28 Şubat 2016 Pazar

SA2548/KY1-CÇ202: Pazar Yazıları 14

"Sevgili karîlerimin (okuyucularımın) inanılmaz baskıları karşısında yelkenleri indirip yazmam isteklerine boyun eğdiğimi itirafla:)"


PAZAR YAZILARI -14-

DİRİMSELLİĞİN KENDİ OLARAK SÜRDÜRÜLMESİNİN ÖNEMİNE DAİR KILGISAL KANITLARIN PEKİNLİĞİ
- ya da canlı olmanın kavaidi-

Diri olmanın kolaycılığı saçıp savuruyor seni, beni, onu, sizi, bizi, onları. Bir miras yedi gibiyiz. Öylesine har vurup harman savuruyoruz ki diriliği, öyle kolay tüketiyoruz ki. Öyle kolay tüketiliyor ki. Var olmanın bir adım ötesinde olmak demek olan diriliğe böyle hoyratça davranışımızın altında ya olan bitenin ayrımında olmamak ya da ürkünç bir yazgıcılığa kapılmışlık yatıyor.

Varsın, varız, dirisin, diriyiz. Öyle ise seçilmiş olansın, seçilmiş olanım. Olan bitenin öyle olup bitmiş olmaması için davranan olman gerek, olmam gerek. Ve fakat işte olan biten olup bitmiş oluyor ve öyle oluyor. Bir göz, bir kulaksın hepsi bu. Bir göz bir kulağım hepsi bu. Bu hoyratça davranmak değil midir diriliğe? Diriliği hoyratça harcamak değil midir? Nasıl harcarım, nasıl harcarsın diriliğini böyle hoyratça? Bu bir kaçış değil de nedir? Bu bir seçilmişliğini inkâr değil de nedir? Kendini küçük görme, kendini hor görme değil de nedir? Kendini yoksama değil midir bu? Bu bir kendini inkâr değil midir? Bu inkâr sorumluluğundan kurtaracak mıdır beni, seni, onu, sizi, bizi onları?

Tüm yakınmalarımızın temelinde bu kaçışımız, bu hoyratlığımız, bu müsrifliğimiz yatmıyor mu? Tüm acıların, sıkıntıların, yoksullukların, yoksunlukların temelinde bu inkâr, bu görmezlik, bu bilmezlikten gelme değil de başka nedir? 

İster dinsel bir anlam yükle varlığına diriliğine ister ladini bir anlam yükle varsın, dirisin, buradasın, öyle ise bunun bir nedeni olmalı! Bu seçilmiş olmanın bir gereği olmalı. Var olmanın bir adım ötesi olan diri oluşunun bir gereği olmalı. Bu gerek sanmam ki dünde olmuş olanı yinelemen olsun. 

Dünde yaşamış olanı bugünde yaşatmak için olmuş olacağını sanmam. Hayır, hayır sanının burada yeri yok. Bu apaçık olan bir şey. Bu apaçık bir şey sen kendin olarak olan biten karşısında kendi mührünü vurmak için varsın. Kendi farkındalığını katmak için buradasın olan bitene. Olup bitecek olana yön vermek için buradasın. Diri olarak var oluşun bu yüzden.

Kendinden öncekileri yadsımak değildir bu. Kendinden öncekileri yoksamak değildir bu. Ama kendinden öncekileri yaşamak için uğraşırsan işte o vakit hem onları hem kendini yadsımış olacaksın. Onlar seni muştuladılar. Evet, senden öncekiler seni muştuladı varlığa. Ve fakat sen bu muştuyu boşa çıkarmaktasın, boşa çıkarmaktayım diriliği hoyratça harcarken. Senden öncekiler görevlerini hakkıyla yerine getirmiş olmalılar ki sen buradasın ve varsın! 

Öyle ise sen de gelecektekiler için görevini yapmalısın. Diriliğin hakkını vermelisin. Söze yüklenerek, sözü yüklenerek değil elbet. Söz seni eyleme taşımıyorsa anlamı nedir var olmanın diri olmanın? O yapılanı –söz söylemeyi- her hangi bir kayıt cihazı senden daha uzun soluklu yapacaktır. Gece gündüz bitimsiz bir biçimde yineleyip dursa da ne kendisi ne çevresini dönüştürebilecektir sözler yönünde, söyledikleri yönünde. 

Söylemek, sözde kalmak, söze yüklenmek diriliği hoyratça saçıp savurmanın başka bir biçemidir. Sözü eylem kılmayış için ulaşılacak her bahane her gerekçe diri olmayı inkârı onamak için kurgulanmış bir reçete değil de nedir? Kaçışını gizleme çabasından başkaca nedir? Ey var olan, diri olarak var olan daha ne kadar kaçacaksın? Daha ne kadar gerekçeler üretmek için sana verilmiş olanı hoyratça harcayacaksın?  



Cemal Çalık, 28.02.2015,  Konuk Yazar, Sonsuz Ark, Pazar Yazıları

Pazar Yazıları
Cemal Çalık Yazıları

Seçkin Deniz Twitter Akışı