31 Mart 2016 Perşembe

SA2702/KY28-ATA141: 31 Mart; Azerbaycanlılar'ın Soykırım Günü

"Azerbaycanlıların Soykırımı Günü’de hayatlarını kaybetmiş can kardeşlerimi saygıyla anıyorum"



Azerbaycan Halkının Ümummilli Lideri “Haydar Aliyev”in 26 mart 1998 tarihli kararı ile her yıl 31 Mart, Azerbaycanlıların soykırım Günü olarak anılmakta olup, Azerbaycan’ın kanlı facialarının, Azerbaycanlıların topluca katledilmesinin anımı, “Azerbaycanlıların Soykırımı Günü”dür.

SA2701/KY29-YA56: Kırım Türklerinin Özgürlük Savaşçısı Abdülcemil Kırımoğlu Röportajı

Kırım Türklerinin özgürlük savaşçısı Abdülcemil Kırımoğlu, Rumlarla Rusların birbirlerine benzediğine vurgu yaparak, Türkiye’nin garantörlüğünün kalkması halinde Kıbrıslı Türklerin adadaki varlığının silinebileceğini söyledi:

“Kırım Tatarlarının akıbetine uğrarsınız”


Sunum:

Bağımsızlık mücadelesinin efsane ismi Kırım Tatar Meclisi eski Başkanı Mustafa Abdülcemil Kırımoğlu, Kıbrıs Türkü’ne önemli mesajlar verdi. Türkiye’nin kıymetinin bilinmesi gerektiğine vurgu yapan Kırımoğlu, “Biliyor musunuz, Kırım Türkleri arasında 1943 doğumlular yok denecek kadar azdır. O yıl doğan çocukların çoğu göç yollarında ölmüştür. Bugün yine eza içindedir Kırım Türkü… Mecburi Rus vatandaşı olmanızı istiyorlar, can güvenliği tehlikede, evlerde arama yapıyorlar. Tatarlar korku içinde. Serbest konuşma yok. Gizli polis her yerde... Evleri arıyorlar ve yasak kitap arıyorlar. Dini kitaplar, siyasi kitaplar yasak. Liste yaptılar, 3 binden fazla kitap ismi var yasak olan” dedi.

SA2700/KY25-NO49: Cevap Ver Mihraç, Nasılsın?!

"Ama Mihraç şimdi sırası mıydı ölmenin? Eğer halâ sağsan masaya üç defa pardon tweetlerini üçe katla!"


Umut dünyası işte! Bir ihtimal? Olayı mevcut bütün kaynaklardan araştırdıktan sonra son bir umut Mihraç Ural'ın twitter hesabına gayet safiyâne, nötr bir tweet atmış Ayşe Hür: "Nasılsınız?!" 

Cevap ver Mihraç, Nasılsın?!

Tercümesi: Mihraç nerdesin? Öldüğüne dair haberler dolaşıyor ortalıkta. Aldığım bütün sinyaller negatif. Herkes senin için öldü diyor, ama ben inanmak istemiyorum. 

SA2698/KY1-CÇ224: Düşlerin İsyanı/Roman-Bölüm 5-I

"Yaşamım düş kurmakla geçti ya!"

İnsan ancak tüm nesneler konusunda  bilgi sahibi olduktan sonra kendini tanımış olacaktır. 
 Çünkü nesneler insanın sadece sınırlarıdır.
Nietzsche

Bölüm Beş
-I-

Yazıhanenin kapısında büyük harflerle "Bilgi İşlem Merkezi/İşi Olmayan Giremez" yazısına gözüm iliştiğinde uzun uzadıya beyaz levhaya bakmış, sonra şaşkınlığımı yenemediğimden, Ferzenizm’in kayıp kişisi gibi belleğimin karanlığında bir belirip bir sönen görüntüleri yerli yerine oturtuncaya kadar bir zaman orada oyalanıp durdum.. yazının düşündüğümden de etkileyici olduğunu anlamıştım.. 

SA2697/KY35-YTK73: Eğer Göründüğü Gibi Olsaydı

"Geçen hafta yemin billâh savunduğunuz şeylerden herhangi birine bakın isterseniz… hâlâ orada mı?"


Haberler uçuşuyor, sosyal medya çalkalanıyor. Deniz kıyısında akşam üstü kumlara yapılan kaleler gibi hepsinin akıbeti. Biraz sonra deniz yükselecek bütün o özene bezene yapılan şeyler suya karışacak.

Ama sular durulmayacak. Sayılamayacak kadar çok dalga vuracak büyüklü küçüklü aralıksız. Hayatımızı kuşatmaya çalışan haberler tweetler, facebook mesajları, yorumlar, altyazılar her gün yeniden ve yeniden dolup boşalacak. Yağacak üstümüze ıslatmadan.

30 Mart 2016 Çarşamba

SA2696/TG184: Amerikan Katliamı; CIA’in Suç Tarihi- A Timeline of CIA Atrocities-3

"Sorumlu Karşıtlar Birliği (The Association for Responsible Dissent), 1987 itibarıyla CIA gizli operasyonlarının 6 milyon insanın ölümüne sebep olduğu tahmininde bulunmaktadır. Eski Dışişleri Bakanı William Blum bu durumu doğru bir şekilde “Amerikan Katliamı” olarak tanımlıyor."


A Timeline of CIA Atrocities

1974

CHAOS Operasyonu: Pulitzer ödüllü gazeteci Seymour Hersh, ülke içi gözetime yönelik, savaş karşıtı ve insan hakları ile alakalı grupların açığa çıkarılması amacıyla gerçekleştirilen CHAOS Operasyonu hakkında bir yazı kaleme alır. Ortaya çıkan bilgiler ulusal çapta büyük bir öfkeye neden olur. 

CIA terörle mücadele birimi başkanı James Jesus Angleton’un gerçekleştirdiği illegal iç istihbarat faaliyetleri Kongre’de ele alınır. Bu illegal faaliyetler arasında mektupların açılması ve savaş karşıtı göstericilerin izlenmesi bulunmaktadır. Yapılan soruşturma sonucunda Angleton’un CIA’daki görevine son verilir. 

SA2695/KY29-YA55: KTOEÖS Sendikası Başkanı Gökçebel’e Dava Açılmalı

"KKTC İlahiyat Kolejleri'nde yetişenlerin canlı bomba olmaya azmettirildikleri iddiası boş bir ezber değil, bilinçli bir iftira, ötekileştirme ve hedef göstermedir."


Kıbrıs Türk Orta Eğitim Sendikası Başkanı (KTOEÖS) Tahir Gökçebel’in ağzından çıkanlar, kavgada söylenmez cinsinden; İlahiyat Koleji adı altında “geleceğin canlı bombalarının” yetiştiğini savunuyor, Orta Öğretim Sendikası'nın başındaki kişi.

İnanılır, akıl alır gibi değil söyledikleri. Hangi akla, hangi ülküye hizmet ettiğini anlamak aklı aşıyor. Sendikacılığa yeni bir anlam yükleyen, eğitim sisteminin yerlerde sürünmesine sebep olan, nefret, tarafgirlik/ ötekileştirme konusundaki iddia ve enerjilerini, eğitim seviyesini ileri taşımak için kullanmayı reddeden bir ekolün temsilcisi söylüyor bunu.

SA2694/KY28-ATA140: Sahte Rapor ve İzinle Tatil

"Balık baştan kokmuş. Esasen, yalan yere istirahat izni veren doktor hakkında soruşturma açılmalı eğer bronşit olduğu için 1 gün izin yazdığı hastası, söz konusu hastalık gününde eşi ve çocuğu ile mutlu bir tatil yapıp, resimler çektirip, sosyal medyaya koyuyorsa…"


KKTC’de kendine özgü devlet memuru olmak anlayışı ve sistemi var. 

Sistemin özü “Ben istediğimi yapayım, bana kimse dokunmasın, aklıma estiği vakit grev yapayım, vatandaş zarar görürse beni ilgilendirmez ama kimse benden tazminat istemesin, beni de işten atmasın. İşe gitsem de olur, gitmesem de ama ay sonunda maaşımı tam ve eksiksiz isterim.” 

SA2693/KY37-AZ65: İçten Pazarlıklı ve İki Yüzlüsünüz... İşte, Batıyorsunuz!

"İki yüzlüler, çünkü, emperyalist programlarıyla halkların özgürleşme hareketine karşı silah kullanıp, PKK gibi modern zamanlar Kızıl Kmer’i bir örgütle bile işbirliği yapıyor, DAEŞ gibi ürettikleri kanlı örgütler eliyle stratejik satranç oynamaya hevesleniyorlar."


Daha, dün gibi: 9 Mart 2016, yer, Ankara Hilton Oteli... Türkiye-Belçika “üçlü bakanlar” toplantısı. Türk tarafından Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Adalet Bakanı Bekir Bozdağ ve İçişleri Bakanı Efkan Ala masanın bir yanında, Belçika’dan, Dışişleri ve Avrupa İşleri Bakanı Didler Rynders, Güvenlik İşleri Bakanı Jan Jambon, Adalet Bakanı Koen Geens ile Göç ve İltica Bakanı Theo Francken diğer yanında...

Belli ki, iki devlet arasında çok ciddi bir güvenlik sorunu var, yoksa, niye, bu kadar bakan bir masaya oturup saatlerce, istihbarat raporlarına dayalı toplantı yapsınlar?

SA2692/KY33-YO85: Cemiyet'in Ödülünü Hak Eden Esas Haber...

"Gazeteciler Cemiyeti yılın haberi ödülünü, onun suyunun suyu olan haberden alıp kesinlikle bu habere vermeli."


Türkiye Gazeteciler Cemiyeti’nin yıllık ödülleri dağıtıldı geçen hafta. Seçici kuruldaki isimlere bakınca ödülü kimin alacağını tahmin edebildiğiniz bir ülke için şaşırtıcı değil sonuçlar. O yüzden maalesef pek de itibarı yok bu ödüllerin.

Cemiyetin gazetecilik dalında başarı ödülü bu yıl BirGün gazetesi editörü Can Uğur’un “Yeşil Kartlı Canlı Bomba” başlıklı haberine verildi

29 Mart 2016 Salı

SA2691/SD409: Sonsuz Ark’ta Gerçek Bir Yorumcu; Adnan Onay

"Düşünen ve düşündüklerini geçmişi hatırlayarak yorumlayan ve anlatan bir akıl Adnan Bey’in aklı; ısrarlı fikir takibi, samimi ve beklentisiz sorgulama biçimi, Sonsuz Ark’ta gündemi değerlendiren bir akış grafiği olarak sürüyor."


Ne zaman tanıştığımızı hatırlamıyorum, nasıl tanıştığımızı da. Sosyal Medya’da bir şekilde etkileştiğimiz dostlardan bir tanesi olarak somutlaşıyor Adnan Bey zihnimde. Hatta başlığı düzenlerken bile nasıl, ne şekilde tavsif etmem gerektiğini epeyce düşünürken buldum kendimi. İşyeri’nde kahvesini içerken çektiğim aşağıdaki fotoğrafta görünen de kendi tabiri ile kendisine benzetemediği biri… Işık etkisini göstermek için çektiğim bu fotoğrafın hikâyesine odaklayabilirim belki anlatacaklarımı.

SA2690/SD408: Kaygusuz Dem/ Duru Demler 25

     Sonsuz Ark/ Evrensel Çerçeveye Yolculuk

Fotoğraf: Seçkin Deniz, 2013, Yıldız Sarayı Parkı, İstanbul

Gözlerde yağmur yüklü bulutların hüznünü görmedin...

Soğuk ve katı İskandinav rüzgarlarını da, çağlardan artakalan kitapların taşıdıklarını da...

Bilgelerin, bilimadamları ile ayrıldıkları yerdeki kasırgayı da görmedin...

Akışkan gözyaşlarının sesini de duymadın... her an çekip gidecekmiş gibi duran bakışların içindeki derinliğin nefesini de... bir softa ile bir iyi akıllı insanın çatışan düşüncelerini de duymadın...

SA2689/SD407: "din, sadece size özeldir" /17.04.2006/ 462. patika


...bir nefestir din...
...ilk nefestir...
...ve son nefes...
...ve bu ikisi arasındaki her nefeste sadece bir nefes...
...kabullensen de, reddetsen de, o her daim bir nefestir...
...kukuleta giymişlerin deruhte ettiği değildir lâkin...
...ta firavun'dan önceye, iblis'e meyletmişlerin kurduğu tuzakların hiçbiri değildir...
...ne satır satır size anlatılan beşerî mülâhazâlar anlatabilir size dini, ne de beşerin en özgün ağızları kendiliğinden...

SA2688/SD406: Değirmenler/ Kiler 18 (Dipsiz Kuyu Değildir Hayat)

    Sonsuz Ark/ Evrensel Çerçeveye Yolculuk

"Zarar verdikleriniz veya yararlı olduklarınız yeryüzünün ve zamanın hangi dilimlerinde, "sizden etkilenerek" nelerle karşılaştılar?..."


Sizce yaşadıklarınız, yaptıklarınız ve söyleyip de yapmadıklarınız hayat denen bir "kuyu"da yitip gitmekte midir?...

Hâfızanızın derinliklerinde kalan tüm "şeyler" artık olmamışçasına unutuldu mu?...

Onların size kazandırdıkları ya da kaybettirdikleri ortadayken, sorumluluk duymamanız mümkün mü? 

28 Mart 2016 Pazartesi

SA2687/KY28-ATA139: Turizme “Touch Down” Dokunuşu

"Biri yüzümüze gülerken, diğeri de sırtımıza bıçak saplamaya çalışıyor."


Rumlar, sadece KKTC’ye turistlerin gelmemesi için değil, tüm konularda dış dünya ile temasımızı kesmek için ellerinden geleni yapıyorlar. O denli pişkinler ki, Rum lider Anastasiadis ara bölgede KKTC Cumhurbaşkanı Akıncı ile oturup kahve içmek eşliğinde Kıbrıs konusunu çözmek için müzakereler yaparken, Kıbrıs Rum Yönetiminin bürokratları aynı dakikalarda, 'Kıbrıslı Türklerin dünya ile olan bağını nasıl koparırız’ın hesap ve görüşmelerini yapıyor. Biri yüzümüze gülerken, diğeri de sırtımıza bıçak saplamaya çalışıyor. 

SA2685/KY36-CK59: Yaşadığın Ülkeyi Sevmemek Cool mu?

"Ve Türkiye'de muhalefet bir kere daha kendini marjinalleştirmek konusunda ne kadar mahir olduğunu ispatladı."


İfrat ve tefrit, Türkiye siyasetini ve sosyolojisini açıklamak için çoğu zaman anahtar kelimeler.

Dışlayıcı, ötekiyi düşman gören etnik milliyetçilik Türkiye'deki sekülerler arasında en yaygın ve belirleyici ideoloji oldu uzun zaman. Kürtler, Ermeniler, Yahudiler, Rumlar ve diğer gruplar bu sürecin kurbanı oldu. Seküler Türkler bu gruplara düşmanlık etrafında birleşti, kenetlendi.

SA2684/ÇY10-AÖ7: Röportaj; Polis Olmak

"Peki polisler bu mesleği severek mi yapıyorlar, meslekleri hayatlarını nasıl etkiliyor ve daha birçok soruyu bir polis memuruna sorduk, o da duygu ve düşüncelerini bizimle samimiyetle paylaştı."


Sunum:

Herkes sıcak yatağında uyurken onlar uyanık, gündüzleri herkesten daha uyanık; hani bir film repliği vardı, “Sen uyursan herkes ölür” diye onlar uyumuyor ne gece gündüz ,biz rahat yaşayalım diye.  

Kimisi bombaların gürültü ve gölgesi altında ölümü ensesinde hissediyor, kimisi hayatından vazgeçenleri vazgeçirmek için saatlerce usanmadan dil döküyor, bazıları sokaklarda bir koşucu edasıyla hırsız kovalıyor, kaybolan çocukları arıyor kimisi de sanki kendi çocuğu gibi, her kavgayı tam orta yerinden ayırıyor, kaçakçıları kıskıvrak yakalıyor, kimisi parçalara ayrılmış cesetleri topluyor tek tek.. Kim mi? Kahraman polislerimiz.

27 Mart 2016 Pazar

SA2683/KY35-YTK72: Mahşerin Üç Atlısı: Tıp, Hukuk, İletişim

"Sonsuz Ark Ailesi olarak Yaşar Taşkın Koç Beyefendi'ye TRT Haber ve Spor Dairesi Başkanlığı'nda başarılar diliyoruz, Allah yardımcısı olsun."


Yıllar önce dünyayı üç sektörün yönetmeye başlamasından şikayetçi olmuştum. Birçok toplantıda da dile getirdim bunu; Tıp, Hukuk, İletişim.

Birisi, Tıp nasıl yaşamamız ne yememiz kaçta uyuyup kaçta spor yapmamızı dayatıyor her gün. Televizyonlarda ve hele haberlerde mutlaka bir sağlık haberinin olması boşuna değil, izleniyor çünkü, izliyorsun ey okuyucu.

SA2682/ KhB29: Ve Sen İnci Tanesi Karanlık...


(Zaman durdu durulmamış zamanda)
(Kınında paslanmış kılıçlar gibi kınından çıktı rüyâlar)
(Gece korktu, gündüz korktu, ıslık çaldı karanlık)

***
Sadece izi düşmüş gözlerine güneşin... 
güneş kim ki... 
hem nasıl olur yeknesak hayatta bu... 
tutam tutam su gibiydi ya her şey...

SA2681/KY1-CÇ223: Pazar Yazıları 18

"Sevgili karîlerimin (okuyucularımın) inanılmaz baskıları karşısında yelkenleri indirip yazmam isteklerine boyun eğdiğimi itirafla:)"


PAZAR YAZILARI -18-

KÜTÜK YONTMANIN İNCELİKLERİNE DAİR OLASI BİR ÖNSÖZ
- ya da cinnetin cenneti-

Nice kâtib-i dircanlar kelam-ı kudretin keleşleri hakkında ta kablelmilâttan günümüze kadar ciltler dolusu kitaplar derç etmişler etmektedirler ve dahi edecekler de. Ancak ne hikmetse lazım olduğuna inandığımız bir nakkaş titizliğini bunlar da görmemekteyiz. Ne vardıkları hükümler hakkında ne yapıtlarının hacimler hakkında bir titizlik gözlemlemek olası değil. Adeta lakaytlık kanlarına işlemiş. Doğalarında lakaytlık olmuş olmalı ki böyle pespaye davranmayı içlerine sindirmiş olsunlar. Yoksa niçin böyle davranmış olsunlar?

SA2680/KY5-PT103: Tasavvuf; Bir Düşünce Virüsü/ Din Dersi Öğretmeni Mehmet Erol-Özel Bir Değerlendirme 7

  بسم الله الرحمن الرحيم

Bismillahirrahmanirrahim

“Tasavvuf” İslâm dünyasına hicri II. asırdan itibaren girmeye başlamış bir “düşünce virüsü"dür. 

***


GÜNÜMÜZDE KUTUP İNANCINA ÖRNEKLER


1. ÖRNEK
ALTINOLUK DERGİSİ, ARALIK 1995, SAYI 118, SAYFA 32-33
           Tasavvuf Meseleleri – Doç. Dr. H.Kamil YILMAZ
            Ricalü’l-Gayb – Gayb Erenleri

Allah dünyanın cismani düzenini sağlamak için bazı insanların bir takım görevler üstlenmesini murat ettiği gibi, âlemdeki manevi ve ruhani düzenin korunması, hayırların temini, kötülüklerin giderilmesi için de sevdiği bazı kullarını görevlendirmiştir. Bunlar büyük peygamberlerin yerine, onlardan bedel kişilerdir. Allah’ın yeryüzünü kendilerine muahhar kıldığı kimseler olarak değerlendirmiştir. Onlar âlemin intizam sebebidir. İnsanların işlerini tanzim ettiklerine inanılır.

SA2679/KY37-AZ64: Demokratikleşme... Hemen, Şimdi...

"Teröristle asla pazarlık yapamayız, ama, halka “çare vermek” elimizdedir..."


Terörizmle mücadele açısından yeni tarif ve uygulamalara ihtiyaç duyduğumuz dönemi yaşıyoruz. Yaşadığımız tehdidi iyi tarif edip, terörizmle mücadelede izlediğimiz tüm geleneksel kalıplardan sıyrılarak çözüme odaklanmamız gerekiyor.

Çünkü, “intihar eylemcisi”, görebileceğimiz en kanlı saldırgandır. İnsanlık, bir intihar eylemini durdurmanın ne kadar zor olduğunu 11 Eylül 2001 günü anladı. 19 intihar eylemcisi, 3 binden fazla sivil Amerikalı’nın ölümüne neden oldu!..

SA2678/KY13-AO61: PYD, PKK'ya Federasyon Kurmuş

"Ya herro, ya merro.."


Suriye'ye IŞİD/DAEŞ'i bitirme numarasıyla girenler sadece sonu gelmekte olan Esed'e hayat verdiler. Muhalifler karşısında Esed'in hezimetinin yaklaştığını gören Batı, Esed'in dostu olan Rusya'nın Suriye'de muhalifleri bombalamasına yeşil ışık yaktı ve bu sayede Esed kaybettiği alanların bir kısmını geri aldı, kaybetmekte olduklarını da kurtardı. 

Rusya sayesinde Esed'in elinde tuttuğu alan % 3-10 arasında arttı. Rusya'nın Suriye'ye giriş bahanesi olan IŞİD'le mücadelede ise hiçbir ilerleme kaydedilmedi. IŞİD'in alan hakimiyeti Rusya bombardımanları öncesindeki durumla aynı kaldı. Ele geçirdiği yerleri korumayı sürdürdü. Kısaca , Suriye'deki IŞİD varlığının asıl amacının AB(D)’nin Bölgeyi yeniden şekillendirmek istemesiyle ilgili olduğu iyice anlaşıldı..

26 Mart 2016 Cumartesi

SA2677/KY46-EE7: Bilim-Kurgu'nun Kurgusu

"Bilimle bütünleşebilen hayal gücü her zaman geliştirici oldu. Ama bilginin kurgusunu, bilimin kurgusuymuş gibi seyirciye aktaranlara soru işaretlerim de her zaman var olacak. Çünkü bilginin kurgulanması, bir takım bilimsel verilerin üzerine bir öykü inşâ etmekten çok daha büyük riskler taşıyor. Mesela insanlara yaşamadıkları sanallığın, gerçekten yaşanmış gibi kabul ettirilmesi gibi riskler."


Farkında mısınız, bilim-kurgu üretenler son zamanlarda tuhaf görünümlü uzaylı tiplemelerine yer vermekten kaçınmaya başladılar. Mavi ve yeşil adamlar, garip makyajlı tipler yeni filmlerde pek yok. 

Bilim kurgu, bir tür olarak ortaya çıktığında bu türden tiplemeler yüzünden pek kabul görmemişti. Çevremizdeki “akîl” insanların çoğunluğu filmlerdeki bu mavi/yeşil adamlarla dalga geçip, saçma sapan şeyler, hepsi uydurma demişlerdi. Yarı insan olan Mister Spock bile eleştirilerden nasibini almıştı. Buna karşılık biz, sinema insanoğlunun hayallerini zorlayabildiği bir mecradır ve gerçek hayata ışık tutabilir bile diyememiştik. 

SA2676/KY26-CA48: Halep Yine Şenlenecek

"Her şey değişirdi, sistemler, hanedanlıklar, işgalciler, yollar; Halep içe kapalı görünse de ışık saçan varlığıyla aynı kalırdı.O yüzden de, “İşte geldim gidiyorum/ Şen olasın Halep Şehri” demişti Âşık Garip."


Küçük bir yükseltiyi, bir tepeyi arkasına alan köy siluetlerini aşarak İsrail’in bombaladığı Lübnan’a destek vermek üzere Şam’a doğru gidiyorduk bir otobüs dolusu insan; yıl 2006. Az ileride beyaz siluetiyle beliren şehrin Halep olduğunu söylediler. Dönüşte uğrayacaktık şehre, kısmet olmadı. Aynı yılın Kasım ayında şehir İKÖ tarafından Halep İslam Kültür Başkenti unvanına layık bulundu. 

Nasılsa gidecektim yakında, herhalde giderdim; öylece geçti yıllar. Artık Halep bazı açılardan aramıza dağıldı, mültecilerin eliyle, aynı sebeple şehir olarak zayıfladı. Kendini toparlayacak sonunda, kim bilir kaç kez yaptığı gibi; ancak tam anlamıyla yanı başından geçerken siluetine hayran kaldığım şehir olmayacak.

SA2675/KY32-YR39: Gitmek, Ama Nereye?

"Bu insanın içindeki sonsuzluk duygusunun doğal bir parçası ve kaçma, çekip gitme, gidip de dönmeme gibi kırgınlığa işaret eden duygulardan farklı, güçlü bir serbesti hissi."


Gitme arzusu insanın içinde bir yerde bedeninin ve ruhunun bir parçası olarak usluca durur. Yaşamın birçok evresinde depreşen evden, mahalleden, şehirden, ülkeden gitme arzusu için illa ki savaşlar büyük karmaşalar olması gerekmez. Aslında çoğu insan bu arzuyu kuvveden fiile geçirmeyi istemez ama bir ihtimal olarak gitme imkanının uhdesinde olması nefes almasını kolaylaştırır sanki. 

Bu insanın içindeki sonsuzluk duygusunun doğal bir parçası ve kaçma, çekip gitme, gidip de dönmeme gibi kırgınlığa işaret eden duygulardan farklı, güçlü bir serbesti hissi. Herkes “Küçük Kara Balık” masalındaki gibi hemencecik yola çıkamaz ama gitme fikri aslında gidebilmeyi ima ederek kendini özgür hissetmenin yolunu açıyor.

25 Mart 2016 Cuma

SA2674/KY28-ATA138: Brüksel’den Mesaj Var

"Terör örgütlerine silah satan, parasal ve siyasi güç verip arka çıkan ülkeler eninde sonunda yaptıklarını ödemeye başlayacak. Kaçış yok." 


Belçika toprakları içindeki Waterloo kasabasında, 8 Haziran 1815 tarihinde yapılan ve adı İngilizce’de Waterloo savaşı, Fransızcada da Mont-Saint-Jean savaşı olarak tanımlanan savaş Avrupa’nın kaderini belirlemişti. Fransız İmparatoru Napolyon ile İngiltere-Prusya ittifakı Waterloo’da karşı karşıya gelmişti bu savaşta. 

Napolyon hem asker sayısı hem de teknolojik olarak çok daha üstündü, ama doğa koşullarını hesaba katamamıştı savaşı başlatırken. Şiddetli yağan yağmurlar sonucunda topları çamura gömülmüş, hareket edemez hale gelmiş, ordusunun konumlandığı yer stratejik olarak daha avantajlı bir yerde olmasına rağmen savaşı kaybetmişti; bu bir bölgesel savaştı. O güne kadar gelen savaş kavramlarının bir devamıydı. 

SA2673/KY13-AO60: Bunlar Hep Erdoğan'ın Marifetleri..

"ABD, Dünya'nın bu ahenkli gidişatına çomak sokan, Dünya sistemini işlevsizleştirme eylemlerine giren her kim varsa onlardan hesap soracaktır."


Türkiye Erdoğan'la birlikte öncekilerden farklı döneme girmiştir. O nedenle eski dostlarımızın(!) gözü hep Türkiye üzerine çevrilmiş, Türkiye Erdoğan nedeniyle bu ülkeler tarafından sıkı takibe alınmıştır.

Erdoğan, ülkede uygulanan geleneksel yöntemleri terk ederek ülkenin yabancı dost(!) devletler tarafından istikrarlı şekilde kontrolünü zorlaştırmıştır.

SA2672/TG183: Amerikan Katliamı; CIA’in Suç Tarihi- A Timeline of CIA Atrocities-2

"Sorumlu Karşıtlar Birliği (The Association for Responsible Dissent), 1987 itibarıyla CIA gizli operasyonlarının 6 milyon insanın ölümüne sebep olduğu tahmininde bulunmaktadır. Eski Dışişleri Bakanı William Blum bu durumu doğru bir şekilde “Amerikan Katliamı” olarak tanımlıyor."


A Timeline of CIA Atrocities

1956

Khruschev’in Stalin'in aleyhinde yaptığı 'Gizli Konuşma'yı ifşa eden Özgür Avrupa Radyosu, Macaristan halkını başkaldırması için kışkırtır. Radyo ayrıca savaşacak Macarlara, Amerika’nın yardım edeceği imasında bulunur. Ancak silahlı bir ayaklanma başlatan Macarlar, kendi kaderlerine mahkûm edilecek ve bu yardım gerçekleşmeyecektir, isyan sadece Sovyet işgalini davet etmeye yaramıştır. Çatışmalar sonucunda 7000 Sovyet ve 30.000 Macar hayatını kaybeder. 

SA2671/KY33-YO84: Boğaziçi’nde Yaşayan Simonlar 2

"Kısık sesle söylenen gerçekse biraz daha farklıydı."


25 Ağustos 2015 günü Tuzla Piyade Okulu’nun da içinde olduğu Kartal Aydos Ormanları’nda bir yangın çıktı. Yangın güçlükle söndürüldü. 15 gün sonra 10 Eylül 2015 günü askerî bölge olan aynı yerde yeni bir orman yanığını daha çıkınca polis yangınların sabotaj olma ihtimalini araştırmaya başladı.

Bir süre sonra bu yangını çıkaran, marketlere, AK Parti ofislerine saldırılar düzenleyen bir grup PKK’lı gözaltına aldı.

SA2670/KY47-OE1: Kuzey Işıkları ya da Tromsø-Trömsö Hezimeti

"Çok feciydi çok, öğle böyle değil, gözlerine inanamıyor insan; kendisini bilim kurgu filmlerinde olduğu gibi, sanki başka bir gezegene gitmiş gibi garip hissediyor, fakat felaket etkileniyor."


İlkokul sıralarına oturmadan önce Çavuşbaşı'nda sayımızı hatırlamıyorum, ama 5-6 ufaklıktan oluşan ve çete gibi dolaşan bir grubun içindeydim. Evden uzak mahalle ve sokak aralarında dolaşır, salak salak gezerdik.

Sonrası tam bir facia oldu benim için, -ha burada yolda yürümesini de bilmezdim, kaç defa önüme bakmadığım için elektrik direğine çarptığımı hatırlamıyorum bile-, mahalle İlkokulu'na hiç de istemeden yazıldım, -aslında mahalle okulu olduğu için değil, okula gitmeye hazır olmadığım için isteksizdim- tüm bunların üstüne oldukça esmer tenli, fötr şapkalı adaşım olan öğretmen benim sınıf öğretmenim olunca, bana da okuldan her gün kaçmak kalmıştı; ta ki anneme yediremediğim ve bir ton dayak yediğim güne kadar.

24 Mart 2016 Perşembe

SA2669/KY1-CÇ222: Düşlerin İsyanı/Roman-Bölüm 4-V

"Yaşamım düş kurmakla geçti ya!"

Devler balçıktan yapılacak şeyleri öğrendiler.
 Bir kalıp hazırlayarak hafif tuğlalar döktüler.
Firdevsî

Bölüm Dört
-V-
"Eee...Sonra!” dedi Şehrazat.

Yüzüne baktım, her zamanki gibi rüyalıydı, garip bir hüznün tülleştiği coğrafyada nasıl dolaşacağımı şaşıran ben, karşımdaki yüze sıra gelince her şeyi unutuyordum, her şeye baştan başlamak zorunda kalan ben, sorgulayan bir insandan artık etkilendiğimden midir nedir ipin ucunu kaçıracağımdan korkuyordum, büyünün bozulmasını istemesem de sanki bu masal bir yerde bitecekmiş gibi bir hisse de kapılmıyor değildim, ya biterse gerçekten? Bu fikri hemen kovdum kafamdan, "Sonrası bizim kırılmışlığımız!" dedim, "Hepimizin kırılmışlığı!” 

SA2668/KY35-YTK71: Su Gibi Aziz

"Değerli, muhterem, şerefli, az bulunur ve bir arada…"


Her sıvı gibi girdiği kabın şeklini alır. Aşırı soğutulunca kabını da parçalar, buz olur. Aşırı ısınmada buhar olur kaçar gider. Sonra yeniden toplanır bir yere yağar daha duru. Çalkalanır çökeltir içindeki fazlalığı, üzerinden akar gider. Sıkıştırılınca parçalayıp geçer duvarı ya da sızar bir yol bulur kendine.

Her millet bir sıvıya benziyor olabilir mi? Genellemeler, bu tarz benzetmeler tehlikelidir bilirim, ama 'teşbihte hata olmaz' da bu toprakların lügâtına ait sonuçta. Türkler yani Anadolu'da yaşayan hepimiz -uzun uzun yazınca Türkmenler, Kürtler, Lazlar, Çerkesler, Araplar, Arnavutlar ilh. diye bir paragraf doldurmamız gereken insanlar- en çok suya benziyor olsa gerek.

SA2667/ÇY10-AÖ6: Ve Eskidi İnsan

"Kötüleşti insanlar edep yoksunu oldu ve suçlu zaman oldu. Zaman aynı zaman, eskiyen insan."


Eskiden bir hayat vardı, çok eskiden; çağdaşlığın, özgürlüğün, teknolojinin edepsizlik ve hayasızlık manasına dönüşmediği günler.

Dört duvar ardında yaşanırdı mutluluklar, sevinçler, hüzünler, acılar. Kimisi soğan ekmek yer uyur, kimisi Halil İbrahim sofralarıyla eğlenir, cümbüş yapardı. Kimse kimsenin gözüne ne açlığını sokardı ne tokluğunu. 

Gösteriş düşkünü değildi insanlar; utanırdı, ar duyardı. Kimi zenginliğinden kimi fakirliğinden. Mahremdi geceler; gündüzler, acılar, en çokta acılar ve açıklık..

23 Mart 2016 Çarşamba

SA2666/KY28-ATA137: Batı'nın Çöküşü Türkiye'nin Yükselişi (5)

"Türkiye günümüzde tartışmasız olarak bölgenin lideri. Önümüzdeki 10 yıl içinde ABD’nin gerileme süreci başladığı vakit bölgesel liderlikten aktörlüğe yükseleceği kesin." 


“TCG Anadolu” uçak gemisi, Türk Deniz Kuvvetlerinin gücüne güç katacak “Sancak gemisi” olmaya aday olurken Kara Kuvvetleri Komutanlığı’nın alçak ve orta irtifa hava savunma ihtiyaçlarını karşılayacak olan KORKUT tüm testlerini başarı ile tamamlayarak devreye girdi.

Türk Silah Sanayinin mucizelere imza attığı ve Türkiye’yi dünya savunma sanayisi içinde ön sıralara taşıdığı kesin.  

Aselsan tarafından 2010’da geliştirilmeye başlanan “Kundağı Motorlu Hava Savunma Sistemi KORKUT” alçak ve orta irtifa hava savunmasında kendisine verilecek her görevi başarı ile yerine getirecek kapasitede ve yapıda. Donanımı mükemmel.

SA2665/KY37-AZ63: Rusya İki Sandalyeli Yalta İstiyor; Amerika da...

"Tutsak olarak bin yıl yaşamaktansa, onurumuzla bir gün yaşayalım... Budur..."


Erdoğan-Aliyev’in Ankara’daki anlamlı kucaklaşması, dünyanın yeni rotasına karşı açık bir meydan okumadır!.. 

İki lider, Soğuk Savaş’ın sonlandığı günlerden bu yana yaşanılanlardan mutlu olmayan iki küresel gücün, dünyayı yeniden “iki kutuplu” yönetmekte sağladıkları mutabakatın muhtemel sonuçlarını görüyorlar.

SA2664/KY33-YO83: Boğaziçi’nde Yaşayan Simonlar 1

"Kısık sesle söylenen gerçekse biraz daha farklıydı."


11 Eylül 2012 günü İstanbul Sultangazi'deki 75. Yıl Polis Merkezi'ne bir canlı bomba girmeye çalışırken üzerindeki bombaları patlattı. Saldırıda bir polis memuru hayatını kaybetti, sekiz kişi ağır yaralandı.

Polis üzerindeki bombaları patlatan saldırganın DHKP-C’li İbrahim Çuhadar olduğunu açıkladı ve benzer saldırılar yapabilecek 9 kişinin fotoğraflarını medyaya dağıttı.

SA2663/KY36-CK58: Bana Sekülerler Radikalleşiyor Dedirttiremezsiniz!

"Sol düşünce ile meşrulaştırılan vandallık, barbarlık ve vahşet ilericilik olarak lanse edilebiliyor."


Tüm dünya kamuoyunun obsesif bir şekilde tartıştığı konu "radikal" İslam... Orta Doğu'ya dair kitabevlerinin en çok satanları kısmı, gazete köşeleri, akademik yayınlar... Hummalı bir şekilde özellikle genç erkek Müslümanların nasıl radikal örgütlere katıldığını anlamaya ve anlatmaya çalışıyor.

Oysaki Türkiye'de ve aslında tüm dünyada gördüğümüz başka bir trend var. Radikalleşme sadece Müslümanlar arasında bir sorun değil. Lakin bu mesele nedense hiç ilgi görmüyor.

22 Mart 2016 Salı

SA2662/SD405: Sonsuz Ark’ta Bir Medya Duayeni; Ardan Zentürk

"Ardan Bey’in yazılarını yayına hazırlarken derin bir özgeçmişin ve gördüklerini arka planıyla yorumlayabilen bir tecrübenin izlerini görebiliyorum."


İnsanları anlatmak zordur ya da kolay; bu ikisi arasında çok büyük farklar var aslında. Kolaydır çünkü; birkaç klişe cümle ile tanımlar geçersiniz, zordur çünkü; klişelere sığmayan bir ömür vardır, onu birkaç cümle ile anlatamazsınız. Ve aslında bazen insanı hiç anlatmamak gerek diye düşünüyorum herhangi bir haksızlığa meydan vermemek için. Anlatmamak da olmaz; zira iyi örneklerin hızla azaldığı günümüz duygusuz, değersiz ve bencil dünyasında. 

SA2661/SD404: Kaygusuz Dem/ Duru Demler 24

     Sonsuz Ark/ Evrensel Çerçeveye Yolculuk

Fotoğraf: Seçkin Deniz, 2013, Yıldız Sarayı Parkı, İstanbul

"İyi akıl, kötü akıldan kaçarmış", der eskiler...

İyi/kötü akıl var mıdır?.. Aklın sıfatları insan sıfatları gibi değerlenir mi?...

Elbette hayır!

Eskilerin insan ruhuna biçtikleri her kılıf, insan davranışlarında yüklendikleri her isim, akla atfedilir; bu itibarla, akla dair her şey, aynı zamanda insana dair olandır...

SA2660/SD403: "geçmiş'in elleri" /17.04.2006/ 463. patika


...geçmiş...
...geçen zamanda kalmış olanlara denirse...
...geçmiş, geçtiği için hükümsüz müdür?...
...geçmişte kalan izler, kaldıkları yerde çürümüş müdür?...
...geçmişte kalanların yaşadıkları neredeler?..
...o yaşantılardan etkilenenler kimler peki?...
...etkilenmişlerin etkiledikleri neredeler?...
...geçmiş, hangi izinden bağımsız bırakır, insanı?...
...ve geçmişin elleri, hangi insanı ölümüne dek çekmez?...

SA2659/SD402: Değirmenler/ Kiler 17 (Yazmak Sanattır)

    Sonsuz Ark/ Evrensel Çerçeveye Yolculuk

"Çünkü; insanlar sıradan olandan çok, düşünmediklerini, fark etmediklerini fark ettirenlerde bir "ışık" ararlar..."


Yazarlar, yazıyazanlar herkesin yazamadığını iyi bilirler...

Bu bir eksiklik değildir...

Enstrüman kullanamamak gibi... resmi resmedememek gibi... sanat olanı yapmak sanat olanı bilmekle mümkün...

Yazılar değerlendirilirken, bireysel tüm öngörüler diridir mutlaka... insanlar kendi akıl ve birikimleriyle okurlar çünkü... "başka" bakışları görebilmeleri olası değildir...

"Başka" bakışları görebilmek de bir tür sanattır...

21 Mart 2016 Pazartesi

SA2658/KY28-ATA136: Batı'nın Çöküşü Türkiye'nin Yükselişi (4)

"Yeniden tasarlanmış pisti sayesinde TCG Anadolu uçak gemisine F35B sınıfı, 5. nesil av ve bombardıman uçakları ile savaş helikopterleri inip kalkabilecek."


Türkiye'nin ilk milli keskin nişancı tüfeği JMK Bora-12, 2014 yılından bu yana aktif olarak TSK tarafından kullanılıyor. Tasarımı, modeli, alaşımı tamamen Türk mühendislerinin ve sanayisinin ürünü. Keskin nişancıların uzaktan vuruş için kullandıkları ve “Kanas” adı ile bilinen “Snayperskaya Vintovka Dragunova (SVD)” yani “Dragunov Keskin Nişancı Tüfeği”nden çok daha üstün özelliklere sahip.   

Özellikle sınırları gözetleyecek olan ve Türk Silahlı Kuvvetlerinin (TSK) hedef istihbaratına yönelik uydu görüntüsü gereksinimlerini karşılayacak olan Göktürk-1 Uydusu, çevre ile ilgili gerekli testler ve yeryüzünün doğal yapısına ilişkin detaylar, yazılım ve donanım birimlerinin müşterek çalışmaları ile görevine hazırlanıyor. 

SA2657/KY33-YO82: Yarın Bir Canlı Bomba Saldırısında Ölseniz Arkanızdan Yazılacaklar

"Siz öleceksiniz birileri katilinizi bırakacak ve cesetleriniz üzerinden katilinizin büyük patronu gibi konuşacak; Erdoğan gitmeli. Erdoğan’ı sevip sevmemeniz, AKP’ye karşı olup olmamanız kimsenin umurunda olmayacak."


Omagh, Kuzey İrlanda’da yer alan küçük bir kasabaydı. İngiltere ve IRA arasında varılan Hayırlı Cuma Anlaşması’nın 4 ay sonrasıydı.

15 Ağustos 1998 günü, saat 15.10’da, şehrin alışveriş merkezi olan en kalabalık caddesinde park edilmiş o bomba yüklü bir araç patlatıldı.

Patlamada biri hamile kadın, altısı çocuk, çoğunluğu genç ve İspanyol turistlerden oluşan 31 insan hayatını kaybetti. Ölenler arasında hem Protestanlar, hem de IRA’nın uğurlarına savaştığı Katolikler vardı.

20 Mart 2016 Pazar

SA2655/KY20-MEK36: Bir Siyasi Proje Olarak Nevruz

"İslam tarihinde Araplardan sonra İslam’a en erken giren topluluk olarak Kürtler ve devamında Türklerin, özellikle son yıllarda iyice görünür hale gelen Aryanik Pagan kültür bayramı Nevruz’u bu kadar yaygın kutlamalarının anlamı, İslam milletinin bu iki değerli halkının Pers kültür havzasına alınma, Pers kültürünce çevrelenme girişimi olarak okunmalıdır."


Medeniyetler; farklı diller, etnik yapılar ve kültürel auraların çerçevelediği geniş havzalar üzerinde bir değer ve üst siyasa olarak geliştirici, insanlığı bir üst varoluşa sıçratıcı bir süreç olarak tanımlanabilir. Bu anlamda İslam medeniyeti, dünya coğrafyasının büyük kısmına nüfuz etmiş, insanlığın pagan kültür ögeleri içinde silikleşen varlığını bir büyük anlam katarak yüceltmiş, birbirinden ilginç siyasi organizasyonun içinde hayat bulduğu bir habitat oluşturmuş, onlarca etnik yapı/dil/kültürün içinde neşv-u nema bulduğu velut/rengârenk bir iklim geliştirmiş ve insanlık tarihinde etkileri bugün de capcanlı yaşanmakta olan büyük bir medeniyet hareketi olmuştur.

SA2654/KY1-CÇ221: Pazar Yazıları 17

"Sevgili karîlerimin (okuyucularımın) inanılmaz baskıları karşısında yelkenleri indirip yazmam isteklerine boyun eğdiğimi itirafla:)"


PAZAR YAZILARI -17-

ATALETİN KRONOLOJİK TETKİKİ ÜSTÜNE DİLE GETİRİLECEK SKEPTİK HÜKÜMLERİN LEGALİTESİ ÜZERİNE ÖRNEK BİR USLAMLAMA
- ya da kolaycılığın albenisine kapılmamak için öneriler-

Hiç kimse inkâr edemez ki nesneler adlarıyla var olurlar. Adı olmayan bir nesnenin varlığından söz edemeyiz. Bu böyle iken yani isimlendirilen isimlendirilene kadar durduğu yerde ya da olduğu yerde var olmayı beklerken uzamda bir yer işgal ederken isimler de ad olacağı nesneyle buluşuncaya kadar nerde durmakta ve ne yapmaktadırlar? 

Kuşkusuz onlar da bir nesneye ad olmadan var olmamalılar ancak olmayışları ad oluncaya kadar olan bir süreçtir. Aksi takdirde ataletin mutlaklığından söz edilir ki bu da gözler önünde olan devingenliğin bir yadsınması olur. Öyle ise adların uzamı neresidir? Gelişigüzel zihinsel bir edim midir? Yahut varlar da biz onları var oldukları yerden alıp – kuşkusuz keşfettiğimiz nesneye uygunluğunu göz önünde bulundurarak- öyle mi kullanmaktayız? 

SA2653/KY35-YTK70: Pişmanlık

“Pişman değilim” diye avunur veya övünürken, bu sefer de kendinde “pişman olamamak” gibi bir eksiklik olduğunu fark edip kahrolmak ne tuhaf…


Her yaşta her zaman pişman olursunuz. İnsansanız bundan kurtuluşunuz yok. Hangi din inanç ahlak ideolojiye bağlı olursanız olun mutlaka bu kelimeyle, bu kavramla, bu yakıcı ateşle muhatap olacaksınız, olursunuz, oldunuz, olacaksınız. Sanıldığının aksine büyük bir cezadır üstelik.

Nice cinayetten sonra idam edilirken içindeki ıstırap dinecek diye sevinenler sadece roman kahramanları değildir elbet. Nice pişmanlıktan sonra artık bu dünyada uğrayabileceği daha ezici bir utanç kalmayanların “yok olma” arzusu hikâye değil.

SA2652/KY37-AZ62: “İslam Ordusu” Tanımı Yanlıştır...

"Müslüman toplum demokrasileri, bu ittifakı yaşama geçirebilselerdi, yüksek ihtimal, ABD-Rusya’nın bugün Müslümanlar’ın kanı üzerinde şekillenen anlaşması ve bölgenin İran-Suudi Arabistan cephesindeki hesaplaşması yaşanmayacaktı."


Suudi Arabistan’ın çağrısı üzerine, aralarında Türkiye’nin de bulunduğu 21 Müslüman ülkenin ordusunun katıldığı “Kuzey Fırtınası Tatbikatı”nın tam, Suriye’de “bölge dışı” aktörlerin kan döktüğü, Ortadoğu’nun artık fiilen rafa kalkmış Sykes-Picot haritasını “yüz yıllık hesaplaşma ruhu” gölgesinde yeniden çizmeye kalktıkları bir sırada yapılması doğru mudur, evet.

Ama, tarihin bu çok kritik dönüm noktasında gerçekleştirilen bu tatbikattan yola çıkarak, kalıcı kavramlar ve kriterlere sahip olmamız gerektiği de açık bir gerçektir.

SA2651/KY5-PT102: Tasavvuf; Bir Düşünce Virüsü/ Din Dersi Öğretmeni Mehmet Erol-Özel Bir Değerlendirme 6

 بسم الله الرحمن الرحيم
Bismillahirrahmanirrahim

“Tasavvuf” İslâm dünyasına hicri II. asırdan itibaren girmeye başlamış bir “düşünce virüsü"dür. 

***

MEHMED ZAHİD KOTKU İLE BULUŞMAM

Sene 1974. Elime ‘Kitab'ül-ibriz’ diye bir tasavvuf kitabı geçti. Kitap, 01.11.1969’da Abdullah Arığ diye biri kişi tarafından İzmir'de yayınlanmış. Kitabı açar açmaz karşıma Erbakan'ın şeyhi Mehmet Zahid Kotku çıktı. Takdim yazısını şeyh yazmış. 

Ben nurcu iken dershanemize bazı haftalar Mehmet Zahid Kotku'nun müridleri gelirdi. O tarihlerde aramızda pek muhalefet yoktu. Çünkü hiç kimse gittiği yolun ne olduğunu bilmiyordu. Herkes gittiği yolu hak biliyordu. Bu uyanmalar, Kur'an mealleri, yeni Türkçe anlamı ve Kur'an tefsirleri yayınlandıktan son­ra anlaşılmaya başladı.

Seçkin Deniz Twitter Akışı