"Hiçbir şey böyle kalmayacak elbet. Yüz milyonlarca insanın geleceği bundan etkilenirken böyle sürmeyecek şüphesiz."
Ülkesinden uzaktaki milyonlarca Suriyeli çocuğun bir ülkesi olacak mı, buna karar veriyorlar. Gittikleri yerlerde doğanlar o ülkeye dönebilecek mi, buna da… Benzetecek bir örnek aranırsa en çok belki Yugoslavya'nın dağılma, dağıtılmasına benziyor yaşananlar. Kabaca üç parçaya ayrılmaları yetmeyecek gibi ama; tıpkı oradaki gibi iç içe kantonlar da boy verecek, vücut bulacak sanki.
Bu kadar çok kaşınan kanırtılan kanatılan ayrışma coğrafya ve nüfusunun cetvelle çizilmiş haritalarla bölünmesini de imkânsız kılıyor gitgide.
Müstakbel Kürdistan olarak selamlamaya hazırlandıkları kuzeydeki koridor bakarsınız Türkmen, Arap, Kürt kantonlarının iç içe olduğu başka bir şeye dönüşür.
Işid Işid… diye yeri göğü inletirken bakarsınız o da buhar olup kaybolur ortada Irak sınırlarını aşmış bir Sünni bölge kalakalır.
Akdeniz kıyısındaki müstakbel Nusayri devletin bile mezhebî ve etnik açıdan ne kadar karmaşık olacağını bugünden kestirmek mümkün görünmüyor.
Suriye çok şeye gebe evet.
Ama yine de yaşanan bunca savaşın çatışmanın akan kanın bir tortusu olacak ve bölgenin geleceğini şekillendirecek dinamikleri harekete geçireceği de ortada.
Suriye meselesi Suriye olarak kalmayacak özetle.
Daha şimdiden Irak'ı ne kadar etkilediğini biliyoruz.
Yetmiyor Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi'nin geleceğini de değiştirme potansiyeli taşıyor.
Tarih Doğu'da sandığımızdan ağır akıyor özetle. Zaman dediğimiz şey madem hareketle bağımlı, bu bombaların gürültüsü çıkardığı toz duruldukça yine sandığımızdan daha ağır aktığına şahit olacağız demektir.
Evdeki hesap da çarşıya uymuyor genelde Doğu'da.
Şam'ın da çarşıları ünlü.
Sadece dışarıdakilerin değil müdahil olanların hatta Şam'da oturanların da evde yaptıkları hesaplar çarşıya uyacak gibi değil görünen o ki.
Velhasıl Suriye'nin derdi kısa vadede bitmez; orta vadeyi de aşar böyle böyle.
Teselli kabul edilirse ancak azaldığını görür yaşayanlar.
Tarihin bölgede alt üst oluşlara tanıklık ettiği bir dönemine tesadüf ettik.
Sonra olacakları kestirmenin daha zor olduğu bir dönemine.
Koca koca başkentlerde yapılan hesapların da yaşanan çağın hızının da o topraklarda istenilen eşleşmeyi sağlamadığı bir döneme.
Hiçbir şey böyle kalmayacak elbet.
Yüz milyonlarca insanın geleceği bundan etkilenirken böyle sürmeyecek şüphesiz.
Hepsinin yanı başında veya Afrika gibi hemen karşı kıyıdaki toprakların ve onun üzerinde yaşayan insanların bütün bu olup bitenler durulunca herkes için nasıl bir değer taşıdığı daha iyi anlaşılacak.
Petrolsüz doğalgazsız ekstra avantajları olmayan Anadolu coğrafyasının dişini tırnağına takarak Balkan Savaşları'ndan itibaren ancak on iki yıl çarpışıp sonra tekrar kurduğu devletin günümüze kadar getirebildiği şeylerin anlamı bir kez daha anlaşılacak.
Bu topraklar üzerinde Kürtler için ayrı bir parça istemenin mümkün hale getirilse de fiilen gerçekleşmesinin imkânsız olduğu kısa süre sonra bir kez daha yeniden yine anlaşılacak.
Suriye meselesine bağlı olarak inip çıkan bu tansiyon elbet sona erecek.
Modern gelişmiş Batılı toplumlar gibi ülkelerine sığınan misafirlerin değerli eşyalarına el koymayı bilmeyen bu ilkel topluluk, kapmalarını yakıp sevinç çığlıklarıyla alkışlamaktan aciz bu tarih dışı millet zamana yayarak kendi sorunlarını da çözüp Anadolu topraklarının herkes için yaşanabilir bir dünya örneği olunabileceğini bir kez daha ispatlayacak.
Derdi olan, ama gerçekten, samimi olarak derdi olan bunun böyle olduğunu görür ve en azından sadece asıl bunu murad eder.
Yaşar Taşkın Koç, 25.02.2016, Sonsuz Ark, Konuk Yazar
Yaşar Taşkın Koç Yazıları
Takip et: @yasartaskinkoc
Sonsuz Ark'ın Notu: Yaşar Taşkın Koç Beyefendi'nin yazılarının yayınlanması için onayı alınmıştır. Seçkin Deniz, 16.07.2015
İlk yayınladığı yer: Yeni Şafak
http://www.yenisafak.com/yazarlar/yasartaskinkoc/agir-agir-degisen-2026998