“Hani, artık kimse ineğini satıp çocuğunu okutmayacaktı, hani 2016
sonuna kadar sınav mantığı değişecek, öğrenci birkaç saatlik sınavlarla
geleceğini belirlemeye zorlanmayacaktı? Ne oldu?”
Bir yıldır yaşadığımız stresin haddi hesabı yok; geçen yıl bu zaman
başladı iki milyondan fazla aile gibi, ‘Ne yapsak, nasıl yapsak da çocuğumuzu
YGS ve LYS’ye hazırlasak?’ sıkıntısı. Bu dert zaten okullardan ebeveynlere geçeli çok
oldu.
Oysa MEB Ortaöğretim Kurumları Yönetmeliği'nin 7. Maddesi şöyledir: Ortaöğretim kurumları;‘Öğrencileri bedenî, zihnî,
ahlâkî, manevî, sosyal ve kültürel nitelikler yönünden geliştirmeyi, demokrasi
ve insan haklarına saygılı olmayı, çağımızın gerektirdiği bilgi ve becerilerle
donatarak geleceğe hazırlamayı, Öğrencileri
ortaöğretim düzeyinde ortak bir genel kültür vererek yükseköğretime, mesleğe,
hayata ve iş alanlarına hazırlamayı, Eğitim ve istihdam ilişkilerinin Bakanlık ilke ve politikalarına uygun olarak sağlıklı, dengeli ve dinamik bir
yapıya kavuşturulmasını, Öğrencilerin öz güven, öz denetim ve sorumluluk
duygularının geliştirilmesini, Öğrencilere çalışma ve dayanışma alışkanlığı
kazandırmayı, Öğrencilere yaratıcı ve eleştirel düşünme becerisi kazandırmayı, Öğrencilerin
dünyadaki gelişme ve değişmeleri izleyebilecek düzeyde yabancı dil
öğrenebilmelerini, Öğrencilerin bilgi ve becerilerini kullanarak proje geliştirerek
bilgi üretebilmelerini, Teknolojiden yararlanarak nitelikli eğitim verilmesini, Hayat
boyu öğrenmenin bireylere benimsetilmesini, Eğitim, üretim ve hizmette
uluslararası standartlara uyulmasını ve belgelendirmenin özendirilmesini’ amaçlar.
Yani gerçek Hukuk algısı gelişmiş bir dünyada, şu anki YGS-LYS
denen sınavların yapılmasının Ortaöğretim kurumlarının amaçlarına göre bir
başarısızlığın tescili ve itirafı olduğunu kanıtladığını söyler ve MEB’i dava
edersiniz ve bu sınavlar kesinlikle ortadan kalkar.
Belgelendirmişsin, diploma vermişsin ‘yeterlidir’ diyerek, ama
verdiğin eğitim-öğretimi, verdiğin diplomaya göre yeterli olması gerekirken
yeterli görmüyorsun ve üstüne üstlük genci iki ayrı sınava tabi tutuyorsun
üniversiteye girebilmesi için. Demek ki; işini tam yapamamışsın ve Öğrencileri
ortaöğretim düzeyinde ortak bir genel kültür vererek yükseköğretime, mesleğe,
hayata ve iş alanlarına hazırlamayı başaramamışsın, yetmemiş kendi başarısızlığını örtmek ve
sorumluluğu ebeveynlere ve öğrencilere yüklemek için sınav koymuşsun, sonra da
bu sınav sonuçlarına göre öğrenciyi çoğunlukla istemediği ama mecbur kaldığı
bölümlere girmeye zorlamışsın. Nereden bakarsanız bakın bu ciddi bir handikap.
Yönetmeliğin amaç kısmındaki diğer maddelerin gerçekleştirilip
gerçekleştirilmediğini sorgulamayı bir tarafa bırakıyorum, çünkü YGS-LYS gibi
sınavların varlığı sayılan diğer bendlerin hükmünü anlamsız kılıyor. Yani,
geçmişinden bugüne MEB aslında hep başarısız, ama bunun hesabını soran da yok,
veren de.
Dershaneleri üreten yine MEB’in yetersizliği idi, hantal yapısı ve
işlevsizliği yüzünden dershaneleri devreye sokmuş ve yasalara dahil etmişti,
dershaneler ebeveynleri söğüşleme ve çeşitli örgütlerin eleman devşirme
mekanizmasına dönüşünce devlet, durumu düzeltmeye çalıştı. Ancak geldiğimiz
noktada işler daha kötü bir noktaya geldi. Çünkü; dershanelere uyarlanan
sistemi dönüştürmek için gerekli hazırlık ve enformasyon yapılmadı, şu anda
dershanelere ödenen meblağın beş katından on katına kadar çıkan Kurs
bedellerini ödüyoruz ebeveynler olarak.
Hani, artık kimse ineğini satıp çocuğunu okutmayacaktı, hani 2016
sonuna kadar sınav mantığı değişecek, öğrenci birkaç saatlik sınavlarla
geleceğini belirlemeye zorlanmayacaktı? Ne oldu?
Bugün YGS sınavına girecek iki milyon yüz bin öğrenciden daha
fazla öğrenci ve onlarla beraber kredi çekmiş ya da borçlanmış, çocuğunu
kurslara göndermiş ebeveynler.
Yıllardır devlet okullarında öğrencilerimi dershanelere, kurslara,
özel derslere ihtiyaç duymayacak şekilde yetiştiriyorum, ama benim çocuklarıma
devlet okullarından aynı şekilde özen gösterilmiyor. Neden? Çünkü öğretmen
kalitemiz yetersiz, öğretmen kalitesini ve hayat standardınız yükseltecek bir
devlet politikası yok. Çünkü halen ilkokullarda 90’lı yıllarda öğretmen olarak
atanmış mühendisler, iktisatçılar, ziraatçılar, tiyatrocular öğretmencilik
oynayıp eğitim-öğretimi katletmeye devam ediyorlar. Çünkü halen 40 yıllık artık
dinozorlaşmış öğretmen kalıntıları öğrencilerin eğitim-öğretim ihtiyaçlarına
cevap veremiyorlar.
Çocuğumu kendi hazırladığım programla YGS-LYS’ya hazırlamayı
düşündüm. Ancak “Fizik dersinden özel ders almam gerek Baba!” dedi, iyi bir Anadolu
Lisesi’nde okumasına rağmen -Biyolojisi de
yetersizmiş sonradan anladık- Araştırdım, Fizik özel dersi için vereceğim
para yaklaşık 6-7 bin lirayı buluyordu. Ama bunun yanında ne deneme sınavı ne
diğer dersler var. Bir arkadaşımın açtığı kursu inceledim, verdiği hizmet
yaklaşık 50 bin liralık özel derse tekabül ediyordu. 10 bin liraya anlaştık ve
içim rahat bir şekilde kursa başlattık çocuğu.
2015 yazından beri devam eden maratonun ilk etabına yarın girecek
bizim delikanlı. Heyecanlı ve yerinde duramıyor, Annesi de öyle. Gecesi yoktu,
gündüzü yoktu. Bir deri bir kemik kaldı çocuk. Çünkü sabah gittiği kurstan gece
10’da dönüyor. Bakalım bugünkü sınavda ne yapacak? Allah ona da tüm çocuklara
da merhamet etsin ve emeklerinin karşılığını almaları için yardım etsin diye
dua ediyorum.
Ben ve eşim, bütün ebeveynler gibi, çocukların çektiği işkenceden
bağımsız bir yıllık işkenceden sonra yarın sınav sonuna kadar meraklı ve
endişeli bir beklentiyle işkence çekmeye devam edeceğiz.
Ne zaman mı düzelir bu? Böyle giderse hiçbir zaman. Ama bana yetki
veren olursa, ben nasıl düzeltileceğini herkese öğretirim. Biraz iş bilenlere
sorumluluk verin ve artık işini iyi yapmayanlara hesap sorun.
Elbette kulun hukuk ihtiyacının hesabını da Allah görecek, ama bu
kadar güzel teknolojik imkanın sağlandığı okulları ve bakanlığı idare etmek de
güzel ve etkili olmak zorunda.
Devlet dünyanın parasını akıtıyor MEB’e, ama yönetmelikteki amaca
ulaşılamıyor. Devlet okullarda ücretsiz kurs açmış, ama gerek devletin içindeki
bilinmeyen engeller gerekse öğretmen camiasının kurs ücretlerini az bulması
yüzünden sistem işlemiyor. Önüne gelen "Neden kurs ihtiyacı olsun ki?" diye
soruyor, ama kimse kalkıp neredeyse her sene değişen müfredatı ve öğretmen
yeterliliklerini tartışmıyor.
Velhasılı kelam YGS işkencesi sürüyor. Allah çocuklarımıza bize
yardım etsin.
Mustafa Eyyüboğlu, Onüç Mart
İkiBinOnAltı – Otuz