21 Şubat 2016 Pazar

SA2517/KY1-CÇ198: Pazar Yazıları 13

"Sevgili karîlerimin (okuyucularımın) inanılmaz baskıları karşısında yelkenleri indirip yazmam isteklerine boyun eğdiğimi itirafla:)"


PAZAR YAZILARI -13-

ÖFKENİN KÖKENİNDE GİZİL GÜÇLERİN PARMAĞI
-ya da Eris'in sungusu elmayı yeme hevesine kapılışın acıklı öyküsü-

Gördüm ve söylüyorum işte Eris’in sungusuna hiç düşünmeden atılmışsınız tüm uyarılara karşın. Paylaşmışsınız. Paylaşmaktasınız. Bu yüzden öfkelerinizin ökçeleri pek sert pek haşin. Eris sizi en zayıf yerinizden yakalamış, burnu halkalı bir köle haline getirmiş ve bu halinizle gönenmişsiniz. 

Tavus kuşları gibi yahut hindiler gibi kabarmaktan, kabarıp sataşmaktan haz almakta aldığınız hazla coşmaktasınız, coşturmaktasınız. Oysa söylenmişti size öfkesine galebe çalandır kahraman, öfkesine baş eğdirendir gerçek inanç erleri. Siz ne çabuk tüketmişsiniz kendinizi, ne çabuk tükenmişsiniz.

Nasıl da bahtiyarsınız öfkelerinizin kundaklarında. Kundaklarınızda nasıl da çırpınıp debelenmekte ve haykırmaktasınız ya da kusmaktasınız öfkenizi. Öfkeleriniz ne iğrenç bir koku yaymakta yeryüzüne bir bilseniz. Yeryüzüne, gökyüzüne yaydığınız bu koku nasıl da her şeyi çürütmekte bir görseniz. Göremezsiniz çün kör etmiş gözlerinizi öfke. Öfke bağlamış gözlerinizi. Hem iki gözünüzü birden kör etmiş.

Gördüm ve söylüyorum işte Eris’in Elma’sıyla zehirlenmiş her birinizin fıtratı. Kararmış her birinizin kalbi. Değilse bu öfke çığlıkları ne diye yankılanmaktadır yeryüzünün her köşesinde. Öfkenizin tırnakları nasıl da uzamış öyle! Nasıl da birer vahşi hayvan pençesine dönüşmüş ve nasıl da kibirleniyorsunuz pençelerinizle! Nasıl da toz dumana boğuyorsunuz yeryüzünü, gökyüzünü! Nasıl da kanla irinle yıkıyorsunuz yeryüzünü, gökyüzünü! Yıkamaktasınız, hem ne coşkuyla ne zevkle ne mutlulukla yıkamaktasınız. 

Öfke iradenizi kör edendir, bilincinizi ifsat edendir. Mizan ül aklı sarhoş edendir. Öfkesine galebe çalamayan azgın sulara kapılmış zavallı bir kütükten farksızdır. Farkında değil misiniz kapılıp gittiğinizin? Öfkenin elinde bir oyuncak mı olacaktın? Durup bir öfkeye galebe çalmak için yollar aramayacak mısın? Hala aramayacak mısın? Arayıştan hep kaçacak mısın? Ruhunu Eris’e satmaktan yorulmayacak mısın? Ne gün atacaksın sırtından öfkeni? Öfke senin bineğin olacağına sen öfkenin bineğisin, daha ne kadar zaman katlanacaksın bu binekliğe?

Gördüm ve söylüyorum işte Eris’in tutsağı olmuşsunuz her biriniz. Her biriniz tutsaklığınızı övmektesiniz. Her biriniz hiç düşünmeden, düşünmeye gerek duymadan, düşünmeye, akletmeye sırt çevirerek tutsaklığa özenmekte özendirmektesiniz yekdiğerinizi. Tutsaklığa çağırmaktasınız her biriniz yekdiğerini. Öfkenizi yaymaktasınız durmadan, bıkmadan, usanmadan ve utanmadan. Ar duygunuzu yemiş bitirmiş öfkeleriniz. Öfke yalana sarmış sarmalamış her birinizi, her biriniz yalan ekip öfke biçen olmuşsunuz. Öfke çoğaltan olmuşsunuz. 

Gördüm ve söylüyorum işte öfke hem size, hem yeryüzüne hem gökyüzüne acıklı bir son hazırlamakta. Acıklı bir son gözüküyor ufukta. Evrenin ufku gittikçe kararmakta ve fakat siz bu karanlığı kutsamaktasınız. 

Eris’in elması böyledir işte. O elmadan tadan karanlığa sevdalanır, karanlıktan haz alır, karanlıktan beslenir, karanlığı besler. Övgüleriniz karanlığadır. Sövgüleriniz aydınlığa. Aydınlıktan bir vampir gibi kaçar Eris’in elmasından tadan. Merhamete düşman kesilir Eris’in elmasından tadan. Merhameti korkaklık olarak pazarlar Eris’in kulu olan. 


Cemal Çalık, 21.02.2015,  Konuk Yazar, Sonsuz Ark, Pazar Yazıları

Pazar Yazıları
Cemal Çalık Yazıları

Seçkin Deniz Twitter Akışı