"Sevgili karîlerimin (okuyucularımın) inanılmaz baskıları karşısında yelkenleri indirip yazmam isteklerine boyun eğdiğimi itirafla:)"
PAZAR YAZILARI -19-
Not 2- Sıradan gözlemci hipotezlerini oluştururken olgulardan hareket ederek oluşturmak yerine aykırılığı seçtiğine daha varsıl vargılara varabilir, ki bunu çeşitli uzamlarda gözlemek olasıdır.
Not 3- Bilmediği dilde bir müzik yapıtı kişi de duyurduklarıyla sınırlı değildir.
Not 4- Müzik yapıtının etkisi hakkındaki bu yargı renkler için de içkindir.
İMLER İMLEDİĞİNİ İMLER Mİ?
-ya da kırılganlık üzerine ad hoc hipotezler-
Biz imleri alışkanlıklarımızla mı kullanmalıyız yoksa gerçekten bir imin kendini duyurduğu yerde mi kullanmalıyız? Başkaca bir biçimde demeyi deneyerek diyelim ki biz imleri alışkanlıklarımızla mı kullanıyoruz yoksa imler kendilerini kendilerine duyumsattığında mı kullanılmakta, kullanılacağı yerin ve imin kendisi olduğunu söylemekte?
Gerçi bu aşamada “Böyle bir durumda var olan kuralların dışına çıkılacaktır. Var olan kuralların dışına çıkıldığında öyle gerektiğinin ölçütü ne veya kim olacak?” türünden karşıt bir uslamlama ile karşılaşacağımız açık.
Hemen bu uslamlamaya karşı olan yanıtımızı verelim; ölçüt kim veya ne olacaktır? Sorusu veya sorgusu yersizdir. Zira imlerin kendileri, bizzat kendileri ölçüttür. İmlere bu özgürlüğü vermek zorundayız. Zira bu özgürlükten yoksun imler ya imlediğini kendinde tutsak edecektir ya imleyen imlediğinde tutsak kalacaktır. Bu da sınırlı, tahayyül gücünden yoksun bir alanda dönenip durmamıza sebebiyet verecektir. İmgelemlerimizin kısırlığına neden olacak yargılarımızın, vargılarımızın beklenilenin altında kalmasının tıpkı bugüne kadar olduğu gibi yolunu açık tutacaktır. Biz bu yolun kapanması için uğraş vermekteyiz. İmlere kazandırılacak özgürlük gelecekteki dünyamızın daha derinlikli daha şümullü olmasını sağlayacak, sağın düşüncelere, sağın ve pekin duygulara kavuşulacaktır.
“Ölüler yaşıyor” tümcesinin sonuna soru imi değil de nokta imi konulsaydı dikkatli veya dikkatsiz okuyucu “Ölüler yaşıyor” tümcesiyle söylenmek istenene katıldığımızı sanacak, bizim de o yargıda bulunduğumuzu savlayacaktır. Ki bu savında da haksız değildir. Kaldı ki dikkatli veya dikkatsiz okuyucuyu nokta imi bu sava zorlayacaktır. Yani her iki okuyucu kitle de bu savda bulunmalarında mazurdur. Kimse niçin böyle savda bulunduklarını soramayacaktır, çünkü tümce sonunda nokta vardır. Hani ünlem imi konsaydı o tümceyle anlatılmaya çalışılan bir hinlik olduğu yargısı da kendini hemen gösterecekti.
Oysa soru imi konarak bambaşka bir alan açmaya, bambaşka vargılara ulaşılması için kapı açılmaya çalışılmıştır. Oysa biz o tümcenin sonuna soru imi koyarak – ki dikkatsiz okuyucu hariç, dikkatsiz okuyucu o tümceyi normal bir tümce olarak algılayacağı için soru iminin yersizliği hükmünde bulunacak, yazarla bir ünsiyet duyuyor ise tümce sonuna konan soru iminin baskı hatası olduğu yargısında bulunacaktır, yazara toz kondurmadığı sanısıyla da rahatlayacaktır- dikkatli okuyucuya şu ve benzeri göndermelerde bulunmuş oluyoruz; “ölüler yaşıyor” tümcesi kurulabilme ihtimali olan bir tümcenin ötesinde böyle bir yargıda olanlar, buna inananlar vardır, acaba ölüler yaşıyor olabilir mi? Yahut “Ölüler yaşıyor” tümcesi bir mecaz olarak kullanılabilir mi? Böyle bir tümcenin kurulabilir olması o kurulan tümceyi mecaz kuralları içinde değerlendirmemize olanak verir mi? Görüldüğü gibi bir im tanımlandığı bir biçimde kullanılmamış ve fakat dikkatli okuyucuda olması umulan çıkarsamalar imkânı sunulmuştur.
İmdi okuyucu bize şunun yanıtını versin; bütün bu ve benzeri soruları dikkatli bir okuyucunun tümce sonuna konulmuş bir tek soru iminden kolayca çıkarsayabildiğini rahatlıkla görmüş olmadık mı? Bu durum rahatlıkla görülüyor. Öyle ise imler imleme konusunda özgür olmalılar ve her hangi bir kayıtla sınırlandırılmalılardır. Bu durum bir ölçütsüzlük değil ölçütün, hem de perfect bir ölçütün göstergesidir.
Cemal Çalık, 03.04.2015, Konuk Yazar, Sonsuz Ark, Pazar Yazıları