıyamete kadar onların içinde kalacak, hiç çıkmayacak bu saçma, bu bin bir uluslar arası hesabın döndüğü, bu açık net konuşulmayan çatışmaların savaşların hüznü kederi acısı.


Yaşar Taşkın Koç, 18.02.2016, Sonsuz Ark, Konuk Yazar
Yaşar Taşkın Koç Yazıları








Sonsuz Ark'ın Notu: Yaşar Taşkın Koç Beyefendi'nin yazılarının yayınlanması için onayı alınmıştır. Seçkin Deniz, 16.07.2015


İlk yayınladığı yer: Yeni Şafak

http://www.yenisafak.com/yazarlar/yasartaskinkoc/sorular-ve-dolambacli-cevaplar-2026839

Seçkin Deniz Twitter Akışı