"ABD, Dünya'nın bu ahenkli gidişatına çomak sokan, Dünya sistemini işlevsizleştirme eylemlerine giren her kim varsa onlardan hesap soracaktır."
Türkiye Erdoğan'la birlikte öncekilerden farklı döneme girmiştir. O nedenle eski dostlarımızın(!) gözü hep Türkiye üzerine çevrilmiş, Türkiye Erdoğan nedeniyle bu ülkeler tarafından sıkı takibe alınmıştır.
Erdoğan, ülkede uygulanan geleneksel yöntemleri terk ederek ülkenin yabancı dost(!) devletler tarafından istikrarlı şekilde kontrolünü zorlaştırmıştır.
Eskiden ülkemizin petrol, doğalgaz alacağı ülkeler ve ödeme şekilleri belliydi. İzin verilen ülkelerden dövizle alınıyordu ne gerekiyorsa.. Erdoğan, sırf ucuz olsun diye altınla alış verişi devreye soktu. Ülkesinin kazançlı çıkması adına dünya ekonomik sistemine aykırı işler yaparak bu ülkelerin bu işler için oluşturduğu konsorsiyumun ticari geleceklerini riske attı. Öyle sanılıyor ki bu modeli Erdoğan'ı takip eden bazı ülkeler de uygulamışlar.
Erdoğan, bunun yanı sıra uluslararası fonları, yurt dışı finans kapital yatırımcıların da geleceğini riske sokacak adımlar atmıştır. Bu kaynaklar dururken, paralarını buralarda güvence altına alan Arap ülkelerini ve zenginlerini yatırımlarının bir kısmını Türkiye'ye yapmaya ikna etmiş, ellerindeki paraları Türkiye'ye transfer etmelerine yol açmıştır. Türkiye'ye kaynak aktarayım derken Dünya sisteminde karmaşa yaratmak ve onları zarara sokmak elbet kabul edilemez(!).
Erdoğan'ın bu yönelişleriyle Türkiye'nin döviz rezevrleri kontrolden çıkmış(!), sistemin kötüye gitmesi halinde iktidarları yeniden doğru yola sokmak için ABD'nin baş vurduğu barışçı yöntemler etkisizleşmiştir.
Hatırlarsanız zamanın Cumburbaşkanı Sezer'e hakaret eden Ecevit'e Sezer tarafından kitap fırlatılması üzerine piyasalar üzerinden Ecevit hizaya sokulmuştu. Erdoğan döviz rezervlerini ölçüsüz bir şekilde kabartarak ekonomi üzerinden siyasal kontrolü zorlaştırmış, dostumuz(!) ABD'nin yanlışımıza yumuşak müdahalelerini zorlaştırmıştır.
Erdoğan, ölçüsüz(!) yatırımlarla, yüksek teknoloji arayışlarında da ülkesinin kaynaklarını buralarda kullanarak hem plansız(!) yüksek yatırıma yönelmiş, hem de dış finans temininde çeşitlilik yaratarak uluslararası bankaları bypas etmiştir. Bununla aynı zamanda benzer ülkelere örnek oluşturmuştur.
Velhasıl, Türkiye'nin çıkarlarını öncelemek adına Dünya sisteminin bozulmasına yol açmak uluslararası bir suç(!) telakki edilebilir. Bu ise Erdoğan'ın suçlu olmasını kaçınılmaz kılar.
Elbet sadece Erdoğan değil, onun bu tehlikeli tercihlerine baş kaldırmayıp, ona destek veren, aracı olanlar da suçludurlar(!).
Önümüzdeki günlerde bu isimlerin sadece Zarrab'tan müteşekkil olmadığını göreceğiz. ABD, Dünya'nın bu ahenkli gidişatına çomak sokan, Dünya sistemini işlevsizleştirme eylemlerine giren her kim varsa onlardan hesap soracaktır.
Her zaman olduğu gibi ABD onay vermeden iş yapanlara karşı çıkan paralel, kare, solcu, sağcı ne kadar AB(D) sever ve hatta Rusya sever vatandaşımız varsa, Erdoğan'ın bu yaptıklarına karşılık cezasız kalmaması için dost (!) ve müttefik(!), büyük ülke ABD'nin yanında yer alacaktır...
Adnan ONAY, 25.03.2016, Sonsuz Ark, Konuk Yazar