19 Mart 2016 Cumartesi

SA2650/KY13-AO59: PKK'nın Varlık Nedeni

"Türkiye dik durmayı başardıkça Batı buradaki planlarında değişikliğe gitmek zorunda..."


Onlarca kez yazdım; DAEŞ, vaktiyle EL KAİDE üzerinden emellerine ulaşmayı hedefleyen siyonist AB(D)'nin bölgeyi şekillendirmesi için ürettiği yeni bir maniveladır. Görevi bittiğinde EL KAİDE gibi unutturulacaktır.

Bugün Irak'ın bölünmesi ve orada bir Kürt Devleti'nin kurulması nasıl kabullenilmişse, aynı şey Suriye için denenmekte.

Yine daha önce yazdıklarım arasında yer aldığı gibi, AB(D) eğer Suriye'de bir PKK devleti kurdurmaya muvaffak olursa oyunun ikinci perdesinde Barzani ile bu devletciğin barıştırılması yer alacaktır. Ve Irak Kürdistan'ı ile Türkiye'nin arasının açılması sağlandıktan sonra sıra G.Doğu'nun özerkliğine gelecektir. 

Barzani'nin bu plana direnmesi halinde ise iktidardan gönderilmesi, devletinin saldırıya uğratılması ve yok edilmesine çalışılacak, Barzani bu kaderden kaçınarak Batı'ya boyun eğmezse iktidardan gönderilmeye çalışılacak, başı beladan kurtulamayacaktır. Nitekim Türkiye ile yaptığı anlaşmalar neticesinde başına gelenler hala hafızlarımızda canlılığını korumaktadır.

Bu menfur projenin gerçekleşmesi için Suriye'de adım atıldı, ancak bu güdük bir adım. Zira asıl hedef G.Doğu'da "öz yönetim" zırvasının iktidarca kabul edilmek zorunda kalmasıydı. Eğer bu başarılsaydı Irak'tan başlayarak bu hat tamamen siyon AB(D)'nin uydusu Kürt devleti'nin elinde olacaktı. Bunu başaramadılar ve gün be gün kaybetmeye doğru yol alıyorlar..

Türkiye dik durmayı başardıkça Batı buradaki planlarında değişikliğe gitmek zorunda...

Batı'nın planı kendine bir sıçrama yeri olarak gördüğü, ucuz asker deposu olarak kullanacağı taşeronluk göreviyle sınırlı bir Kürt Konfederasyonu kurmak olduğu için Türkiye, güvenliği ve geleceği için bu projeye şiddetle karşı koymak zorundadır.

Sadece Türkiye değil, İran'da buna şiddetle karşı koymak durumdadır. Zira Türkiye'den sonra sıra İran'a gelecektir.

Burada şunu vurgulamakta yarar var; Türkiye bölgede kurulacak yeni fason devletin "Kürt" olmasıyla ilgili değildir. Eğer burada öngörülen plan doğrultusunda bir başka devlet de kurulmak istenseydi, yani Türkiye’nin toprak bütünlüğünü hedefleyen bir başka örgüt veya devletle de karşı karşıya kalınsaydı Türkiye aynı tepkiyi göstermek zorundaydı.. 

Sorun, devletin isminin ne olduğuyla ilgili değil, onunla ne amaçlandığıyla ilgilidir. Bunun en bariz örneği ise Barzani ile kurulan dostluktur. Türkiye, bırakınız Kürt Devleti'ne düşman olmayı, eğer Irak ve Suriye bölünecekse orada Türkiye ile dost olan Kürt devletlerinin kurulmasından yana tavır alır. 

Nüfusunun büyük bir bölümü Kürt olan, tarihi itibarıyla hep Kürtlerle iç içe yaşamış olan bir devletin başka türlü düşünmesi mümkün olamaz. Türkiye, bölgede yaşayan Kürtlerin de hamisidir. Bölge Kürtlerinin başının sıkışması halinde ilk koştukları yer Türkiye’dir. Bu tablo bundan önce olduğu gibi, bundan sonra da hiç değişmez..

İşte bu tabloyu bozmak isteyen güçler PKK’yı besleyip, destekleyip, büyüterek Türkiye ile Kürtlerin arasını açmaya çalışıyor. Suriye’de PKK’nın kolu olarak kurulan PYD, Kürtlerin Türkiye ile irtibatlarını bozmak ve AB(D)ye taşeronluk yapmak amacıyla önce ESED’le ittifak ederek Esed’in kalmasının sağlanmasına yardımcı oldu ve burada Türkiye’nin elinin güçlenmesini engelledi. 

Şimdi de Türkiye Kürtlerini ve Kuzey Kürdistan’ı Türkiye aleyhine bir pozisyona sokmaya çalışıyor. 

Kaybederlerse Türkiye  AB(D)'nin bu oyununu bozmuş olacak..

Ve kaybetmekten başka şansları yok.. 

Zira bu ülke Kürtler içinde, hepimiz içinde bir sığınak, son vatan parçası...



Adnan ONAY, 19.03.2016, Sonsuz Ark, Konuk Yazar


Seçkin Deniz Twitter Akışı