"Haberin ya da olayın akışına kapılıp gitmeyen, onun bir propaganda aracı olmasına iradesiyle karşı koyan bir Yaşar Taşkın Koç için kendisine müteşekkiriz."
Medya’nın,
neredeyse hayatın her alanını kuşattığı ve kendisi olmadan düşünülmesine,
davranılmasına izin vermediği bu acımasız-vicdansız çağda insan bazen kaskatı
gerçeğin ya da manipülasyonun rahatsız edici karakterini görmeden
okuyabileceği, izleyebileceği haberi, belgeseli ısrarla arıyor. Çünkü bu
kaçışsız haber alma ihtiyacı artık geri döndürülemez biçimde genlerimize
kodlanmış durumda.
Bu
yüzden savunmasız insanlar, bu yüzden o
insanlar her türlü dokunuşa açık bir halde gözlerini, kulaklarını teslim
ederken biliyorlar ki düşüncelerini, davranışlarını ve ruh hallerini, bunlara bağlı
olarak ilişkilerini medyanın o karanlık ellerine teslim etmek zorundalar. Ne
kadar profesyonel olursa olsun bir insan bu haber ve bilgi bombardımanında
akışa kapılmaktan kurtulma şansına ve hakkına da sahip değil. İlgilenmese bir
bomba olarak patlayıp gelecek olan bir şeyler var ya da parasızlık ve işsizlik
olarak koşup gelen.
Yani
günümüz insanı medya karşısında savunmasız ve ne kadar bilirse bilsin her
seferinde hiçbir şey bilmeyecek kadar hızla gelişen olaylarla kuşatılmış
durumda. Güçlü ve kan emici ülkeler, hangi ülkede hangi masumların canı
üzerinden çıkar devşirdiklerini bize anlatmıyorlar, medya bazen bu planlardan
bahsediyor, bazen de bu planların anlaşılmasını engellemek için masallardan,
hayallerden, barıştan, mutluluktan falan. İşte bu planda vicdanlı gazetecilerin,
medya çalışanlarının önemi ortaya çıkıyor, bu halde fark ediyoruz vicdana
sarınmış değerin ne olduğunu.
Yaşar Taşkın Koç, 35. Konuk yazarımız olarak, 68 yazısıyla Sonsuz Ark’a katkıda bulundu, 16 Temmuz 2015 Perşembe günü yayınladığım ‘Bayram Öncesi Şeker Gibi Görüşmeler…’ başlıklı ilk yazısından bu yana, bir gazeteci olarak gören, ama bir baba, bir
eş, halktan biri gibi algılayan ve yorumlayan; yorumlarken üzülen, sevinen,
umutlanan ya da karamsarlaşan, sonra bütün bunlara karşılık umut aşılamaya
çalışan bir vicdanlı medya eylemcisi gördüm ben yazılarında.
Medya’da
üzülebilen ve sevinebilen, böylece endişelenebilen ‘yaşayan, mekanik olmayan
canlılar’ görmek gerçekten bazen ruhsuz medya adına da insanlar adına da iyi bir
şey gibi geliyor bana.
Haberin ya da olayın akışına kapılıp gitmeyen, onun bir propaganda
aracı olmasına iradesiyle karşı koyan bir Yaşar Taşkın Koç için kendisine
müteşekkiriz, onu yetiştiren anne babasına, onu öylece koruyan, destekleyen
eşine ve çocuklarına bu babda teşekkür etmek de üstümüze borç.
Sonsuz
Ark çıktığı sonsuza doğru yolculuğunda kişiliği, kimliği mesleğine olan saygısı
net olan dostlarla yürümeye devam edecek.
Bu
vesile ile Yaşar Taşkın Koç Beyefendi’ye ve ailesine sağlıklı, huzurlu ve
başarılı bir hayat diliyoruz.
Seçkin Deniz, 15.03.2016, Sonsuz Ark, Eleştiri, Teşekkür